“Asabiyim Ben / Wild Tales/ Relatos Salvajes” aslında 2014, Arjantin  yapımı ve trajikomik, yer yer kara komedi diyebileceğimiz, iç içe geçmiş türlerin harmanı bir film. Neden mi 6 yıl öncesinin filmini hatırlatıyorum? Bunun cevabı: Sağınız, solunuz, önünüz ve arkanızda apaçık ortada. Toplumda giderek yükselen bir tansiyon, modern hayatta her renkten yakalının kusmaya yakın öfkesi var. “Asabiyim Ben” totaliter öfkenin sibobu sayılabilecek türden bir film.

youtube play youtube play

Filmin yönetmeni Arjantinli Damian Szifron (‘Damn it Şizofren’ diye okuyorum niyeyse). Kendisinin hali hazırda 4 uzun metrajı bulunuyor. Asabiyim Ben üçüncüsü ve en bilineni. Diğer filmleriyse, Bottom of the Sea, On Probation, The Six Billion Dollar Man. Aslında filmle karşılaşmam geç olduğu için üzülüyorum. Zira sosyal medyanın her türlüsünden şu videoyu birçoğumuz izlemişizdir. 

Yıllarca izlediğim bu uçak kazası filmini arayıp durdum. En son ‘Eminim ki bu Chuck Palahniuk’un öykülerinden birinin kısa filmidir’ diye kendimi telkin ettim. Ancak bahsi geçen uçak kazası sahnesinin filmin sadece açılış sahnesi olduğunu öğrenince, meyveleri hazırlayıp ekranın başına geçtim. 2 saatlik vizüel dopamin-serotonin vaktinden sonra yazmam gerektiğini anlayarak karşınızdayım.

Dikkat, yazının buradan sonraki kısmı spoiler içeriyor!

Pasternak

Wild Tales Blu-ray Review
Pasternak | Fotoğraf: DVDizzy.com

Film, yaklaşık 2 saatten oluşan 6 hikayeyi ihtiva ediyor. İlk hikaye aslında filmin açılış sahnesi. Daha ilk andan, yer altı edebiyatından esintiler taşıyan hikayesiyle sizi büyülemeyi başarıyor. Yaşamınızda size kazık atan, nefret ettiğiniz tüm insanlar türlü bahanelerle kandırıp bir uçağa topladığınızı düşünsenize! Siz de o uçakta kabin amirisiniz ve bir şekilde kontrolü ele geçirmişsiniz. Kimler yok ki yolcu bölümünde: sizi aldatan sevgiliniz, sizi aldattığı en yakın dostunuz, eserlerinizle dalga geçen hocalar, öğretmenler, sizi tartaklayan ilkokul arkadaşları, çıkma teklifini kabaca reddeten mesai arkadaşınız, terapistiniz… Uçak semada süzülürken varacağı yerde sevgi göremeyip tartaklandığınız anne babanızın evi… 

Yaşamın başladığı yerde ölüm biter! Pasternak da yaşamının ilk durağına doğru tüm başarısızlıklarını gömmeye gidiyor. Yaşamınızı zehir eden, kendinizi değersiz hissettiren tüm şeytanlardan alınacak toplu bir öç hikayesi. Kabul edin zaman zaman hepimiz bunu düşünmüşüzdür… 

Tarihi Geçmiş Fare Zehri

Fare Zehri
Fare Zehri | Fotoğraf: Medium

Yol kenarındaki garson olarak çalıştığınız restoranda sizin ve ailenizin yaşamanı mahveden kişiyi görseydiniz, ona ne yapardınız? Konuşur muydunuz? Belki! Filmde, evini, babasını ve geleceğini sırf önündeki adam yüzünden kaybeden bir kadına odaklanılıyor. Yanında feleğin çemberinden geçmiş bir yaşlı hanım ona eşlik ediyor. Böyle insanlar yaşamda ne çoklar di mi? Hep de üst pozisyonlara gelmişler; çok zengin olup yönetici ya da patron olarak çalışmışlardır.

Masumların terlerini altına çevirmeyi başaran bu insanlara kafamızdan türlü türlü senaryolar geçirsek de şerefli duruşumuz (tıpta omurga denilmekte) hep bizi bastırıyor. Yönetmen ikinci hikayede fırtınaları salan bir bireye yönelip bizlere bunu resmediyor. Her opurtünist yaratık gibi bu adam da yaşamda başkalarını üstüne basarak yükselmiş, belediye başkanlığına aday bile olmuş. Birilerini sindirmeyi o kadar iyi biliyor ki midesine yemeğiyle inen fare zehrini (rodensitit) dahi sindirebiliyor. Sonunda hesaplaşmanın klasik yöntemlerle olduğu finaliyle hiçbir sürpriz barındırmazken, birilerinin iç yağlarının erime sesi kulaklarımıza geliyor.

Yol Kavgası

Asabiyim Ben
Asabiyim Ben | Fotoğraf: Youtube

İstanbul’da araç kullanan herkes bu hadiseyi günde birkaç kez yaşar: Kimisi küfür ederek, kimisi camını indirerek, kimisi de araçtan inip kavga ederek kendilerince olayın büyük boyutlara ulaşmasını engeller. Filmde ise hiçbir bent konulmaksızın yol kavgasının nelere kadir olabileceğini anlatılıyor. İki erkeğin asfalt alfası olma çabası nerelere varabilir demeyin. Birbirlerini köprüden atmalar, cama dışkı bırakmalar, emniyet kemeri ile asmaya çalışıp benzin deposunu patlatmaya kadar varabiliyor. Siz siz olun trafik yaşayacağınız her türlü aksaklıkta bu hikayeyi anımsayın.

Park Cezası

Patlama Mühendisi
Patlama Mühendisi | Fotoğraf: BFI

Psikiyatride ‘frusturasyon tolerası’ denilen bir parametre vardır. Türkçesi zorluklarla baş etme yeteneği. Kimi zaman insanın frusturasyon toleransı, başına gelecek sıralı talihsizler veya travmalarla azalabilir. Bu tolerasın kalkması durumunda benlikteki ‘id’ baskısız kalır. Bir kişinin özgürleşen ‘id’i neler mi yapabilir? Çoğu zaman etrafa saldırıp kötü sözler eder.

Peki siz profesyonel patlayıcı uzmanı bir mühendisseniz neler yapabilirsiniz? “Fight Club” ın finali olabilir mi? Aracınızın haksız yere peşi sıra çekilmesi, anlayışsız gişe memurları, doğum gününü kaçırdığınız çocuğunuz ve boşanmak isteyen bir eş. Tüm bunların sakin bir adam üzerindeki ‘explosive’ etkisini göreceksiniz. Yine de siz uzun kuyruklar bekleyip istediğinizi alamadığınız bir durumda böylesine bir intikam almayın.

Bir ‘Aile Şerefi’ Hadisesi

ekran-resmi-2020-09-09-16-59-18
Asabiyim Ben| Fotoğraf: IndieWire

Hepimiz Türk sinemasının kült filmi olan Aile Şerefi’ni dörder beşer kez izleyip Yeşilçam’ın en nefret edilen karakterlerinden biri olan fabrikatör Saim Bey’in trafik canavarı oğlu Oktay’a nefret kusmuşuzdur. Arjantin versiyonunda ise bizi; rüşvet alan savcı, kötücül bir avukat, suçu üstelenen bir bahçıvan bekliyor. Fiyat konusunda bir türlü anlaşamayan bu küçük grubun ölen hamile kadının kanını nasıl ellerine bulaştıracağını göreceğiz. 

“Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey.
Sen mi büyüksün. Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar usta.
Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç.”

Olaylı Düğün

Filmi izleyince aklınıza 90’lı yıllarda popüler Elif Karlı’nın ‘Bizim oranın adetleri meşhurdur cinayetleri‘ şarkısı gelebilir.

Bir kadının en mutlu günlerinden biridir düğünü. Peki evliliğinizin sıfırıncı gününde müstakbel damat beyin sizi aldattığını öğrenirseniz ve o anın yaşamınızdaki tüm sevdiklerinizin gözü önünde cereyan etse ne olur? İntikam çanlarının kimin için çalacağı az çok bellidir değil mi? Aklınızın iplerini saldığınızda neler ortaya çıkar. O kadını paralar mısınız? İşte tüm bu sorulara yanıt veren bir hikaye sizlere sunuluyor.

Düğün
Düğün | Fotoğraf: Walker Words

Toplumda olmak insanın sınırlarını sürekli zorlar. Nefse hakim olamadığımızda neler olabileceğini gösteren Wildtales filmini ekonomik sıkıntıların olduğu pandemik bir gündemde izlemek, insanda aynaya bakma fenomeni çıkartabiliyor. Ancak zihnin sınırları bizleri hayatta tutar. Filmi izleyip kendinize terapi yapabilirsiniz. En azından özünüz filmde kendini tatmin edecektir. 7. sanatla kalın dostlar….

Kapak fotoğrafı: archive.ica.art/

İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Film Önerileri