Alaçatı Ot Festivali: Bir Çeşme Klasiği
Bu hafta kalemim tam anlamıyla “ağzınıza layık” bir festivali anlatmak için elimde. Yazımın sonuna geldiğinizde tıpkı festivale katılmış gibi hissedebilir ya da kendinizi gelecek sene Alaçatı Ot Festivali’ne katılmak için planlar yapıyorken bulabilirsiniz.
Alaçatı Ot Festivali
Çeşme Belediyesi tarafından düzenlenen ve desteklenen Alaçatı Ot Festivali, 2 senedir pandemi sebebiyle yapılamıyordu ve nihayet Mart 2022 itibari ile aramıza özlenilmiş bir gelenek olarak geri döndü. Bu yıl 24-27 Mart tarihleri arasında gerçekleşen bu eğlenceli, lezzetli ve öğretici festivalin 11. senesi. Ege’nin birbirinden sağlıklı otlarının ön planda olduğu belki de isimlerini ilk kez duyacağınız yüzlerce ot çeşidiyle karşılaşabileceğiniz ve baharın gelişini de kutlayabileceğiniz bir şenlik de diyebiliriz Alaçatı Ot Festivali’ne. Her yıl farklı bir otun tema olarak belirlendiği festivalin bu seneki teması ise “Labada” oldu.
Alaçatı, her yıl bahar aylarında -henüz sezon açılmamış olmasına rağmen- festival sayesinde büyük bir kalabalığı kendine çekmeyi başarıyor. Bu dönemde kapalı olan çoğu otel ve restoran festival sebebi ile erkenden açılarak misafirlerini en iyi şekilde ağırlıyor. 4 gün süren festival Alaçatı’ya “yaz hareketliliği” getiriyor da diyebilirim. Sadece İzmir’den değil aynı zamanda farklı şehirlerden de insanlar turlar aracılığıyla Alaçatı’ya bu festivalin bir parçası olmaya geliyor. festival hazırlıkları aylar öncesinden başlıyor ve programa dair detaylar da biz katılımcılarla paylaşılıyor. Öyle ki programa göre hangi gün hangi saatte hangi etkinlikte olmak istediğinize önceden karar verebiliyorsunuz.
Çeşme Belediyesi tarafından festivalde satıcıların ürünlerini sergilemesi için ücretsiz standlar kuruluyor. Fakat stand açmanın ve satıcı olmanın bir takım kuralları var. Stand sahibinin ikametgâhı Çeşme’de olmalı, fabrikasyon ürünler asla satılmamalı ve ürünlerin el yapımı olması başlıca kriterler arasında yer alıyor. Yani yerli halkın üretimleri ve kullanılan ürünlerin doğallığı bu festivalde büyük rol oynuyor.
Bu dopdolu festivalin kurucularından Tülin Onarer ve Ayhan Sicimoğlu’ndan da bahsetmeden geçmek olmaz. Tülin Onarer’in adını genellikle bu festivalle birlikte duymuş olabilirsiniz, kendisinin Alaçatı Ot Festivali’nin temellerini atan kişi olduğunu da söyleyebiliriz. Müzisyen, sunucu, gezgin ve radyocu kimliğiyle çoğumuzun yakından tandığı Ayhan Sicimoğlu da festivalin bir diğer kurucusu. İkilinin bakış açılarına, öncülük ettikleri projelere ve bu projeler için yarattıkları farkındalık çalışmalarına hayran kalmamak elde değil.
Bu sene festivalde iklim krizine de değinildiğini eklemek istiyorum. Alaçatı Ot Festivali Organizasyon Komitesi Başkanı Tülin Onarer’e göre; iklim krizinde en kritik olan nokta doğanın fakirleşmesi ve bitkilerin yok olması. Yiyeceğimiz otu dikkatlice toplamalı, her kısmını ayrı ayrı değerlendirerek yiyecek haline getirmeli, otların yanından saygıyla geçmeli ve asla hoyratça toplanılmaması gerektiğini belirtiyor Onarer. Ek olarak ne kadar az karbon ayak izi bırakılırsa bu bizim için o kadar iyi ve bu durumda bitkisel beslenme çok önemli role sahip. Alaçatı’da asırlardır bu nadide otları toplayan ve bu otlarla yemek yapan insanlar var. Bu insanlar hangi ot ne işe yarar, nasıl pişirilir, gıda değeri nasıl korunur, hangi ot kaynatılmalı ya da hangi ot çiğ yenir gibi konularda bilgi sahipleri.
Alaçatı Ot Festivali’nde Katılımcıları Neler Bekliyor?
Bilim, sanat, müzik ve damak zevkine dair içeriklerin yer aldığı festival, 7’den 70’e herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği etkinliklere sahip. Alaçatı Ot Festivali’nde her zevke hitap eden konserlere, tiyatrolara, zeytinyağı tadım etkinliklerine, sanat sergilerine, yemek atölyelerine, seminer ve söyleşilere katılabilirsiniz. Seminerlerde doğal ürünleri evlerinizde nasıl yapabileceğinizi, çevremizde yetişen otları ve ne işe yaradıklarını, otların ne şekilde korunacağını ve sürdürülebilirlikleri hakkında bilgiler edinebilirsiniz. Ünlü ve yetenekli şeflerin yer aldığı yemek atölyelerinde Ege’nin meşhur otlarından olan arapsaçı, şevketi bostan, deniz börülcesi, turp otu, ebegümeci, ısırgan, cibez, radika, iğnelik ve kuzukulağı gibi otların mutfakta kullanım alanları ile ilgilli fikir sahibi olabilirsiniz. Festival alanında el yapımı hediyelik eşyalar, lezzetli otlar, otlu yöresel yemekler, zeytinyağlı mezeler, doğal sabunlar, kuru meyveler, lavanta, enginar, zeytin, limon, mis gibi kokan rengarenk çiçekler ve adını saymayı unuttuğum yüzlerce yerli doğal ürünü açılan standlardan satın alabilir, bu sırada alırken satıcılarla ürünleri hakkında fikir alışverişi yapabilirsiniz.
Festivalin 11. yılında “Zeytine Saygı Gecesi” düzenlenerek çok önemli bir konuya daha ışık tutuldu. Zeytin katliamının önüne geçilmesi için farkındalık yaratılması çok kıymetli. Kültürel bir miras olan zeytincilik ve ülkemizi cennete çeviren ağaçlara gereken değeri ve desteği vermek hepimizin görevi olmalı.
Alaçatı Ot Festivali’ni festival yapan en önemli unsur ise doğaya duyulan şükran ve saygı olduğunu düşünüyorum. Doğanın bize verdiği mucizelere teşekkür etmek çok iyi hissettiriyor. Unutmamalıyız ki biz doğa var olduğu sürece varız. Kim bilir belki bir gün sizin de yolunuz Alaçatı Ot Festivali’ne düşer.
Kapak Fotoğrafı: (Unsplash.com)
İlginizi çekebilir: Esra Özocak’tan “Seferihisar” Türkiye’nin İlk Cittaslow’u
İlk yorumu siz yazın!