Almanya Yılbaşı Pazarları: Sıcak Şarap, Bolca Mutluluk
Yeni yıl yaklaşırken tam da temaya uygun bir gezi yaptım geçtiğimiz haftalarda. Meydanda boy gösteren ışıl ışıl süslenen devasa yılbaşı ağacı ve etrafında kurulan yine ışıl ışıl bir sürü stant. Bu yazımda tahmin edeceğiniz üzere yılbaşı pazarlarından bahsedeceğim ama Almanya’nın iki büyük şehri Frankfurt’un ve Köln’ün yılbaşı pazarlarından. Sıcak şarabın, şeker ve baharat kokularının izini sürdüğünüz anda kendinizi yılbaşı pazarında buluyor ve o ışıklarla dolu, yeşil ve kırmızı renklerinin ağırlıklı olduğu süslerle dekore edilen ortamdan hava ne kadar soğuk olursa olsun ayrılmak istemiyorsunuz.
Frankfurt ve Köln‘de Neler Yapmalı?
Yılbaşı pazarlarına geçmeden önce Frankfurt ve Köln’den biraz bahsetmek gerek. Frankfurt şehrinin ortasından Main Nehri geçiyor ve her şehirde olduğu gibi Frankfurt’ta da şehrin en hareketli kısmı su kenarı yani nehir kenarında. Frankfurt’ta yeni şehir, eski şehir tarihini ve göz zevkini bozmayacak şekilde inşa edilmiş. Yeni şehir tarafında bir sürü gökdelen, iş yeri, lüks mağaza ve tabii ki banka bulunuyor. Ama benim esas sevdiğim kısım eski şehir merkezi (altstadt) yani Römerberg Meydanı, çünkü buradaki eski evlerin mimarisi oldukça etkileyici.
Römer, Romalılar anlamına geliyor ve belediye binasının da burada olmasından dolayı orta çağdan beri Frankfurt’un idari merkezi olarak biliniyor. Fotoğraflardan bu evlerin Brugge’deki mimari yapıya benzediğini fark edebilirsiniz. Meydanın ortasında bir elinde kılıç diğer elinde terazi tutan adalet heykelinden bir zamanlar Almanların meşhur Elma Şarabı aktığı söyleniyor.
Bu meydanda bir sürü hediyelik eşya dükkânı, restoran ve kafe bulunuyor. Ben buradaki bütün kafeleri denedim ve hepsi de birbirinden güzel pastalar yapıyor. Benim favorimse Goldene Waage ismindeki kafe. Burada Frankfurt’un meşhur Frankfurter Kranz pastasını yemenizi şiddetle tavsiye ederim. Bir diğer değinmek istediğim nokta Frankfurt’taki müzeler. Römer Meydanı’na yürüme mesafesinde harika iki müze bulunuyor. Bunlardan biri Stadel bir diğeri de Schirn Müzesi. Bu müzelerde genellikle sanatçılar ve koleksiyonlar değişiyor, bu da müzeleri sürekli ziyaret etme isteği uyandırıyor içinizde. Ben Stadel’e iki kere girme fırsatı bulmuştum ve her iki ziyaretimde de eserler karşısında büyülenmiştim.
Köln’e gelecek olursak bu şehrin de ortasından Ren Nehri geçiyor bu nedenle yine Frankfurt’taki gibi şehrin en hareketli kısmı burada. Köln’ü üç kere ziyaret ettim ve her gidişimde Köln Katedrali’nin ihtişamı beni etkilemeyi başardı. Yapımına 9. yüzyılda başlanan bu kilisenin bir bölümünde her daim kurulu bir iskele görüyorsunuz. Bunun sebebi katedralin kararan taşlarının temizleniyor olması ve büyüklüğü nedeniyle temizliğin asla bitmemesi. Kilisenin içi de dışı kadar ihtişamlı olduğundan içini gezmek için de vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Katedralin hemen yanında bulunan Ludwig Müzesi ise sanat severler için gitmeden olmaz denen yerlerin başında geliyor. Köln’e ikinci gidişimde neredeyse bir günümü bu müzeye ayırmış ve müzeden zor ayrılmıştım. Birbirinden önemli sanatçıların eserlerinin bulunduğu bu müzede kendinizi kaybediyorsunuz.
Benim en sevdiğim kısım yani yeme içme kısmına gelince kafe olarak benim vazgeçilmezim Köln Katedrali’nin hemen karşısında yer alan Cafe Reichard. Her pastası o kadar güzel görünüyor ki seçim yapmakta gerçekten güçlük çekiyorsunuz. Köln Katedraline karşı kahvenizi yudumlayıp pastanızı yerken kendinizden geçeceğinizin garantisini verebilirim. Elbette daha bir sürü kafe olduğuna eminim ancak zamanın hep az olması sebebiyle ve görsel açıdan da en tatmin edici yerlerden biri olduğu için Köln’de hep bu bölgede gezdiğimi itiraf etmeliyim.
Almanya Yılbaşı Pazarları: Frankfurt ve Köln’de Yeni Yıl
Şimdi gelelim yazının beklenen kısmına yani yılbaşı pazarlarına. Frankfurt’ta yılbaşı pazarı tabii ki Römer’de kuruluyor. Belediye binasının hemen önündeki ışıl ışıl bir sürü ışıklarla süslenen yılbaşı ağacının etrafındaysa yine ışıl ışıl bir sürü süslü stant yer alıyor. Köln’de ise yılbaşı pazarı tabii ki Katedralin yanında kuruluyor. Gece loş ışıklarla aydınlatılan katedralle gerçekten harika bir atmosfer oluşuyor. Her iki şehirdeki yılbaşı pazarları da mutlaka görülmeli ancak ben Köln’deki ortamı daha çok sevdim.
Yılbaşı pazarlarında yeme içme için kurulan stantlar Köln ile Frankfurt’ta hemen hemen aynı ve seçenekler oldukça fazla. Backfish (kızartılmış balık ve ekmek), elma püresiyle yenen Kartoffelpuffer (rendelenip kızartılmış patates), Glühwine (sıcak şarap), Raclette (bir kısmı eritilen peynir), Currywurst (köri baharatlı, soslu sosis), Lebkuchen (baharatlı kurabiye), Gebrannte Mandeln (şekerli kavrulmuş badem), Bretzel, Stollen (kuru meyveli, marzipanlı tatlı bir ekmek) tatmanız gereken lezzetlerden. Bu demek oluyor ki bir gün yılbaşı pazarlarına asla yetmeyecek.
Ben bile bir hafta kalmama rağmen saydıklarımın hepsini yiyemedim ama fazlasıyla Glühwine içtim. Bu baharatlı sıcak şarap sayesinde oldukça ısınıyorsunuz o yüzden kesinlikle içmenizi öneririm. Bir de büyük ihtimalle Glühwine içerken bu sevimli bardaklara gözünüz takılacak ve işte size iyi bir haber, şarabı alırken aslında bu bardakların da parasını ödemiş oluyorsunuz, yani bardaklar sizin olabiliyor. Birden fazla ya da hiç bardak istemezseniz de bardağı geri götürüp onun yerine para üstünüzü alabiliyorsunuz. Ben tabii ki bu bardaklara bayıldım ve bir çanta dolusu bardakla geldim İzmir’e. Yeme içme stantları dışındaki diğer stantlarda ise hediyelik bir sürü eşya satılıyor, tabii ki Noel babalar, geyikler, melekler büyük bir çoğunluğu oluşturuyor. Yılbaşı pazarları aslında bu kadarla sınırlı değil ancak geri kalan her şey anlatılmaz yaşanır denilen cinsten. Kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında gelen ve kendinizi aşırı mutlu hissedeceğiniz yılbaşı pazarlarına umarım bir gün sizin de yolunuz düşer.
Kapak Fotoğrafı: İlke Hazer
İlginizi çekebilir: Wander Magger’dan Avrupa’nın Noel Pazarları
Çok güzel bir yazı olmuş… sayenizde Frankfurt ve Köln’deki yılbaşı pazarlarında gezmiş kadar olduk 😍 ellerinize ve emeğinize sağlık İlke Hanım 🙏