1953 yılında Amerikan ve İngiliz şirketlerin desteğindeki darbeyle Mossaddegh’i devirip Şah Rıza Pevlevi başa gelmiştir. Rahatına düşkün ve lüks merakıyla nam salmıştır Rıza Pevlevi.

1953 yılında Amerikan ve İngiliz şirketlerin desteğindeki darbeyle Mossaddegh’i devirip Şah Rıza Pevlevi başa gelmiştir. Rahatına düşkün ve lüks merakıyla nam salmıştır Rıza Pevlevi. Halk açlıktan bitik durumdayken Şahlak adını verdiği polis birliklerinin sayesinde gücünü korur. Halk için artık devir, işkence ve korku devridir. Bir süre İran’da batılılaşma hareketini başlatan Rıza Pevlevi, 1979 yılında halk tarafından devrilir.

Şah devrilince sürgündeki Humeyni başa geçer ve yeni bir kaos başlar. Kanser hastası olan devrik lider Şah Rıza Pevlevi tedavi için Amerika’daki bir hastaneye gönderilir. Buna kızan İran halkı Amerikan büyük elçiliğinin önünde toplanarak Şah’ın idam edilmek için geri verilmesini istemektedir. Uzunca bir direnişten sonra büyükelçiliği basan İran halkı elçilik çalışanlarını esir alır. Bu sırada sadece altı elçilik çalışanı kaçmayı başarır ve Kanada büyükelçisinin yanına sığınır.

Baskın sırasında belgeler yok edildiği için henüz kim oldukları bilinmeyen çalışanların fark edilmeden Amerika’ya kaçırılması gerekmektedir. Bu sırada CIA ajanı Tony Mendez ilginç bir kurtarma operasyonu planıyla çıkagelir. İran’a girmenin kolay bir yolu olarak sahte bir film projesi yaratıp, büyükelçilik çalışanlarını da filmde çalışanlar olarak gösterip kaçırmaktır planı.

Gizli bir operasyonun gerçek hikayesi anlatılıyor filmde. Söz konusu rehinelerin kurtarılışının başarısından yıllardır Kanada nemanlanmış, ancak gizlilik süresi dolunca 1997 yılında Clinton Argo operasyonunun başarısının CIA’e ait olduğunu herkese açıklamıştı. Aksiyon ve aksiyonun yarattığı gerilim olarak Ben Affleck güzel bir film çıkarmış karşımıza. Filmin en güzel tarafı insanı bıktıran bir aksiyon yok, tam dozunda, tam yeterli seviyede. Bazı filmlerde olduğu gibi “hah tam kurtuldular oh be” derken yeni bir şey çıkartmıyor. Bu da bana göre filmin konusunun bir gerçek hikayeden yola çıkmasından kaynaklanıyor. Malum Hollywood sever yoksa baydıran aksiyonları…

Filmin bana göre tek eksik yönü karakterlerin iyi işlenmemiş olmasıydı. Rehinelerin, Tony Mendez’in hikayelerine daha fazla yoğunlaşabilselerdi film daha çok sarıp sarmalayabilirdi bizi sanırım. Ortada altı tane rehine var ama hikayelerini pek bilmiyoruz. Bir de rehinelerin kapalı kaldıkları süre içerisinde yaşadıkları biraz daha detaylı olsa filmin sonunda rehinelerin kurtulduğuna daha çok sevinebilirdik muhtemelen. Seyircinin karakterlerle empati kurmasına izin vermeyecek derecede iyi ilerliyor film.

Filmde birkaç saniye İstanbul görünse de, filmin İran sahneleri İstanbul’da çekildi. Hatta film ilk çıktığı zaman filmi izlemeden kulaktan dolma bilgilerle filmde İstanbul İran gibi gösteriliyor diye bir yaygara kopartıldı. Film ekibinde Türkiye’den de iki isim bulunuyor: Filmin yapımcı ortağı Zeynep Şantıroğlu Sutherland ve yönetmen asistanı Belkıs Turan.

2013 yılında 7 dalda Oscar’a aday olan film, En İyi Film, En İyi Kurgu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Oscar’ı kucaklamıştı. Argo, Akademi tarihinde, yönetmeni En İyi Yönetmen dalında aday olmadan En İyi Film kategorisinde kazanan birkaç filmden biri olmayı başarmıştı.