Pera Müzesi'nde Alberto Giacometti Sergisi
2 Nisan akşamı, theMagger’ın davetlisi olarak Pera Müzesi’nin #bloggermeeting etkinliğine katıldım. Pera Müzesi ekibinin harika rehberliğinde Pera Müzesi’nin 26 Nisan’a kadar sürecek olan sergileri ‘Alberto Giacometti’ ile ‘Hayat Kısa, Sanat Uzun – Bizans’ta Şifa Sanatı’nı gezdik. Bu iki sergiyi etkinlik kapsamında birlikte özetleyebilirdim; ancak bana anlatım açısından biraz haksızlık olacak gibi geldi. Ben de Pera’nın güncel sergilerini içerecek iki bölümlük serime ‘Alberto Giacometti’ ile başlamaya karar verdim.
Babası, izlenimci ressam Giovanni Giacometti’nin etkisini hissedeceğiniz resim çalışmaları ve erkek kardeşinin modelliği ile çalıştığı heykel ile başlayan sergi bir sanatçının duygu dolu yıllarını yansıtan detaylarla dolu. İlk portre çalışmalarını incelediğinizde açıkça izlenimci fırça darbelerini görebiliyorsunuz, bu önemli detay aslında yıllar sonra kendi dilini oluşturmada önemli rol oynayacak bir birleşimin ilk etkileri.
En üst kattan başlayıp aşağı doğru ineceğiniz sergide “U” şeklinde dolaşım belirleyerek Giacometti’nin dönemleri arasında kısa bir yolculuğa çıkacaksınız. Sergi turunda arşivciliğe önem verdiği belirtilen sanatçının özenle korunmuş çalışmalarının yanı sıra kendi arşivinde tuttuğu fotoğraf, eskizler ve çalışmaları görünce oldukça duygulandığımı belirtmeliyim.
Gençlik döneminin ardından Paris’te eğitimi ile post-kübist ve gerçeküstü akımlarla ilişkisi adım adım ilerledikçe karşınıza çıkacak diğer sürprizler. Bir anda bol fırça darbeli çalışmalarının, nasıl keskin, homojen çizgilere dönüştüğünü görmek en tanınan eserlerine ve tarzına nasıl yaklaştığının birer anıtları.
Gezerken göreceğiniz eskiz çizimlerde oldukça dikkat etmeniz gereken ayrıntılardan biri Giacometti aslında daha çok kafa üzerine yoğunlaşıyor. Eskizlerde vücut basit çizgilerle kalmışken kafa kısmında gözlerde, dudak duruşlarında olabildiğince fazla ifade kuvvetlendirici baskılar meydana geliyor. İzlenimci, kübist ve gerçeküstücü yaklaşımlarını kendi deneyim ve birikimleri ile harmanlayarak oluşturduğu heykellerde en çok kafa ve kafanın oranı üzerine yoğunlaşarak aslında her çıkıntısında parmak hareketlerinden izler olan bronz heykeller oluşturuyor. Kil ile yoğurarak oluşturduğu heykellerin metal olmalarına rağmen parmakla işlenmiş gibi görünmesinin nedeni sanatçı olarak her katmandaki, her şekildeki ve bütündeki varlığı.
Gerçeküstücü akımı seven biri olarak sergide en çok heyecanlandığım şey kesinlikle sanatçının heykellerinin kullanıldığı MAN RAY fotoğrafları. Sergide sanatçının çeşitli ünlü fotoğraf sanatçılarına verdiği pozlar, atölyesinden kareler, sergide bulunan ve bulunmayan bazı heykellerin yer aldığı kareleri görmeniz mümkün.
Serginin bir heykel ile başladığı gibi yine bir heykel ile bitiyor. Bir aile “sanatçı” bireyi nasıl yetiştirir? Sanatçı, ailesinden ne denli etkilenir? Eğitim sanatçının üslup oluşturmasında ne kadar etkilidir ve arkadaş ortamı sanatçının değişimini nasıl tetikler? Dünya savaşları, şehir değişimleri, özel hayat sanatçının deneysel üsluplarının oluşumunda etkili midir? Tüm bu soruların cevaplarını bulabileceğiniz, özenle seçilmiş eserlerin mantıklı bir düzen ile sergilendiği bu sergiyi 26 Nisan 2015’e kadar ziyaret edebilirsiniz üstelik Pera Müzesi haftanın son iş günü olan Cuma günleri “UZUN CUMA” etkinliği ile saat 18:00- 22:00 arası açık ve ücretsiz.
Portrelerinde, verdiği pozlarda Giacometti’nin sanatçı olarak farkındalığı ve güçlü yapısı oldukça hissediliyor. Sergide göreceğiniz fotoğraflar arasında yer alan Sabine Weiss tarafından çekilmiş atölyesine ait fotoğraf öldükten sonra çekilmiş ve hayatı boyunca hiç değiştirmediği küçük atölyesinde tamamlanmamış onlarca çalışmayı içermektedir. Arşive, sanatçı olarak varlık bilincine, kendi kaideleri ile eserlerini sergileme biçimine bu kadar ağırlık vermiş bir sanatçının mezarının nasıl olduğunu oldukça merak ettim ve İnternet’te bu görüntüyü buldum.
Basın için dağıtılan sunuş metninde “Hep Birlikte ülkemizin ve insanımızın kültür ve sanat yaşamına yeni ışıklar tutacağımız nice on yıllara!” diyor Suna, İnan ve İpek Kıraç. Bir sanat sever olarak bizleri bugüne kadar; Botero, Frida, Andy Warhol, Goya, Picasso gibi nice sevdiğimiz sanatçılarla ve “Sokak Sanatı” gibi yenilikçi sergilerle buluşturduğu ve için teşekkür ediyor nice 10 yıllar diliyorum.
İlk yorumu siz yazın!