Roma, sonsuz şehir… Adına yaraşır şekilde geleneksel İtalyan lezzetleri veya farklı tatlar arayanlara sonsuz seçenekler sunar. Bu seçenekler içinde bir yer menüsünde yer alan lezzetlerinden öte, tarihi, ve atmosferi ile diğerlerinden farklılaşır: Caffè Greco.

a-d-1760
1760’dan beri | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

“Caffè Greco, oturup dünyanın sonunu bekleyebileceğiniz bir yerdir.” Böyle diyor ‘metafizik’ sanat akımının kurucusu, sürrealizmin doğmasında çok büyük etkisi olan İtalyan ressam ve Caffè Greco müdavimi Giorgio di Chirico. Chirico aralarında Stendhal, Goethe, Arthur Schopenhauer, Lord Byron, Georges Bizet, Hector Berlioz, Johannes Brahms, Franz Liszt, John Keats, Henrik Ibsen, Hans Christian Andersen, Felix Mendelssohn, James Joyce, Gabriele D’Annunzio, François-René de Chateaubriand, Orson Welles, Guillaume Apollinaire, Charles Baudelaire, Richard Wagner ve hatta Casanova gibi isimlerin de bulunduğu Caffè Greco müdavimlerden sadece biri.

A.D. 1760… Caffè Greco’da kahve veya çayınızı yudumladığınız şık fincanları üzerinde bu ifade yer alır. A.D. Allo Domani yani ‘İsa’dan (milattan) Sonra’ tanımlamasının kısaltmasıdır ve kafenin kuruluş tarihini, yani 1760’ı gösterir. Roma’nın en otantik ve şık caddesi Via dei Condotti’de 86 Numaralı binada yer alan Caffè Greco sonsuz şehrin en eski, İtalya’nın da Venedik’teki Caffè Florian’dan sonra en eski ikinci kafesidir ve bu özelliğiyle Avrupa’nın en önemli gastronomi mekanlarından ve hatta daha geniş bir tanımlamayla, tarihi kurumlardan biri olarak kabul edilmektedir.

img_2835
Caffè Greco | Fotoğraf: Bülent Tung Yılmaz

Caffè Greco, bir İtalyan Levanten, yani kökenleri günümüzdeki Türkiye/Anadolu topraklarında olan Nicola di Madalena tarafından 264 yıl önce kurulmuştur. 2,5 asırdan fazla bir süredir faaliyette olan mekan zaman içinde yazının başında sadece bir bölümünü saydığım önemli tarihi ve kültürel isimlerin yanında politikacılar, bilim insanları, gazeteciler ile modern dönemde, eskilerin tabiriyle, cemiyet yaşamında öne gelen isimlerin Roma’daki  en uğrak yerlerinden biri  haline gelir; şehrin merkezinde, günlük yaşamın ritmi içinde adeta bir vaha haline dönüşür. Nitekim Ayfer Selimoğlu, Vita Gazetta’da şöyle yazmaktadır cafe hakkında: “Tüm dertlerimi, telaşımı ve yorgunluğumu bir şal gibi dışarıda bırakıyor ve beni ahşap ve kırmızıyla çevrelenmiş sıcaklığıyla karşılayan Roma’daki ikinci evime giriyorum.”

Caffè Greco günümüzde de çok yakınlarında yer alan; hemen İspanyol Merdivenleri’nin dibinde 1893’den bu yana faaliyet gösteren geleneksel İngiliz çay dükkanı ve cafe Babington’s Tea Room ile birlikte Roma seyahatlerine ‘klas’, ‘lüks’, zarafet’ ve ‘yaşam stili tarihi’ katmak isteyenlerin en özel duraklarından biri.

art-3
Caffè Greco’da Sanat -1 | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

Tarihi olduğu kadar şık bir mekan da Caffè Greco. Mekanın geçmişini tüm haşmetleriyle gösteren mermer masalar; onlar eşlik eden şık koltuklar ve muhteşem dekorasyon asaletin ve lüksün göstergeleri olarak mekanı süsler; ama Kafe’nin asıl güzelliği ve ona kendine özgü atmosferini kazandırıp adeta bir müze ve bir sanat galerisine dönüştüren şeyse her biri ayrı bir isimle anılan odalarda/galerilerde sergilenen farklı dönemlerden tablo, heykel ve herbiri tarih kokan siyah-beyaz fotoğraflar.

Zengin menü, Cafe’nin müdavimi olmuş tarihi kişiliklerin adını taşıyor. Cafe’ye özgü meyve suları ile alkolsüz içeceklerden yapılan kokteyller arasında Mozart, Brahms, Gattuso, Gogol, Schopenhauer, Puccini, Mascagni, Fellini, D’Annunzio, De Chirico, Freud, Maria Callas ve Lady Di gibi isimlere rastlamak mümkün. Bazı içecekler de İtalyan Opera Sanatı’nın ve sinemasının en bilinen örnekleriyle adlandırılmış: Turandot, Tosca, Madame Butterfly, La Dolce Vita. Cafe’nin menüsünde yer alan türlü sandviçler ve yumurta çeşitleri yanında kendine özgü İtalyan lezzetleri (cannoli, torta nonna, torta al Caffè Greco) ve geleneksel Viyana ve Fransız tatlıları da çok cezbedici gözüküyor. Ben sabah kahvaltısında şampanyayı ilk kez Aslı ile balayı seyahatimiz sırasında uğradığımız Porto’daki Caffè Majestic’in kendine özel ‘Majestic Kahvaltı’da’ denemiştim. Şampanyanın özellikle somonlu çırpılmış yumurta ve hayatımda yediğim en lezzetli meyveli yoğurt ile mükemmel uyumunu üzerinden onca yıl geçmesine rağmen hala unutamam. Caffè Greco’da sabahın erken saatlerinde klasik espresso sonrasında tattığım şampanya ile yapılan bir kokteyl/sorbet olan Sorbetto Caffè Greco hayatta içeceğiniz en iyi şeylerden biri olabilir.

sorbet-greco
Sorbetto Caffè Greco | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

Fiyatlar diğer mekanlarla kıyaslandığında yüksek. Nitekim özellikle sosyal medyada sık sık rastlayacağınız ve sayısı haksız bir şekilde bir hayli fazla olan eleştiriler de ağırlıklı olarak mekanın fiyatlarıyla alakalı. Servisin yavaş ve kötü olduğu da yapılan eleştiriler arasında ciddi bir yer tutuyor. Bazı yorumlar ileri gidip mekanın bir ‘turist tuzağı’ olduğunu bile iddia ediyor. Öncelikle bizim servis ile ilgili herhangi bir sorun yaşamadık ki mekana sabahın erken saatlerinde gittiğimizi ve genel olarak içerisinin boş olduğunu eklemem gerekir. Yapılan eleştirilerin aksine son derece nazik bir karşılama ve hızlı hizmetin sadece İtalya değil Avrupa standartlarının bile çok üzerinde olduğunu söyleyebilirim.

İkinci olarak fiyatların yüksek olması da son derece anlaşılabilir; keza Caffè Greco’da ücreti sadece ürüne değil aynı zamanda atmosferine, tarihine ve dolayısıyla da orada bulunmanın size sunduğu deneyime ödüyorsunuz. Belki oturduğunuz masada John Keats, birkaç yüz metre ötede, İspanyol Merdivenleri’nin hemen yanındaki evinde son nefesini vermeden son çayını yudumladı. Belki Byron karşınızdaki masada bir şiirini yazdı ve “kalbin kırılacağını ama kırık şekilde yaşamaya devam edeceği” dizesi orada aklına geldi. Ayrıca mekan Avrupa’nın en pahalı caddelerinden biri olan Via dei Condotti’de yer alıyor ve o cadde üzerinde onun büyüklüğünde bir mekanın kirasının ne kadar yüksek olabileceğinin de akla getirilmesi gerekiyor. Nitekim bu kira konusu bir süredir mekanın üzerinde adeta Demokles’in Kılıcı gibi sallanmakta.

art-4
Caffè Greco’da Sanat -2 | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

2017’de Cafe’nin bulunduğu binanın sahibi olan kurum 18 bin Euro  olan kirayı bir anda astronomik bir şekilde 120 bin Euro yapmak ister. 120 yıldır düzenli ama küçük artışlarla devam eden kira antlaşması bir anda ev sahibi tarafından iptal edilmek istenince mekan kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. 1953 yılında dönemin İtalya Kültür Bakanı Antonio Seri’nin onayladığı bir kararnameyle ‘özel öneme sahip’ bir tarihi kurum olarak kabul edilen ve İtalyan Kültürel Miras Dairesi tarafından koruma altında olan Caffè Greco 2023’de bir süre daha şimdiki mekanında faaliyetlerine devam etme hakkını almış olmasına rağmen Avrupa Konsey’inin Kültürel Rota Programı altında faaliyet gösteren Tarihi Kafeler Rotası İnisiyatifi’nin konuya ilişkin raporuna göre hala kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Dolayısıyla yolunuz Roma’ya düşerse sunduğu tarih, kültür, sanat ve zarafeti deneyimlemek için mutlaka Caffè Greco’ya uğrayın. Bir daha o şansa sahip olamayabilirsiniz. 

Kapak Fotoğrafı:

İlginizi çekebilir: Yaprak Civan’dan Pigneto Yeme İçme Rehberi