Leros’a Uzanıyoruz: “All Things Become Islands Before My Senses”
Perasma’nın yeni sergisi “All Things Become Islands Before My Senses”, Yunanistan’ın Leros adasında ziyarete açıldı. Adadaki tarihi mekânlarla diyalog hâlinde gerçekleşen karma sergi, 17’den fazla uluslararası sanatçının yeni ve var olan eserlerini adanın dört önemli noktasında sergiliyor. 18 Ağustos’a dek devam edecek olan ve adını Cesare Pavese’nin “Yalnızlık Tutkusu” şiirinden alan “All Things Become Islands Before My Senses”, zamanın, suyun ve Leros adasının tarihinin karmaşık ilişkisini araştırıyor. Sergi kapsamında misafir sanatçı programına katılarak çalışmalarını üreten Cansu Yıldıran ve Maryam Turkey ile sohbet ettim ve süreci, sergiyi ve çalışmalarını kendilerinden dinleme şansı yakaladım.
Perasma’nın “All Things Become Islands Before My Senses” sergisinin sanatçılarından birisiniz. Bu sergide yer almak sizin için nasıl bir deneyim dinleyebilir miyiz?
Cansu Yıldıran: Bu sergide yer almak, Lerosta yaşayarak, Leros’u soluyarak üretmek benim için oldukça anlamlı ve ilham verici bir deneyimdi. Leros’un insanları ve doğası ile tanışmak farklı perspektifler kazanmamı sağladı. Serginin teması, kişisel çalışmalarımın özünü oluşturan hafıza ve mekân ilişkisini derinleştirmem için harika bir fırsat sundu.
Maryam Turkey: Deneyimimin en önemli noktası, adada sanat eseri yaratmak oldu. Ada inanılmaz bir enerji yayıyor. Bir haftayı keşif yaparak, yerel halkla tanışarak ve pitoresk sokaklarda dolaşarak geçirdim. Buradaki mimari, hem eski hem de yeni, karakter dolu. Eski, terk edilmiş binalardan ve günlük inşaat malzemelerinden ilham aldım. Yaratmış olduğum eserler, adaya, insanlarına ve kedilerine olan bağlantımın bir kanıtıdır.
Misafir sanatçı programına katılarak, adada üretme fırsatı yakaladınız. Nasıl bir çalışma süreciniz oldu?
Cansu Yıldıran: Adada üretmek, normalde şehirde geçirdiğim yoğun tempolu çalışma sürecinden oldukça farklıydı. Doğanın ve ada hayatının içinde, dalga sesleri ile çalışmak yaratıcılığımı besledi ve daha derinlemesine düşünme fırsatı sundu. Günlük keşifler, ada halkıyla sohbetler ve doğayı gözlemlemek çalışmalarımın ruhunun temelini oluşturdu. Bu süreçte, çok daha içsel ve kişisel bir üretim süreci yaşadım.
Maryam Turkey: Birden fazla heykel yarattım. Akustik Ayna’yı veya “dinleme duvarı”nı ziyaret ettiğimde, II. Dünya Savaşı sırasında patlamalarla şekillenen çeşitli boyutlarda taşlar gördüm. Bu taşları toplayıp stüdyoma getirdim. Sürecim çok organikti. Leros’ta inşaatta yaygın olarak kullanılan ytong bloklarını kullanarak formları şekillendirdim. Daha sonra kil ve aydınlatma ekledim. Kil uygulama süreci, deniz dalgalarını dinlerken meditasyon gibiydi. El hareketlerim dalgalarla senkronize oldu ve heykeller sanki bir meditasyon hâlinden doğmuş gibi hissettirdi.
Ada ruhu çalışmalarınızı nasıl etkiledi, karşılaştığınız sürprizler oldu mu?
Cansu Yıldıran: Ada ruhu çalışmalarımı oldukça etkiledi, izole ve sakin yapısıyla zihnimi temizleyip yeni fikirler bulmamı sağladı. Ayrıca beklenmedik sürprizlerle karşılaştım; bir gün adayı tanımak için dolanırken keşfettiğim eski bir yapının kalıntıları bir çalışmamın manasının merkezinde yer aldı. Adanın sunduğu bu tür sürprizler, işlerime spontane ve organik bir nitelik kattı. Ayrıca tanıştığım bir sürü güzel arkadaşım oldu ve bu insanlar projelerimi geliştirmemde Burcu ve Gizem gibi bana canı gönülden yardımcı oldular.
Maryam Turkey: Ada, heykel yaparken ritmiyle senkronize olmamı sağladı. Süreç çok organikti ve eserlerim adada yaşamın bir uzantısı olarak yaratıldı. İlk geldiğimde, kediler ve insanlar arasındaki birlikte yaşamı fark ettim. Kedilerin her zaman gölge arayışında olduklarını gözlemledim. Bu, CatOikos’u yaratmam için bana ilham verdi – kediler için saklanma yeri olarak da hizmet eden dört bank. Bu bankların ada genelinde yerleştirilmesini, insanların oturup rahatlayabilecekleri ve kedileri okşayıp besleyebilecekleri yerler olarak hayal ediyorum.
Sergi kapsamındaki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Cansu Yıldıran: Sergi kapsamında yer alan çalışmalarım, hafıza ve mekân arasındaki ilişkiyi gurbetlik, memleket, hasret gibi kavramlar üzerinden keşfetmeye odaklanıyor. Bir süredir çalışmakta olduğum “Kayıp Anavatanım Pontos” projem için ada sakinlerinin katılımı ve desteğiyle sahnelenmiş belgesel fotoğraflar ürettim. Fotoğraf enstalasyonları ile ev kavramının toplumsal ve siyasi anlamlarını sorgulamayı amaçladım. Bir diğer çalışmam “Mandila”da ise ipek mendillerin üzerine adada çektiğim bazı fotoğrafların güneş baskılarını pozladım ve bu mendillerdeki fotoğrafları adadan da topladığım bitki örtüsü ile doğal baskılarla çerçeveledim. Bu süreçte güneş baskı tekniği için Deniz Çalışkan ve doğal baskı için ise Gülfer Keskin’den yardım aldım. Mendiller geçmiş ve şimdiki zaman arasındaki bağlar, yarin kokusu, hasretlik gibi derin anlamlarla ağırlaştı ve benim de bu ağırlıklar üzerine düşünmemi sağladı.
Maryam Turkey: Deniz, kara ve Leros’un yıldızlarından ilham alan “Sea Creature”, “Earth Creature” ve “Space Creature” adlı üç heykel yarattım. Ayrıca, insanların oturması ve yemek yemesi için oturma ve masa işlevi gören Cat-Oikos koleksiyonunu geliştirdim.
Son olarak gelecek projeleriniz neler?
Cansu Yıldıran: Gelecek projelerim arasında, hafıza ve mekân, mekânın politikası temalarını keşfetmeye devam edeceğim kişisel sergim var. Ayrıca, farklı coğrafyalarda bu projeleri geliştirmeye devam edebilmek için benzer misafir sanatçı programlarına katılmayı hedefliyorum. Özellikle, kültürel ve tarihsel bağlamda zengin yerlerde çalışarak, bu bölgelerin ruhunu işlerime yansıtmaktan keyif alıyorum. Yeni projelerimde interaktif enstalasyonlarla ve büyük ölçekli fotoğraf enstalasyonlarıyla da denemeler yaparak, izleyiciyle daha doğrudan bir etkileşim kurmayı, minik fotoğraf parçalarından, anlatılarından bütünlere doğru öre öre, adım adım ilerlemeyi hedefliyorum.
Maryam Turkey: Yakında, Almanya’daki DieDas Akademie Saaleck’e ödül kazanan bir bursiyer olarak katılacağım. Ardından, ABD’nin Connecticut eyaletindeki Hollanda Projesi’nde üçüncü halka açık heykelimi gerçekleştireceğim. Ayrıca, bu sonbaharda ilk müzik EP’min çıkacağını duyurmaktan heyecan duyuyorum.
Kapak Fotoğrafı: Milos
İlginizi çekebilir: Burcu Dimili’den Güher Elçiçek ile: “Dönüşüm” Sergisi Üzerine
İlk yorumu siz yazın!