Söylentiler

Ankara Devlet Tiyatrosu’nun bu sezon prömiyerini yaptığı Neil Simson’a ait oyun komedi türünde. 2 perde 2 saat 20 dakika süren oyunun konusu şöyle: New York Belediye Başkan Yardımcısı Charley Brock ve karısı Myra, onuncu evlilik yıldönümlerini evde en yakın arkadaşlarına verecekleri bir partiyle kutlayacaklardır. İlk konuklar eve geldikleri sırada bir silah sesi duyulur. Tüm geceyi etkisi altına alacak bu silahın nereden ateşlendiği misafirler arasında yanlış anlaşılmalara neden olacak ve karışıklıklar birbirini izleyecektir.

themagger-soylentiler

Oyunun yönetmeni Volkan Özgömeç, dekor tasarımı Murat Gülmez, kostüm tasarımı Sevgi Türkay, ışık tasarımı Osman Uzgören ve müziği Engin Bayrak’a ait. 10 kişilik bir oyuncu kadrosuna sahip oyun aşina olduğumuz bir konuya sahip. Yanlış anlaşılmalar, olayları örtbas etmeye çalışan fakat bunu yaparken daha çok karışıklığa neden olan bir grup zengin ve eski arkadaşın hikâyesi.

Kurgusu ve konusu yeni bir şeyler vaat etmese de oyunculukları, uyumlu hikâyeyi yansıtan dekoru ve kostümleriyle sizi gülümsetecek, ailenizle izleyebileceğiniz eğlenceli bir oyun olmuş Söylentiler. Oyun boyunca oyuncuların sahne hâkimiyetleri gayet iyiydi. Oyunun asıl öne çıkan ismi işe kuşkusuz Kutay Sungar yani Lenny. Tüm oyun sürecince dinmeyen bir enerjiyle beni kendine hayran bıraktı. Özellikle de oyunun sonlarına doğru performansı tekrar tekrar seyredilmelikti.

Tolstoy ve Anna

Bu sezonun yeni oyunlarından bir diğeri de Tolstoy ve Anna. Dünyaca ünlü Rus edebiyatçı Lev Tolstoy’un karısı Sophia ve en ünlü romanlarından olan Anna Karenina’nın başkahramanı Anna ile hesaplaşmalarını konu alan metin Hatice Gülsün Kınal‘a ait.

themagger_tolstoyveanna

1 Perde 1 saat 20 dakika olarak sahnelenen oyunun yönetmeni Funda Mete, dekor tasarımı Anıl Ateş Işık, kostüm tasarımı Günnur Orhon, ışık tasarımı İbrahim Karahan, müziği Can Aksel Akın ve dans düzeni Deniz Alp imzalı. Stüdyo Sahn’de sahnelenen oyunun biletleri numarasız olarak satılıyor. Bu durum oyun öncesinde birazcık sıra beklemek dışında bir olumsuzluk yaratmıyor. Sahne platformu olmadığı ve oyuncular tribünlere çok yakın konum aldıkları için oturduğunuz her yerden rahatlıkla seyredebiliyorsunuz oyunu.

Soylu bir ailede dünyaya gelen ve kendisine verilen kontluk ünvanını reddeden, hayat görüşleri sebebiyle kiliseyle çatışan, insani yönü yüksek bir adamın kişiliği, hayatı, 40 yılını paylaştığı eşi, yarattığı roman kahramanları, adalet arayışı, buhranları ve bunalımlarıyla süregelen hayatı ve hayatının son bulduğu Astopovo Garı. Tolstoy’un aklındakiler sayıklamalar halinde hayat buluyor sahnede. Üç kişilik oyunda oyuncuların performansları da gayet inandırıcıydı. Oyun dış seslerle de destekleniyordu. Soğuk ve ıssız bir tren garı olarak kurulmuş dekor da yaratılan ortam da çok iyiydi.

Tüm bu güzel özelliklere karşı bir tiyatro eseri olarak seyirciyi tatmin etmiyor Tolstoy ve Anna. Tolstoy’u merak etmenin, biraz tanımanın dışında tiyatronun verdiği mesajları içermeyen, içinde herhangi bir olay barındırmayan düz bir metni var oyunun. Tiyatro sahnesi için biraz zayıf biraz da sıkıcı. Dopdolu ve içinde bir sürü hezeyan barındıran Tolstoy’u böyle bir metin içinde izlemek biraz bunaltıcıydı. Keşke birazcık renk katılsaydı içine diye düşündürttü seyrederken.

Yanlarına tekrar tekrar izlenmeli olarak not düşeceğimiz oyunlar seyretmek dileğiyle. Tiyatrosuz kalmayın!

*Stüdyo Sahne’ye gitmek için oyunlardan bir saat önce Büyük Tiyatro garajından kalkan ücretsiz servisi kullanabilirsiniz.