Andrea Bocelli Konserinden Anılar: Benzersiz Bir Müzik Deneyimi
Dünyanın en ünlü opera sanatçılarından biri olan Andrea Bocelli’nin son konseri Budapeşte MVM Dome’da gerçekleşti. Yaklaşık 20.000 kişinin katıldığı konserde, ünlü tenorun eşsiz sesi ve performansı izleyicilere unutulmaz ve olağanüstü bir deneyim yaşattı. Bir Bocelli hayranı olarak konsere ve Bocelli’nin doğduğu kasaba olan Lajatico’ya daie deneyimlerimi paylaşmak istedim.
Öncelikle sanatçının geçmişine birlikte bir göz atalım. Andrea Bocelli, 22 Eylül 1958’de İtalya’nın Toskana bölgesinde, Lajatico köyünde doğuyor. Doğduğunda görme problemleri olan Bocelli, 12 yaşında bir futbol kazası sonucu tamamen görme yetisini kaybediyor. Ancak müzik tutkusu onu hiç terk etmiyor. Hukuk eğitimi alırken, müzikle de ilgisini sürdürüyor ve sonunda şan eğitimi alarak profesyonel kariyerine başlıyor. 1994 yılında Sanremo Müzik Festivali’ni kazandıktan sonra, dünya çapında ilgi görüyor. İlk albümü “Il Mare Calmo della Sera” ile büyük bir çıkış yapıyor; ardında da birçok albüm çıkarıyor. Bocelli, popüler müziği klasik müzikle harmanlayarak büyük bir başarıya imza atmış ve dünya çapında milyonlarca albüm satmış bir sanatçı. En bilinen şarkılarından biri olan “Time to Say Goodbye” (Con te partirò), ona uluslararası ün kazandıran eserleri arasında.
Andrea Bocelli’ye olan hayranlığım çocukluk yıllarıma dayanıyor. Evde dinlemeye aşina olduğum şarkıları, İtalyan dili ve edebiyatı eğitimimi tamamladıktan sonra daha bir anlam kazanıyor ve yıllar içerisinde hayranlığım artıyor. Maestro Bocelli’nin doğduğu kasaba olan Lajatico’ya gittikten sonra ise farklı bir boyut kazanıyor.
Lajatico, İtalya’nın Toskana bölgesinde, Pisa iline bağlı küçük ve huzurlu bir kasaba. Yeşil tepelerle çevrili, tarihi taş evleri, dar sokakları ve geleneksel Toskana mimarisiyle insanı kendisine hayran bırakan tipik bir İtalyan köyü diyebiliriz. Kasaba’nın her köşesinde Andrea Bocelli’nin izlerini hissedebiliyorsunuz. Kasabanın birçok yerinde, Bocelli’nin sanata olan tutkusunu yansıtan çeşitli sanat eserleri ve heykeller var. Aynı zamanda kasabada Andrea Bocelli’nin ailesi tarafından işletilen bir şarap üretim tesisi ve restoran da bulunuyor.
Ama esas beni derinden etkileyen ve bende sonsuzluk hissi yaratan mekan Teatro del Silenzio (Sessizlik Tiyatrosu) oldu. Teatro del Silenzio Andrea Bocelli’nin girişimiyle 2006 yılında inşa edilen bir açık hava amfitiyatrosudur. Bu tiyatro, doğal çevresiyle uyumlu bir şekilde tasarlanmış olup, yalnızca yaz aylarında, özellikle Temmuz ayında, Bocelli’nin düzenlediği konserler ve özel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. İsmi, çevresindeki doğal sessizlikten ilham alınarak verilmiş ve konserler dışında genellikle boş bırakılıyor.
İşte ben de bu boş kaldığı dönemlerin birinde, bir bahar ayında bu mekanı ziyaret etme imkanı yakaladım! Belli bir noktaya kadar arabayla ilerledik. Uçsuz bucaksız çim alanlarda geçerek konser alanına ulaştık. Arabadan indiğimde çok derin bir sessizlik beni karşıladı. Sonunu göremediğim yemyeşil alanlar, yeşilin binbir tonu, derin sessizlik ile birleşince olağanüstü bir huzur hissi uyandırdı içimde. Yürümeye başladım. Sahneye doğru yöneldim. Çevrede bulunan sanat eserlerinin yeşille buluşmasının güzelliğini izledim. Andrea Bocelli’nin sesinin bu atmosferde yankılandığını hayal ettim. Büyülendim. Burada birgün Andrea Bocelli’nin konserini izlemeyi hayal ederek oradan ayrıldım.
Aradan aylar geçti. Kendimi Lajatico’da değil ama Budapeşte’de Andrea Bocelli konserinde buldum. Olağanüstü konseri izlemek bir yana konser öncesi Andrea Bocelli’nin kulisine girebileceğimi öğrendiğimde kalbimin yerinden çıkacağını hissettim. Bocelli Vakfı gönül elçisi Beyhan Bağış eşliğinde kulise yöneldik. Bizi bekleme odasına aldılar. Maestro Bocelli’nin güzel eşi, aynı zamanda iş ortağı ve menajeri Veronica Berti Bocelli ile tanışma imkanı yakaladım. Kendisi bizi çok nazik bir şekilde karşıladı. Sahnede Maestro Bocelli’ye eşlik eden değerli sanatçılar, Bocelli’nin menajerleri hatta Bocelli’nin tatlı mı tatlı köpeği ile bir arada olmak çok keyifliydi. Ardından Bocelli Vakfı hakkında daha detaylı bilgi edindik.
Andrea Bocelli Vakfı, Andrea Bocelli tarafından 2011 yılında kurulan bir hayır kurumu. Vakfın amacı, dünya çapında yoksulluk, hastalık ve eğitim eksiklikleri ile mücadele etmek. Vakıf, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocuklar ve gençler için eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler sunmayı hedefliyor. Bocelli, kişisel deneyimlerinden ilham alarak görme engelli bireylerin eğitimine ve sağlığına da özel önem gösteriyor. Vakfın projeleri, çocukların eğitimine, görme engellilerin yaşam kalitesini artırmaya ve ihtiyaç duyan bireyler için sağlık hizmetlerine odaklanıyor. Andrea Bocelli Vakfı, dünya genelinde birçok yardım projesini destekliyor ve çeşitli hayır konserleriyle fon sağlıyor. Kuruluşundan bu yana İtalya ve Haiti’de 12 okul inşa etmiş ve 20.000’den fazla öğrencinin kaliteli eğitime erişimini sağlamış. Ayrıca, günlük 24.000 galon temiz su temin ederek, temel ihtiyaçların karşılanmasına katkıda bulunmuş.
Sonrasında beklenen an geldi. Maestro Bocelli’nin odasına yöneldik. Kendisi ses açma çalışmaları yapıyordu. Konser öncesi olduğu için kısa bir ziyarette bulunduk. Kendisiyle tanışmanın benim için çok büyük onur olduğunu ifade ederek yanından ayrıldık. Tabii ki bu anımızı ölümsüzleştirmek için bir de fotoğraf çektirdik. Odasından ayrılırken duygularımı sadece kelimelerle, gözlerinin içine bakamadan karşı tarafa geçirebilmenin ne kadar zor olduğunu, kelimelerin ne kadar yetersiz olduğunu hissettim. Benim için çok kıymetli bir deneyimdi.
Ardından muhteşem konseri izlemek için salona yöneldik. Sahne arkasından salona girerken gördüğüm manzara harikaydı. Binlerce kişi yerini almış. 20.000 kişilik stadyum dopdolu. Herkes heyecanla Maestro Bocelli’nin sahne almasını bekliyordu. Bu müthiş manzarayı onun da görebilmesini arzu ederdim ama onun bu yüksek enerjiyi hissedebildiğine eminim.
Bocelli’nin 30 yıllık sanat kariyerini kutlamak amacıyla düzenlenen Avrupa turnesi kapsamında gerçekleşen bu konserde Bocelli’ye Macar senfoni orkestrası ve korosu eşlik etti. Konserde, popüler opera eserleri ve Bocelli’nin tanınmış pop albümlerinden şarkılar seslendirildi ama en çok beğeni alan şarkısı tabii ki ‘Con te partirò’ oldu bence. Rüya gibi geçen birkaç saatin büyüleyici etkisiyle, bir sonraki sefer Lajatico’da buluşmak ümidiyle oradan ayrıldık.
Kapak Fotoğrafı: Damla Anol Erol
İlginizi çekebilir: Enes Kundu’dan Chris Botti Röportajı
alkışlıyorum,tebrikler.