Andy Powell ile: Wishbone Ash'in Müzikal Yolculuğu Üzerine
Martin Turner, Andy Powell ve Steve Upton tarafından kurulan İngiliz topluluk Wishbone Ash, Andy Powell ve Ted Turner’ın öncülüğünde, çift solo gitarlı grup formatını popüler hale getirmesiyle tanınır. Bu yenilikçi yaklaşım, her iki gitaristi de 1989 yılında “Traffic” dergisinin “Rock tarihindeki 10 önemli gitaristi” listesine taşıdı. Ayrıca, 1972 yılında Rolling Stones ve Melody Maker dergileri tarafından “Bütün Zamanların En İyi 20 Gitaristi” arasında gösterilmeleri, ikilinin müzik dünyasındaki etkisini pekiştirdi.Grup, 1966 yılında İngiltere’nin Devon bölgesinde “Empty Vessels” adıyla kuruldu ve kısa süre sonra Londra’da “Tanglewood” adını alarak performans sergilemeye başladı. 1969’da grubu keşfeden ve sonrasında Police ve Sting ile de çalışacak olan menajer Miles Copeland, grubun isim değişikliğine öncülük etti. Grup, “Wishbone” ve “Ash” isimlerini birleştirerek efsanevi adını oluşturdu. Metallica, Iron Maiden, Judas Priest, Lynyrd Skynyrd, Dream Theater ve Opeth gibi toplulukları etkileyen, çift solo gitarlı grup formatının öncüsü Wishbone Ash İstanbul’da konser verecek. En eski progressive rock gruplarından Wishbone Ash’in konseri, 24 Mayıs Cuma akşamı, saat 20.00’de İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Konser öncesi grubun kurucu üyesi Andy Powell ile Wishbone Ash’in müzikal yolculuğuna dair merak ettiklerimi konuştuk. Ritmin tadını çıkarın!
Grubunuzun temelleri 1966 yılında atıldı. Aradan geçen onca yıla rağmen dinleyicileriniz üzerinde her an ilk günkü gibi heyecan yaratmayı başarıyorsunuz. Müziğinizde geldiğiniz ve bulunduğunuz noktayı nasıl tarif edersiniz?
Bunun nedeni, müziğimizin her zaman gelişime ve değişime açık olması. Yeni fikirler ve yöntemler deniyoruz. Aynı zamanda, geçmişten güçlü bir temel üzerine inşa ediyoruz. Dinleyicilerimiz, tanıdık ve sevilen şeyleri duyarken aynı zamanda yeni şeyler keşfediyor. Bu, onları heyecanlandırıyor ve bizi de motive ediyor. Biz bir albüm grubuyuz ve ilhamlarımızı bestelemek için yeni ve deneysel çalışmalara açığız. Köklerimize sadık kalarak evrim geçirirken, başlangıçtan beri bizimle olan hayranlarımız da bizimle kalmaya devam ediyor.
Müziğinizin temellerini attığınız yıllardan itibaren müziğin kendisi, dinleyicisi, teknolojinin dayattığı sosyal medya platformları müzikle kurulan ilişkinin biçimi farklı bir boyuta taşındı. Dünün rock müzik dinleycisi ile bugünün dinleyicisi hakkında ne düşünüyorsun?
Rock müziğinin şu anki yönü, her şeyin belirli trendlere ve türlere uymak zorunda olduğu kısıtlayıcı bir dönemdir. Geçmişte daha eklektik ve belirsizdi, ticari kısıtlamalar daha azdı. Daha özgürdü. Şimdi trendlere uyma ve kategorilere sıkışma eğilimi var.Çaldığım Flying V gitarının görüntüsü neredeyse heavy metal sembolü haline geldi. Bu, görsel unsurların algıda daha belirleyici rol oynadığının kanıtıdır.Teknoloji bir şeyler verebilir, aynı zamanda bir şeyler alabilir ve sizi her türlü çıkmaz yola sürükleyebilir. Çok dikkat dağıtıcı olabilir. Rock organiktir, bu yüzden bir noktada müziği kaydetmek için ter döken ve mücadele eden dört adamın bir odada olması gerekir.
İnsanların gittikçe tekilleşen ve daha bireysel üretimde olmayı tercih ettiği günümüzde kolektif bir çabanın savunucusunuz. Birlikte, yan yana kendinizi dönüştürerek üretimde bulunmak sizin için ne ifade ediyor?
Benim için birlikte üretmek ve yan yana dönüşmek müzikteki en önemli unsurlardan biridir. Bu, farklı bakış açılarını bir araya getirerek daha zengin ve derin eserler yaratmamızı sağlar. Bireysel olarak harika fikirlerimiz olabilir, ancak birlikte çalışarak bu fikirleri bütünsel bir yapıya dönüştürebilir, müziğin gücünü artırarak daha etkileyici eserler üretebiliriz. Kolektif çaba, bana göre müziğin ruhunu ve gücünü yansıtır.
Müzik yaşamınızda varlığınız boyunca birçok kadro değişikliğine rağmen kendi sesini hiç kaybetmeden kalıcı bir takipçi kitlesine sahip olmayı başardı. Her şey çok mu planlı, yoksa çoğunlukla iç güdüsel olarak ortak bir zemin mi buluyorsunuz?
Sezgisel yaklaşım, genellikle titiz planlamanın önüne geçer.
Hepimiz birer hikâye anlatıcısıyız. Müzik yoluyla hikâyeler anlatmak ve birbirimize temas etmek hakkında neler söylemek istersin?
Müzik, hikâyelerimizi paylaşmamıza, duygusal bağ kurmamıza olanak tanıyan evrensel bir dil. Hikâye dürüstlük ve duyguyla ilgili. Dinleyicilerle olan bağlantıyı özel kılan da budur.
Politik ve sosyal meseleler müziğinize yansıyor mu? Bir baş etme biçim olarak müziğin işlevi hakkında neler söylersin?
Müziğin bir başa çıkma mekanizması olarak rolü büyük.
Metallica, Iron Maiden, Dream Theater, Judas Priest gibi birçok önemli gruba ilham verdiniz. Sizin ilham aldıklarınız kimler? Müziği birleştiriciliğinin verdiği ilham için neler söylemek istersin?
Bunu bir iltifat olarak alıyorum. İnsanlara müzik yaratmaları için ilham vermiş olmak çok güzel bir duygu. Terry Kath, Eric Clapton gibi harika gitaristlerden ve hatta kendimden ilham aldım. Müzik, insanları derin bir seviyede gerçekten birbirine bağlıyor. Tutkuyu canlı tutmak önemli; tutku ve ilham olmadan yaratıcı olmak zor. Britanya temalarımız, mitoloji ve minör anahtar melodilerimiz dinleyicide yankı buldu. Wishbone Ash evrim geçirmeye devam ediyor ve yolculuğumuz henüz bitmedi.
Son olarak İstanbul konseriniz için bizi ısıtabilecek birkaç söz duyabilir miyiz?
Ben ve grup üyeleri şu anda harika hissediyoruz. Yıl boyunca çok fazla turne yaptık, yani yol testinden geçtik. Türkiye, diğer yerlerden farklı olduğu için çok anlam ifade ediyor. Mekânın tarihini hissedip görebiliyorsunuz. İstanbul, doğu ve batı arasında gerçek bir kesişim noktası. Pek çok kültür onu etkilemiştir. Orada performans sergilediğimizde insanların tutkusunu her zaman hissediyoruz. Bir keresinde oradayken, geleneksel Türk müziğini çok dinledik ve oğlum da yanımdaydı. Harika bir perküsyoncu olan oğlum, bu müziği çok ilham verici buldu. Gösterimizde yeni ve eski müzikler olacak – Argus’tan klasik materyaller, bazı enstrümantaller ve umarım birkaç sürpriz içerecek.
Rock müzik efsanesi Wishbone Ash’in İstanbul konserinin biletini buradan satın alabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Kod Müzik
İlginizi çekebilir: Melo Magger’dan İstanbul Müzik Festivali
İki defa canlı dinleme şansı yakalamıştım. Persephone, Sometime World, Throw Down The Sword ve diğerleri listelerimden eksik olmaz. Güzel bir röportaj olmuş 🙂
İlk defa bu konserde izleme fırsatım oldu. Şahaneydi. AKM dolayısıyla vokal duyma konusunda ciddi sorun yaşadık tabii. Bir diğer üzen tarafı da çok az kişi vardı. Güzel düşünceniz için teşekkür ederim 🙂