“Şehrimizin yegâne sanat galerisi Maya,sahibinin dinamik ve tez canlı karakterine ayak uydurmuş, harıl harıl çalışıyor… Şimdi de Oktay Günday’ın ilk yağlıboya sergisini açmış. Biz burada, Aloş’un son sergisi hakkında laf edeceğiz.

Birkaç aydır Aloş diye bir sanatkâr var ortalıkta. Heykelden başlamış işe Akademi’de.

Aloş, Aristoteles estetiğini, yani tabiatı taklide dayanan güzelliği sevmiyor. Arkaik Yunan, Hitit, Etrüsk ve hele ilk Bizans gibi, çizgiyi ve rengi saf, sade ve sert halleriyle kullanan devirleri seviyor, yahur sevecek. Eserlerinde hep bu devirlerin azla özü anlatan hareketsiz hendesîliği, şematik donmuşluğu var. Bir resimde yan yana konan üç ayrı profil, ressamın insan çehresini motif, harf veya nota olarak kullandığını gösteriyor. Aloş’un bir tek insanın kaşını, gözünü anlatmaktan daha başka kaygıları var. Amma doğrusu bu kaygılar birçok yeni ressamda olduğu gibi, Aloş’ta da henüz nereye gideceğini pek bilemeden yeni bir biçim dünyasında, merakla geziniyor gibidir. Her yaptığı şey kendi şahsiyetine, düşüncesine malolmuş, yani tam manasiyle benimsenmiş değil henüz. Amma her aldığını zevkle, usturupla alıyor. Ya çevresinden, yahut kendi kendisinden daha büyük, daha devamlı siparişler aldığı zaman Aloş’un şimdiki çiçekli ağacı yaman meyveler verebilir.”

Böyle demiş Sabahattin Eyüboğlu, Akşam Gazetesi’ne Aloş’un ilk sergisi ile ilgili yazdığı 1954 tarihli yazısında… Yazının üzerinden tam 62 yıl geçmiş, Ali Teoman Germener, nam-ı diğer Aloş, meyvelerini vermiş ve artık Türk heykel sanatına ismini kazımış ustalar arasında yer alıyor.

alos 1
Aloşnâme: Türkiye Tarihine Figüratif Bakış

1952’de Aliye Berger’den gravür öğrenen, 1960 yılında Fransız hükümetinin bursuyla Paris’e giden sanatçı, sanat hayatı boyunca resim ve heykeli eş zamanlı çalışmış. 1968 olayları öncesi Fransa, 70’lerde Türkiye’de sanat hayatının temellerini atan Aloş, bu çalkantılı dönemlerde anlatmak istediklerini doğrudan değil, masalsı bir dille anlatmayı seçmiş. Yaşadığı dönemin siyasal ve sosyal olaylarını, Mezopotamya, Mısır ve Orta Amerika uygarlıkları ve mitolojiden esinlendiği figürleri ile aktarmış. Aloş, sanat yaşamı boyunca kullandığı bu figülerin, ortaya koymak istediği söylemleri insanlara en kolay anlatabilecek, göndermeleri en yalın iletebilecek araçlar olduğu için seçtiğini söylüyor.

alos 2
Aloşnâme: Türkiye Tarihine Figüratif Bakış

Aloş özellikle gençliğinde yaşadığı gerilimli dönemlerde bile (Aloş’un kendi web sitesinde de bulabileceğiniz, yukarıda bir kısmına yer verdiğim Eyüboğlu’nun yazısında kast ettiği gibi) hiç bir zaman çok da gözüpek davranmamış ve masalsı anlatıma sığınarak hep çekingen kalmış aslında. Topluma söylemini kolay aktarmak için kullandığı figürler, onun için biraz da kaçış olmuş ve çekingen duruşunu 62 yıl boyunca korumasını sağlamış diye düşünüyorum. Aloş hep bir şey söylemek isteyip de birilerini kırmamak için birazını söyleyebilmiş gibi bir hissiyat yaratıyor bende. Yine de bu bir seçim ve bu duruş, sanatçının istikrarla, yıllardır oturttuğu kendine özgü anlatım tarzı ve 60’ı aşkın yıldır çalıştığı desen, resim ve heykellerin kıymetini,Türk heykel sanatına yaptığı katkıya bir gölge düşürmüyor.

alos 3
Aloşnâme: Türkiye Tarihine Figüratif Bakış

Genç ve başarılı çağdaş sanatçılara yer verdiği gibi aynı ağırlıkta ustalara da saygı duruşunda bulunan Bozlu Art Project Nişantaşı, ustalara saygı kuşağında bu kez Ali Teoman Germener’in “Aloşnâme” isimli desen sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının 1970’li yıllarda üretmeye başladığı ve günümüze dek sürdürdüğü bu desen serisi, sanatçının kullandığı metaforik mitolojik figürleri ile Türkiye’nin tarihine dair kendine has bir tablo çiziyor. Son haftasına giren sergi, Türk heykel sanatının önemli isimlerinden birinin kişisel yolculuğunun ve desenlerle olan ilişkisinin izlerini taşıyor.

alos-4
Aloşnâme: Türkiye Tarihine Figüratif Bakış

Bozlu Art Project, Aloşnâme’nin daha kapsamlı bir şekilde ele alınarak yeniden gündeme gelmesini, toplumsal hayatla bağlarının irdelenmesini, Türk sanat tarihindeki yeri ve öneminin daha iyi anlaşılmasını amaçlayarak serginin yanı sıra ayrıca kitap projesi de hayata geçirmiş. Bozlu Sanat Yayınları tarafından hazırlanan, sanat tarihçisi Ahu Antmen’in kaleme aldığı Aloşnâme: Bir Heykeltıraşın Felsefe Taşı isimli kitap da sergiye eşlik ediyor.

Kitap, sanatçının özgün desenler birikimini ilk kez bu kadar zengin bir kapsamda bir araya getirerek Germaner’in zamana yayılmış Aloşnâme’sine dair çözümleme yapmanın yanı sıra, sanatçıyla yapılan ayrıntılı söyleşiye de yer vererek sanatçıyı daha yakından tanımamızı sağlıyor.