Melisa Önel’in senaryosunu Feride Çiçekoğlu’yla birlikte kaleme aldığı ve dünya prömiyerini Tokyo Film Festivali’nde, Avrupa prömiyerini ise Rotterdam Film Festivali’nde yapan, kırk yaşında bir anda koku alma duyusunu yitiren Reyhan’ın şehrin içinde geçmişinin peşine düşmesinin hikâyesine odaklanan Aniden filmini birlikte mercek altına alalım istedim.

231219155123-40-768x459
Defne Kayalar (Reyhan) | Fotoğraf Kaynağı: Aniden

Yitiren insanlar bir anda öbür ucu görür. Bazı şeyleri yitirmek ve yokluk bizi etrafımıza daha iyi bakmaya sevk eder. Var olmakta olduğumuz şu kısa anda zaman, hayat ya da ölüm elimizden bazı şeyleri alıp yerine başka bir şey koyar. Bu gerçeğe rağmen bazı insanları ve şeyleri sevmeye devam ederiz. Kısa anı uzatmayı zorlamak sonunda savaşı yitirmeye bağlanmak olsa bile bugünün ve ertesi günün hakkını vermemize yardımcı olur. Her yitiriş yeni bir karşılaşmayı doğurur ve her karşılaşma yeni bir başlangıçtır. Ve çoğu zaman yitirdiğimiz bir şey geçmişimizde es geçtiğimiz unsurların peşine doğru sürükler bizi. Varlığını unutacak kadar aşina olduğumuz şeylerin “aniden” yok olması hayatımızın rutinini ve ritmini bozar. Ayaklarımızı gitmekten imtina ettiğimiz yerlere sürükler. Bir zamanlar olduğumuz halimizle karşılaşmalar ve hesaplaşmalar yaşarız.

Aidiyetsizlik Hissettiği Her Fikirden Kaçarken Kendine Yakalanır

2-1-27
Defne Kayalar (Reyhan)| Fotoğraf Kaynağı: Aniden

Aniden filminde, Reyhan (Defne Kayalar) uzun yıllar Hamburg’da yaşadıktan sonra eşinin işi sebebiyle kısa bir süre için İstanbul’a döner.  Hamburg’a geri dönüşlerinin arifesinde Reyhan koku alamadığını fark eder, doktor tetkikleri ciddi bir sağlık sorunu olabileceğini işaret ettiğinde ise Reyhan bunu kabullenmek yerine şehirdeki geçmişinin peşine düşer. Bir duyu kaybı sonrası hayatında kırılma yaşayan ve ayağındaki aksamanın yarattığı travmanın peşinde kimlik arayışına sürüklenen Reyhan, şehrin sokaklarında ait olamadığı her şeyden koparken bir çocukluk hesaplaşmasının yükünü sırtında taşır. Kendi eşiğinden aşağı düşen Reyhan kendini kalıcı olan, içinde var edemediği her şeyden sıyırmaya çalışarak boş bir çocukluk evinde ailesinden gizlice vakit geçirmek, eski bir otelde çalışmak ve kalmak gibi kalıcı olmayan yöntemlerle bugünü ve yarını geçirir.

Melisa Önel,Altyazı’da Aslı Ildır ile gerçekleştirdiği söyleşide filmle ilgili şunları söyler: “Bazen inşa ettiğimiz kimlikler, insanlara göstermeyi seçtiğimiz yüzlerimiz kim olduğumuzu yansıtmadığında onlardan sıyrılmak için yumuşak geçişler yerine şiddetli kopuşlar gerekebilir. Kimsenin kızı, annesi, eşi olmamayı seçmek, çekip gitmek; bunlar bir kadın/bir insan için nasıl olasılıklar taşır? Her şeyden sıyrılmak özgürlük müdür?  Bence bu soruları dönem dönem insan kendisine soruyor ve dürüst cevaplar verebilirse dönüşebiliyor. Biz de bu film yoluyla, Reyhan aracılığıyla bu soruları sorup, cevaplar aradık.” Reyhan, aidiyetsizlik hissettiği her fikirden kaçarken kendine yakalanır. Reyhan’ın şehrin içinde izini kaybettirmeye çalıştığı bu kaçış hikâyesi bir kendi hayatını yeniden yaratma edimine dönüşür.

aniden-sitll-1-768x404
Öner Erkan, Defne Kayalar | Fotoğraf Kaynağı: Aniden

Reyhan, şehrin ara sokaklarına, içine dalarak kendine alan yaratmaya çalışır. Bir yetisini “aniden” kaybeden Reyhan, ayaklarını bastığı toprağı altından kaydığını hisseder Bir kopuş yaşar. Sokaklar bir içsel labirente dönüşürken, karakter başlangıç noktası olarak kendine çocukluğundan beri süregelen bir vicdan meselesini belirler. Böylelikle yaşadığı koku kaybı yerine başka türlü bir duyu kazanmak için, yaşamının içinde bir kazıya başlar ve yabancılaştırıldığı meseleleri şehrin içinde daha önce görmediği insanlarla temas ederek aşmaya çalışır. Ailesi ve kocası tarafından sosyal olarak suistimale uğrayan Reyhan, günlük hayatın sessizliğinden yola çıkarak aksayan ayağıyla birlikte kendi doğasıyla barışmak için bir yol arar. Bu çaba doğrultusunda insanlarla temas edip görmediği, bilmediği ara sokaklara girdikçe yaşadığı yoksunluk dolayısıyla yaşamı ıskaladığının da farkına varır. Attığı her adımda varlığını yeniden yazmaya çalışan, silik izini tekrar belirginleştirmeye çalışan Reyhan kaçtığı her şeyin gözünde bir görünüp bir kaybolsa da başka türlü biçimde kendi varlığına imkânlar ve ihtimaller yaratır.

Sıkışmışlık Katlanılmaz Hale Geldiğinde Dışarıya Karşı Oluşturduğumuz Duvarlarda Çatlaklar Oluşur

Fotoğraf Kaynağı: Aniden

Kendimize gelip doğamıza uygun davranmak için ne kadar dürtülmemiz gerekir? Tek istediğimiz nedir bu hayattan? Sanki tek bir şey isteyince olacakmış gibi… Bu tek şeyi ifade etmek oldukça zordur. İki lafı bir araya getirememek canımızı yakar. Böyle zamanlarda bulunduğumuz yeri sağlama almak kurtarıcımız olur. Orada kendimize ayrılmaz bir parça bulmamız gerekir. Fısıltılardan, çığlıklardan kendimize bir mana katmaya çalışırız, daha doğrusu bunun bir anlamı olduğuna inanırız. Üzerimize binen gölgeleri bir anlama, nedene bağlarız. Uyum sağlamamıza yardımcı olacak bir şey. İçgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan doğan bir yan ya da düşünceler, duygular ve uygarlık tarafından dizginlenmiş bir yan…

Fotoğraf Kaynağı: Aniden

Bireyin topluma ihtiyacı yoktur, toplumun bireye ihtiyacı vardır. Birey, kendi yalnızlığında, doğaya, hayvanlara, bitkilere ve insanlara yakın, onlarla ilişki halinde yaşamalı. İlişki kurarken de kendi yolunu bulabilmeli. Yaşadığı zamanın içinde bulunduğu yere bakabilme cesaretini gösterebilmeli.

Hayatımızdaki sıkışmışlık katlanılmaz hale geldiğinde dış dünyaya karşı oluşturduğumuz duvarlarda çatlaklar oluşur. O çatlakların içinden bir şeyler sızmaya başlar. Ne olduklarını kavrayacak durumda değilizdir. İyi ya da kötü onlara alışmaktan başka çaremiz yoktur. O kadar alışırız ki onların ne kadar büyük olduklarını fark edemeyiz . Küçük, ufacık ve görünmez şeyler hale gelirler. Bir şeylere sarılma, kendimizden başka hayatlarla özdeşleşme fikri kurtarıcımız olur. Bulduğumuz fikrin çok büyük olmasına gerek yoktur. Bize çıkış sağlayacak olan o şey; aslında basit olanın içinde olabilir, her gün geçtiğimiz sokaklarda, gitmeye imtina ettiğimiz yerlerde, gözümüzü kaçırdığımız ya da gözlerinin içine bakmaktan çekinmediğimiz bir insanın yüzünde olabilir. Ve çoğu zaman da bir şeylerle yüzleşmenin, baş etmenin cüretini gösterebilmekte!

Kapak Fotoğrafı: Aniden

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Kül