Altın Küre Adayları: Bize Ne Anlatmaya Çalışıyor?

28 Şubat Pazar gecesi sahiplerini bulacak 78. Altın Küre Ödülleri için adaylar açıklandı. Hollywood Yabancı Basın Birliği (HFPA) tarafından 1944 yılından bu yana verilen Altın Küre Ödülleri, uzun yılları ‘Oscar’ın habercisi’ olarak anılsa da, artık Akademi’den oldukça farklı seçimler yapmasıyla dikkat çekiyor. Her yıl ocak ayı içinde yemekli bir ödül töreninde takdim edilen Altın Küre Ödülleri, pandemi şartları nedeniyle bu yıl çevrim içi bir törenle sahiplerini bulacak ve sunuculuğu dördüncü kez Tina Fey ve Amy Poehler ikilisi üstlenecek. Peki Altın Küre Adayları, bize ödül sezonu açısından neler anlatmaya çalışıyor, hangi yeni keşiflerle tanıştırıyor? Gelin, hem bunlar hakkında konuşalım hem de yılın aday listesine birlikte göz atalım.

Altın Küre Adayları

Öne Çıkan Altın Küre Adayları

Drama ve komedi/müzikal olarak ayırdığı 14 kategoride sinemada yılın en iyilerini seçen Hollywood Yabancı Basın Birliği (HFPA), bu yıl en fazla adaylığı David Fincher imzalı, endüstrinin altın döneminde perde arkasında dönenleri bir senarist üzerinden inceleyen Netflix orijinal filmi Mank‘e vermiş. En İyi Film dahil 6 kategoride aday gösterilen Mank‘i, yine En İyi Film adayları arasında yer alan The Trial of the Chicago 7 (5 adaylık) ve The Father, Nomadland ve Promising Young Woman (4’er adaylık) izliyor. Aday listesinin en dikkat çekici ve en mutluluk verici yanı, En İyi Yönetmen kategorisindeki beş adaydan üçünün kadın yönetmenler olması: Emerald Fennell (Promising Young Woman), Regina King (One Night in Miami) ve Chloé Zhao (Nomadland).

Altın Küre adayları gösteriyor ki, ödül sezonunun geri kalanında, zaten favoriler arasındaki Nomadland, The Trial of the Chicago 7 ve Mank‘in yerleri sağlam. The Father ve Promising Young Woman yükselişe geçerken, Minari ve Sound of Metal‘ın birer adaylıkta kalması, Da 5 Bloods‘ın ise tamamen görmezden gelinmesi işlerini zorlaştırdı. Yılın komedilerinden Borat Subsequent Moviefilm de Akademi Ödülleri’nde dahi birden fazla adaylık edebileceğinin sinyallerini yavaş yavaş veriyor.

Altın Küre Ödülleri’nde drama, komedi/müzikal ve mini-dizi/tv filmi olarak üçe ayrılan ve 11 kategoride verilen televizyon ödüllerinde ise drama dizilerinde 6 adaylıkla, Netflix’in gösterişli yapımı The Crown, komedi dizilerinde 5 adaylıkla, geçtiğimiz Primetime Emmy Ödülleri‘nde rekor kıran Schitt’s Creek, mini-dizilerde ise 4 adaylıkla Nicole Kidman ve Hugh Grant‘i buluşturan HBO yapımı The Undoing öne çıkıyor. Ayrıca 2020’deki kişisel favorilerimden The Great ve Ramy’nin de adaylıklar elde ettiğini görmek beni özellikle sevindirdi.

**The Trial of the Chicago 7** (2020, Aaron Sorkin)

Hem sinema hem de televizyon tarafını ödüllendirdiği, üstelik bunları da farklı alt kategorilere ayırdığı için Altın Küreler’de her yıl birkaç ismin çifter adaylık almasına tanık olabiliyoruz. Bu yıl da durum farklı değil: Anya Taylor-Joy (Emma. ve The Queen’s Gambit), Olivia Colman (The Father ve The Crown) ve Sacha Baron Cohen (The Trial of the Chicago 7 ve Borat Subsequent Moviefilm) bu yıl bunu başaran isimler.

Altın Küre Adayları: Sürprizler, Eksikler, Keşifler

HFPA her zamanki gibi aday olacağına yüzde yüz emin olduğumuz yapımların ve isimlerin arasına göz devirmemize yol açan, yıldız aşklarını yeni baştan kanıtlayan ve bizi şaşırtan adaylar da serpiştirmiş. Altın Küre adayları arasında bu yıl en dikkat çekici sürprizler, her ikisi de oldukça kötü eleştiriler alan iki filmin adını adaylar arasında görmek oldu: Ünlü şarkıcı Sia’nın yönetmenliğini üstlendiği Music ve HBO Max’te yayınlanan John Lee Hancock polisiyesi The Little Things. Bu sürprizlerin ödül sezonunda herhangi bir izdüşümünü göreceğimizi sanmıyorum. Fakat, genç Alman oyuncu Helena Zengel‘in News of the World‘deki performansıyla Ellen Burstyn (Pieces of a Woman) ve Youn Yuh-jun (Minari) gibi güçlü isimlerin giremediği listeye girmesi ve The Mauritanian’dan sadece Jodie Foster’ın değil Tahar Rahim‘in de aday gösterilmesi ödül sezonunun seyrini değiştirebilecek ilginç sürprizler. Danimarka filmi Druk / Another Round dışında belirsizliklere gebe uluslararası yapımlarda, ülkelerini Oscar yarışında da temsil eden Fransa (Deux / Two of Us) ve Guatemala (La Llorona) filmlerinin aldığı adaylıkların da iki ülkenin ödül sezonundaki şansını arttırdığını söylemek mümkün. Aday listeleriyle yeni keşifler yapmayı seviyorsanız, Altın Küre aday listesinden çıkaracağınız sonuç, henüz izleyemediğimiz yapımlardan Judas and the Black Messiah, The Mauritanian ve The United States vs. Billie Holiday‘i bir kenara not düşmek olabilir.

**Sound of Metal** (2020, Darius Marder)

Aldıkları değil, alamadıkları adaylıklarla şaşırtanlara gelecek olursak, en büyük şok kuşkusuz ki HFPA’ın hayranlık duyduğu ve her fırsatta aday gösterdiği Meryl Streep‘in iki ayrı yapımda yer almasına rağmen (The Prom ve Let Them All Talk) aday gösterilmemiş olması – Streep’in bu yılki belli başlı ödüllerden yalnızca Altın Küre’de şansı vardı ve açıkçası aday gösterilmeyi zaten hak etmiyordu. Diğer yandan ödül sezonu için anlam taşıyan bir eksiklik, Spike Lee imzalı Da 5 Bloods‘ın hiçbir kategoride anılmamış olması. Yılın diğer siyah anlatıları One Night in Miami, Ma Rainey’s Black Bottom ve Judas and the Black Messiah ise, içlerinden yönetmen adaylığı bile alan olmasına rağmen En İyi Film kategorisinde yer alamamış. Sound of Metal‘ın oyuncularından Paul Raci son günlerde tüm eleştirmen ödüllerini silip süpürmesine rağmen adaylar arasında yer almamış – filmin tek adaylığı da başrol oyuncusu Riz Ahmed‘e ait. Son olarak, İngilizce dilinde olmadığı için ABD yapımı olmasına rağmen Altın Küre kuralları gereği En İyi Film kategorisinde yarışamayacak ve En İyi Yabancı Dilde Film kategorisinde şansını deneyecek olması tartışmalara yol açan Minari, sonuç olarak sadece bu kategoride adaylık elde edebilmiş. Senaryo ve yardımcı kadın oyuncu gibi kategorilerde de iddiası bulunan, Güney Kore göçmeni Amerikalı bir ailenin hikâyesini anlatan filmin Oscar kaderini, önümüzdeki günlerdeki diğer ödüllere aday gösterilip gösterilmemesi belirleyecek.

HFPA’nın seçimleri televizyon tarafında daima yeni yapımlara ayrıcalık tanır ve hatta bazen yeni dizileri ilk aday gösteren olma yarışından farksız hale gelir. Bu yıl da değişen bir şey yok; Lovecraft Country, Ratched, The Flight Attendant, The Great, Ted Lasso ve hatta dünya çapında yerden yere vurulan Emily in Paris, ilk sezonlarıyla en iyi dizi adayları arasında yer almayı başarmış. Şaşırtıcı olan, tüm “yılın en iyi dizileri” listelerinde üst sıralarda yer alan I May Destroy You‘nun yokluğu. Minidizi / tv filmi kategorilerinde de The Undoing ve Your Honor gibi çok yeni yapımlar dikkat çekiyor.