Alan Rickman’ın Ardından: En Unutulmaz 10 Performansı
Bir Hollywood geleneğidir; cool, karizmatik ve derin aksanlı İngiliz oyuncular kötü adamları canlandırır. Alan Rickman da Hollywood’a bir kötü adam olarak giriş yapan mükemmel ses tonuna sahip İngiliz aktörlerden biridir. Bu rolü ile de sadece başarılı ve uzun bir sinema kariyerine adım atmakla kalmamış aynı zamanda sinema tarihinin en karizmatik, unutulmaz ve efsanevi kötü adamlarından birini yaratmıştır.John McTiernen’in 1988 tarihli Die Hard filmi ilginçtir Rickman’ın rol aldığı ilk sinema filmidir. İngiliz olması, ses tonu ve Die Hard’ta canlandırdığı Hans Gruber karakterindeki başarısı onun aslında kötü adam rolleriyle tanınan bir aktör olmasına neden olduysa da zaman içinde çok farklı romantik, komik, dramatik rollerde gösterdiği muhteşem performanslar ile günümüz sinemasının en aranılan ve başarılı aktörlerinden biri haline geldi.
Ocak ayı, başka bir deyişle 2016 yılı ölümlerle geldi. Henüz büyük Fransız besteci ve orkestra şefi Pierre Boulez ile 20. yüzyılın en büyük pop kültür ikonlarından David Bowie’nin ölümleri üzerinden sadece birkaç gün geçmişken ve ben bu iki ölüm hakkındaki yazmaya başladığım yazımın ortasındayken bu kez de büyük İngiliz aktör Alan Rickman bu diyardan göçüp gitti. O da tıpkı Bowie gibi 69 yaşında ve kanserden öldü. Rock müzikte bir lanetli bir ’27ler Klübü’ vardır; Morrison, Cobain, Japlin, Hendrix gibi rock müziğin önemli isimlerinin 27 yaşında ölmesi üzerine oluşturulmuş. Bowie ve ardından Rickman’ın da 69 yaşında ölmesi ile yeni bir lanetli ’69 Klübü’ mü oluşuyor, insan sormadan edemiyor kendine. Umarım bu kötü bir tesadüften ibaret olur.
Bir Hollywood geleneğidir; cool, karizmatik ve derin aksanlı İngiliz oyuncular kötü adamları canlandırır. Alan Rickman da Hollywood’a bir kötü adam olarak giriş yapan mükemmel ses tonuna sahip İngiliz aktörlerden biridir. Bu rolü ile de sadece başarılı ve uzun bir sinema kariyerine adım atmakla kalmamış aynı zamanda sinema tarihinin en karizmatik, unutulmaz ve efsanevi kötü adamlarından birini yaratmıştır. John McTiernen’in 1988 tarihli Die Hard filmi ilginçtir Rickman’ın rol aldığı ilk sinema filmidir. İngiliz olması, ses tonu ve Die Hard’ta canlandırdığı Hans Gruber karakterindeki başarısı onun aslında kötü adam rolleriyle tanınan bir aktör olmasına neden olduysa da zaman içinde çok farklı romantik, komik, dramatik rollerde gösterdiği muhteşem performanslar ile günümüz sinemasının en aranılan ve başarılı aktörlerinden biri haline geldi. Harry Potter Serisi’ndeki Severus Snape rolü ile sadece mükemmel oyunculuğunu ve sesini taktir eden hayranları tarafından değil genç kuşaklar tarafından yakından tanınan bir yıldız mertebesine erişti. Oyunculuğu yanında olumlu eleştiriler alan başarılı ve muhtemelen erken ölmese sayısının artacağına inandığım iki yönetmenlik denemesi de vardır: The Winter Guest (1997) ve A Little Chaos (2014)
Alan Rickman’ın yaşamı da kendi gibi pek çok İngiliz aktörününkine benzer bir şekilde ‘işçi sınıfı’ bir ailede başlar. Bu anlamda Rickman da bir tür ‘working class hero’ olarak kabul edilebilir. Fabrikada çalışan bir işçinin oğlu olarak Batı Londra’da işçi sınıfına ucuz ev sağlayan bir sistem olan ‘Council’ evlerinden birinde doğar. 8 yaşındayken babasını kaybeder. Dört çocuğunu babasız olarak büyütmek zorunda kalan annesi ve kardeşleri ile birlikte ait olduğu sınıfın çoğu üyesinin aksine azimle yaşama tutunur ve mükemmel bir eğitim hayatı sürer. Eğitimi boyunca aldığı burslarla Chelsea College of Art ve Royale College of Art’dan mezun olur ve yetenekli genç bir grafiker olarak iş yaşamına atılır ve arkadaşları ile birlikte ‘Graphiti’ isminde bir grafik tasarım ofisi kurar. Son derece başarılı olmasına rağmen büyük bir risk alarak Graphiti’yi kurduktan üç yıl sonra tiyatro eğitimi için bırakır. Royal Academy of Dramatic Art başvurusunu kabul eder ve orada Shakespeare çalışır. Mezun olduktan sonra çeşitli deneysel tiyatrolarda ve İngiliz tiyatrosunun klasik oyunlarında oynar. Rickman’ın bir aktör olarak ilk önemli çıkışı Laclos’un ünlü romanı ‘Les Liaisons Dangereuses’dan (Tehlikeli İlişkiler) uyarlanan oyundaki Vicomte de Valmont rolüyle olur. Oyunun Broadway’de sergilenmesinden sonra bu rolü ile Tony adaylığı kazanır.
Rickman sinemaya giriş yaptığı 1988’e kadar sahnelerde ve BBC Dramaları’nda başarılı oyunculuğuyla kendini kanıtlamış bir aktör olarak tanınıyordu. Normal şartlarda bir Shakespeare, Bronte, Austin veya Hardy uyarlaması ile sinemaya adım atması beklenen aktörün ilk filminin Bruce Willis’in başrolünü oynadığı bir aksiyon filmi olması sinema tarihinin en ilgi çekici ayrıntılardan biridir. Sonrasında The January Man (1989) ve Quigley Down Under (1990) gibi görece önemsiz yapıtlarda rol aldıktan sonra bugün bile en iyi performanslarından biri olarak görülen ve zamanla değer kazanan Truly Madly Deeply (1990) gelir. 1991’de Rickman ona BAFTA Ödülü getiren ve sinema tarihinin ‘en iyi kötü adamlarını canlandıran büyük aktörlerinden biri’ konumunu güçlendiren kült rolü, Kevin Costnerlı Robin Hood’da Notthingham Şerifi’ni canlandırır. Ve sonrası bilinen hikaye, irili ufaklı bir sürü filmde adaylıklar ve ödüllerle süslenen başarılı bir sinema ve tiyatro kariyeri…
Empire Dergisi tarafından sinema tarihinin en seksi 34. film yıldızı seçilir. Yine Empire tarafından tüm zamanların ‘En İyi 100 Film Yıldızı’ Listesi’nde 59. sırada gösterilir. Son olarak da yine Empire tarafından ‘Yaşayan 50 Yaş Üstü Film Yıldızları’ Listesi’nde 19. sırada yer alır.
Alan Rickman’ın ölümü çok ani ve her ani ölümde olduğu gibi şok edici oldu. Benim gibi hayranlarının üzüntüsü bir yana onun arkasından yakın çalışma arkadaşları Emma Thompson ve Daniel Radcliffe’in sözleri büyük bir aktör olmasının ötesinde mükemmel bir insan olduğunu da gösterdi. Ne diyordu Radcliffe onun ardından:
‘‘Film setleri ve tiyatro sahneleri onun gibi büyük bir aktörün ve adamın kaybı ardından daha yoksun ve mahsun bir yer olacak.’’
Klişe bir ifadeyle, Rickman her sanatçı gibi filmleriyle yaşayacak. Bu filmlerin tamamında verilen rolleri başarıyla canlandırsa da aralarında filmi de aşan, sinema tarihine damga vuran oyunculuklarlarla aralarından sıyrılanlar var. Bu liste Rickman’ın ön plana çıkan 10 rolünü ve bu rollerde parladığı oyunculuklarını anlatmaya çalışmaktadır:
10. Judge Turpin – Sweeney Todd (Tim Burton, 2007)
Victoria dönemi Londrası’nda geçen gotik bir intikam öyküsü olan ve tarihin en başarılı Broadway müzikalleri arasında yer alan Sweeney Todd, Tim Burton tarafından karanlık bir mizahla ve grafik bir şiddetle harmanlanmış fantastik bir film olarak beyaz perdeye uyarlandığında Rickman kötü adam için ilk seçenek oldu. Filmin ana kahramanı berber Benjamin Barker – Sweeney Todd’un (Johnny Deep) karısını elde etmek için ona iftira atan ahlaksız Judge Turpin karakteriyle hem yeniden kötü adam rolüne geri döndü hem de, tıpkı Hans Gruber’de olduğu gibi, kötü adamın cool, klas ve snob acımasızlığını mükemmel bir şekilde beyaz perdeye yansıttı.
9. Richis – Truly Madly Deeply (Anthony Minghella, 1990)
Die Hard sonrasında Rickman oyunculuk yeteneğinin farklı bir yönünü çok farklı bir filmde ve rolde gösterdi. Fantastik bir romantik komedi olan filmde Rickman çello ustası olan bir hayaleti canlandırır. Duygusal, içten bir film; Bach müziği ile de zenginleşiyor ve zaman içinde bir antika gibi değer kazanıyor.
8. Alex – Snow Cake (Marc Evans, 2006)
Otistik bir kadın ile ölümcül bir trafik kazası sonucu travmatize olmuş bir adamın dostluğu üzerine kurulmuş dramatik yapısı kuvvetli bir film. Rickman’ın canlandırdığı Alex eski bir mahkumdur. Bir yolculuk sırasında Vivienne ile tanışır. Tam ona karşı birşeyler hissetmeye başlarken bir trafik kazası sonucu Vivienne ölür. Alex Vivienne’nin annesi Linda (Sigourney Weaver) ile tanışmaya gittiğinde onun otistik olduğunu görür ve kısa süre içinde de aralarında bir dostluk oluşur. İyileşme, acı ile başetme ve kefaret üzerine çok iyi bir bağımsız yapıt. Rickman Alex rolü ile ikna edici ve başarılı bir karakter yaratmayı başarıyor. Ayrıca Broken Social Science’ın filmin dramatik yapısına eşlik eden müzikleri de çok iyi.
7. Rasputin – Rasputin (Uli Edel, 1996)
Tarihin en tartışmalı ve lanetli karakterlerinden biri olan ve bazı tarihçiler tarafından 1917 Ekim Devrimi’ne giden süreci hızlandırarak Romanov Hanedanı’nın sonunu hazırladığı iddia edilen Rasputin’i merkeze alan bu mini televizyon dizisinde Rickman müthiş bir oyunculuk çıkarıyor ve Rasputin’in hedonizm ve egoizm sarhoşluğunun esiri olmuş tutarsız ruh yapısını mükemmel bir şekilde canlandırıyor. Film 1996 yılında Altın Küre’de En İyi Televizyon Filmi veya Mini Dizi Kategorisi’nde ‘En İyi’ film ödülünü alırken Rickman da en iyi başrol oyuncusu ödülünü almıştı. Diğer bir efsanevi İngiliz Aktör Ian McKellen’ın da filmde Çar II. Nikola’yı canlandırdığını ve Altın Küre’de ‘En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ ödülünü de aldığını hatırlatmakta yarar var.
6. Harry – Love Actually (Richard Curtis, 2003)
Bol yıldızlı bol öykülü Noel ve aşk temalı romantik komedilerin ilk ve en başarılı örneklerinden biri olan Richard Curtis imzalı bu yapımda Rickman orta yaş krizine tutulmuş ve bunu aşmak için de yanında çalışan seksi kıza kur yapan, hafif şapşal orta yaşlı bir adamı canlandırıyor. Karısı rolündeki Emma Thompson ile başarılı işbirliklerinin örneklerinden biri olan Love Actually Rickman’ın oyunculuk yeteneklerinin çeşitliliğini göstermesi açısından da dikkate değer.
5. Eamon de Valera – Michael Collins (Neil Jordan, 1996)
İrlanda tarihinin en tartışmalı karakterlerinden biri olan Michael Collins’in (Liam Neeson) bir politik lider olarak doğuşunu ve İrlanda Kurtuluş Hareketi’nin diğer karizmatik lideri Eamon de Valera ile düştüğü fikir ayrılığı ve sonunda da – filmin iddia ettiği gibi- Valera tarafından düzenlenen bir tuzak ile suikaste kurban gitmesini anlatan bu tarihi dramda Rickman, De Valera rolünde yine çok başarılı bir oyun sergiliyor. Onun oyunculuğu sayesinde izleyici De Valera ile empati kurmayı başarıyor. Özellikle de parlamentoyu terk edeceğini ilan ettiği konuşmasındaki ve Collins’in öldürülmesi kararını verdiği andaki oyunu Rickman klasikleri arasında yerini çoktan almış durumda. Bu rolüyle Rickman BAFTA Ödülleri’nde ‘En İyi Yardımcı Erkek’ kategorisinde aday olmuştu.
4. Colonel Brandon – Sense and Sensibility (Ang Lee, 1995)
Rickman’ın oyunculuğunun çeşitliliğinin bir başka önemli örneğidir Colonel Brandon rolü. Jane Austin’in en önemli romanlarından birinin uyarlamasında kostümlü tarihi dramalarda da çok başarılı olduğunu gösterir. Emma Thompson ile yine müthiş bir ikili oluştururlar. Rickman basit bir şekilde romanın ve elbette filmin yine kötü adamı olacakken rolüne kattığı derinlik ile seyircinin karaktere yaklaşımına farklı bir yön katar.
3. Nottingham Şerifi – Robin Hood: Prince of Thieves (Kevin Reynolds, 1991)
Rickman’ın kült rollerinden biridir Notthingham Şerifi George. Kötülüğü ve acımasızlığı neredeyse karikatür düzeyine inme tehlikesine sahip bir karakteri filmin esprili atmosferini de dikkate alan bir şekilde mükemmel olarak beyazperdeye aktaran Rickman, filmde hem Kevin Costner hem de Morgan Freeman’dan, sinema tabiri ile, rol çalar. Nitekim tamamen bir gişe filmi olarak çekilen ve sadece müzik ve kostüm dallarında adaylıklar alan filmdeki oyunculuğu ile BAFTA’da ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ dalında ödül kazanması oyun gücünün tipik bir kanıtıdır.
2. Severus Snape – Harry Potter
Tarihin en büyük gişe hasılatını yapan seri olan Harry Potter’daki Severus Snape rolü Rickman’ı oldukça küçük bir sinemaseverden oluşan hayran kitlesinin ötesine taşıdı ve onun yeni kuşaklar tarafından da tanınmasını sağladı. Bu açıdan Rickman’ın küresel olarak tanınan bir aktörden bir sinema yıldızına dönüşmesinde Harry Potter Serisi’nin payı büyüktür. Seriye 2001’de Harry Potter and the Sorcerer’s Stone ile dahil oldu ve sonrasında serinin tüm filmlerinde yer aldı. Sinemanın efsanevi oyuncuları ile birlikte serinin dev bir sinema olayına dönüşmesindeki payı büyüktür. Gizemi serinin son filminde çözülen Severus Snape karakteri, anca onun oyunculuk gücü ve elbette mükemmel sesi ile bu derece hayat bulabilir ve sevilirdi. Ölümüden sonra Daniel Radcliffe hakkında şöyle diyor:
‘‘Alan Rickman şüphesiz çalışıp çalışacağım aktörlerin en büyüklerinden biriydi. Ayrıca sinema endüstrisinde gördüğüm en sadık ve destekleyici insanlar arasında yer alıyordu. Potter sırasında ve sonrasında beni çok cesaretlendirmişti. Eminim Londra ve New York’da sahnede yaptıklarımı görmeye gelmiştir ki bunu yapmak mecburiyetinde değildi. Bana bir çocuk değil bir meslektaşı gibi davranmıştı.’’
Bu sözler Rickman’ın Harry Potter çekimleri sırasında genç oyuncular ile kurduğu ilişkiyi göstermesi açısından önemlidir.
1. Hans Gruber – Die Hard
İlginçtir ki Rickman gibi bir Shakespeare oyuncusu, meslek hayatını tiyatroya adamış bir aktörün sinemaya ilk adım atışı bir aksiyon ile olsun. Bugün muhtemelen sinema tarihinin en kült aksiyonlarından biri belki de birincisi olan Die Hard’ın bu başarısında Rickman’ın payı en az yönetmen McTiernen ve Bruce Willis kadar büyüktür. Rickman filme o kadar büyük bir damga vurur ki ilk seyrettiğimde de sonraki seyredişlerimde de John McClane’nin (Bruce Willis) değil Hans Gruber’in yani aslında Rickman’nın kazanmasını İsterim. Normalde ‘pislik’ bir insan olan ve ölümünden mutlu olmamız gereken Gruber ancak Rickman’ın mükemmel bir şekilde cook, klas bir centilmen, neredeyse bir aristokrat olarak sunuşu ile sempati duyulabilir bir karakter haline dönüşebilirdi. Küçümseyici, zeka dolu gülüşü, diyalogları, kıyafeti, hatta büyük bir soğukkanlılıkla ve itiraf edelim nezaket ve zariflik içinde Takagi’yi öldürüşü ile Gruber bildiğimiz kötü adamların ötesine geçer. Hans Gruber sinema tarihinin en iyi 100 Kötü Adamı Listesi’nde 46. sırada yer alır ki bence ilk onda olması gereken bir karakterdir. Bilemiyorum dünyadaki pek çok kişi için Rickman Severus Snipe olabilir ama benim için o hala ölümsüz bir Hans Gruber’dir.
İlk yorumu siz yazın!