İlk yorumu siz yazın!
Mattheys Köşkü'nde Sergi: 16.-19. Yüzyıl Anadolu Halıları
Benim gibi Y kuşağı olanlar ya da daha önceki kuşaklardan olanlar hatırlayacaktır: Eskiden ilk okulda, sanırım el işi dersinde, halı dokuması öğretilirdi. Küçük tahtalara çivileri monte ettirirdik ve düğümler atarak minik halı örnekleri çıkarırdık. Bu küçük düğümlerden kocaman ve motifli halıları nasıl çıkardıklarına hayret etmiştim o zamanlar. Bu yaşıma geldim hala el dokuma halıların gerçek bir sanat eseri olduklarını düşünüyorum. Bu nedenle size geçtiğimiz günlerde Arkas Holding tarafından İzmir’e kazandırılan yeni bir sergiyi anlatmak istiyorum. İki asırlık köşkün içinde Arkas Sanat Bornova Arkas Halı Koleksiyonu “16.-19. Yüzyıl Anadolu Halıları” sergisiyle sanatseverlerle buluşuyor. Sergi süresiz olup, 16 Mayıs 2023 tarihine kadar açılışa özel olarak ücretsiz ziyaret edilebiliyor.
Arkas Holding bu köşkü ve sergiyi “ geçmişimizi hatırlamak” vizyonuyla açtığını vurguluyor ve Cumhuriyet’in 100. Yılına atıfta bulunuyor. Bunun en önemli sebebi Mattheys Köşkü’nün o dönemki sahibi Hortense Wood’un bu köşkte Atatürk’ü ağırlamış olması ve bu çatı altında Wood’un kendi deyimiyle Cumhuriyet’in geleceğinin konuşulmuş olması olarak belirtiliyor. Tarihi önemiyle birlikte köşke geldiğinizde sizi karşılayan kapısı, özenle düzenlenen bahçesi ve köşkün mimarisi kendisine hayran bırakıyor. İçeride göreceğiniz serginin yanı sıra bahçede uzun saatler geçirmek isteyeceksiniz. Ben daha sergiyi gezmeden “arada bu köşkün bahçesinde vakit geçirmeye gelmeliyim” diye düşündüm. Zaten köşkün bahçesinde vakit geçirebileceğiniz bir cafe ve kurumsal etkinliklerinizi organize edebileceğiniz bir bölüm bulunuyor. Kurumsal etkinlikler için ayrılan bu bölüm köşkün ahırının yeniden düzenlenmiş hali. Köşkün bahçesi, peyzajı oldukça özenli. Samimi hisler uyandıran bahçede bulunan mini golf sahaları sizi şaşırtmasın. Bu mini golf sahaları eskiden Bornova köşklerinde yaşayan sakinlerin Küçükpark’ta mini golf oynadığı dönemleri bize hatırlatıyor. Aynı zamanda yine köşkün bahçesinde bulunan minyatür köşkler, bizlere asla unutmamamız gereken Bornova köşklerini tanıtıyor.
Köşkün restorasyon çalışmalarının başında Arkas Sanat Danışmanı ve aynı zamanda Arkas’ın tüm mimari restorasyon çalışmalarını yürüten mimar Niko Filidis bulunuyor. Niko Filidis, 2015 yılında başlayan restorasyonda köşkün aslına uygun bir şekilde yeniden hayata geçirilmesine ve Bornova köşklerine uygun bir yapı olarak sunulmasına özen gösterdiklerini belirtiyor. En büyük özeni de köşkün bahçesine gösterdiklerini görüyoruz. Çünkü Mattheys Bahçeleri’nin önemli bir kimliği var.
Mattheys Gardens
Özenli bahçeler, Bornova köşklerinde en az yapının kendisi kadar önemliydi. Köşklerin ana giriş kapıları “prestij kapısı” olarak adlandırılıyordu. Mattheys Köşkü’nün de bu noktada en belirgin özelliği, mor salkımlı leylak çiçekleriyle sarıp sarmalanan, güzelliğiyle ünlü kemerli ana giriş kapısıydı. Bahçe kapısından girildiğinde köşke doğru iki yanı ağaçlı bir yol uzanıyordu. Köşk bahçesinin simgesi haline gelen servi ağaçlarına atfen köşkün giriş yolu alle şeklinde servi ağaçları ile yeniden oluşturuldu. Bahçenin simgesel ağalarından olan Çınar ağacı ve pek çok ağacın korunmasına özen gösterildi. Restorasyon çalışmalarıyla birlikte köşkün bahçesi de peyzaj düzenlemesiyle yenilendi. Mattheys Gardens’da günümüze kadar ulaşmış Mattheys Köşkü, Aliberti Köşkü, Bardisbanian Köşkü, Charlton Whittall Köşkü, Paterson Köşkü, De Andria Köşkü, Edward Whittall Köşkü, Belhomme Köşkü ve Pierre Pagy Köşkü, seramik sanatçısı Verda Sipahi’nin uzun soluklu ve detaylı çalışmasıyla oluşan Minyatür Bornova Köşkleri temalı Mini Golf Sahası ile birlikte 240 yıl öncesinde olduğu gibi ihtişamlı günlerine geri dönüyor.
“16.-19. Yüzyıl Anadolu Halıları” Sergisi
Köşkün bahçesinden büyülenerek geçtikten sonra köşkün içindeki sergiye geliyoruz. Köşkün içinde özellikle Batı Anadolu halıcılığının dünyaya tanıtılmasındaki katkılarını aktarmak amacıyla Arkas Halı Koleksiyonu’ndan birbirinden değerli halılardan oluşan bir seçki sergileniyor. Dünyanın sayılı koleksiyonları arasında yer alan Arkas Koleksiyonu’ndan derlenen seçkide, Batı ve Orta Anadolu’da, Uşak, Çanakkale, Bergama, Konya, Karapınar, Akhisar, Gördes, Kula, Milas yörelerinde 16. ve 19. yüzyıllar arasında üretilmiş Anadolu Halılarını görüyoruz. Sergi, her odada ayrı bir bölge ve döneme ait el dokuma halılarından oluşuyor. Gezerken hem o dönemlere hem de o dönemlerde farklı bölgelerimizdeki kültürel etkilere şahitlik edebiliyoruz.
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas’ın ailesinden kalan halıları kendisinin 90’lı yıllardan itibaren aldığı antika halılarla zenginleştirerek oluşturduğu bu harika koleksiyonu gezerken halı dokuma sanatına olan hayranlığım bir kez daha arttı. 75 parçadan oluşan koleksiyondaki Bizans, Selçuklu, Timur ve Safevi unsurlarının Anadolu’nun yerel gelenekleriyle eşsiz bir harmanı olan bu el halıları zamanında Osmanlı Sarayları’nda kullanılmış, batı ülkelerinde hayranlık uyandırmış ve batılı sanatçıların tablolarında kullanılmış. Özellikle Uşak ve çevresinde dokunan halılar İzmir limanından Avrupa’ya ulaşmış. Sergide halıların künyesinde bulunan barkodlardan her bir halı ile ilgili ayrıntılı bilgi alabilmiş olmamızı da ayrıca sevdim.
Böyle bir serginin tarihi önemi olan bir köşkte sergilenmesi ayrıca anlamlı. Lucien Arkas’ın İzmir’in sanat şehri olması arzusuna ben de yürekten katılıyorum ve bu gibi girişimlerin , değerli sergilerin artmasıyla bunun sağlanabileceğine inanıyorum. İzmir’e “sanat şehri” olmak çok yakışır. Mattheys Köşkü Arkas Sanat Bornova’da süresiz olarak sergilenecek bu sergi üç yılda bir güncellenecekmiş. Siz de 16 Mayıs 2023 tarihine kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. İzmir’deyseniz ya da yolunuz İzmir’e düşerse mutlaka ziyaret etmenizi öneriyorum.
Kapak Fotoğrafı: Arkas Sanat Bornova
İlginizi çekebilir: Bengisu Dirik’ten İzmir Müzeleri
Halılar otantik folk sanatının en müthiş örnekleridir. Halılar, tespihler ve eşarplar (ve flarlar) el sanatlarının çok iyi örnekleridir. Tabi öte yandan Bir Bedri Rahmi gibi onların aşırı mystify (Türkçesi aklıma gelmedi) edilmesini doğru bulmasam da yaratıcılığın saf ve en doğal halleri olduğunu düşünüyorum.
Kesinlikle size katılıyorum. Bir dönemi anlamanın en temel yolu o döneme ait eserleri incelemektir. El dokuma halılarını günümüzde bırakın esrarengiz gösterilmesini öz değeri bile bilinmediği için biraz onlardan bahsetmek gerekiyor gibi sanki🙂