Assos Koyları: Ruhunuza Doğru Bir Yolculuğa Çıkın
Yıllardır her yaz Assos’ta tatil yaparım asla şaşmaz ama bugün burada sizlere bahsedeceğim bu iki koy tam anlamıyla dünü dünde bıraktıracak kadar etkileyici koylar. Kemerler takıldıysa ve arabada 90’lar türkçe pop açıksa yola çıkmaya hazırız demektir. Asos Koyları için ilk istikamet: Sokakağzı.
Eğer niyetiniz günü Assos ve çevresindeki koylarda geçirmekse evden çıkarken yanınıza güzel bir çanta yapın derim. Bunu neden söylediğimi yazının ilerleyen kısımlarında anlayacaksınız:) Sokakağzı’na vardığınızda sizi sıra sıra dizili mütevazi moteller, keyifli kamp alanları, muhteşem bir deniz ve alabildiğine huzur karşılıyor. Biz tercihimizi daha öncede uğramış olduğumuz Özlem Motel‘den yana kullandık. Burası çok sıcak ve samimi bir aile işletmesi. Sınırsız müşteri memnuniyeti sunuyorlar. Motelin hemen önünde denizin kıyısında yer alan şezlonglara önceden hazırlayın dediğim o çantalarımızı koyduk, havlumuzu serdik ve kendimizi serin berrak sulara bıraktık. Ve işte o muhteşem an geliyor, hazır mıyız? Denizden çıkmışsınız tuzlu su tüm vücudunuzu kaplamış havlunuza doğru uzanıyorsunuz, o da ne? Sizi buz gibi bira ve Ege’nin meşhur zeytinyağında kızartılmış patates kızartması karşılıyor. İşte şimdi dünü dünde bıraktık bile…
Rotamızı bir sonraki durağımız ve benimde açık ara favorim olan Kadırga Koyu’na çevirelim. Yaklaşık yarım saat süren bu yolculukta 50’li yıllarda sadece zeytin zamanı kullanılan ve abartıdan uzak taş evler size eşlik ediyor olacak. Manzaranın tadını çıkarın. Adını Osmanlı döneminden alan bu koy, en çok el ayak çekildiğinde Eylül zamanı keyifli oluyor benim için. İskele Koyu boyunca uzanan plajda çeşitli tesis bulunuyor. Keyfinize göre dilediğiniz birini seçerek şezlong kiralayabilir ve mavi bayrak ödüllü bu masmavi denizde altınızda antik liman kalıntılarının olduğu büyüleyici bir ana dalabilirsiniz.
Bu tesislerde hizmette sınır yok. Dilerseniz deniz mahsullerinden oluşan tabağınız siz denizden çıktığınızda şezlongun yanında sizi karşılıyor olabilir. Zeytinyağında kızartılan her şey birbirinden lezzetli, tereddüt etmeden deneyebilirsiniz. Aslında her keseye uygun seçenek mevcut. Ama size tavsiyem buraya kadar gelmişken imkanınız yettiğince her güzelliği tatmanız. Night Train to Lisbon filminde de söylendiği gibi: “Çok kısa bir süreliğine de olsa hayatımıza sahnelik eden bir yere gittiğimizde ruhumuza yolculuk ederiz.” Kadırga Koyu’nun bu anlamda hem ruhunuza hem midenize hitap edeceğinden eminim.
Günün sonunda; saçımda tuz, ayaklarım kumlu, mayom hafif ıslak hafif bir serinlik başlamış artık eve geri dönmeliyim ama akşamüstü güneşi yüzüme vursun, son bir kez daha suya dalayım istiyorum. Çünkü, hayatımızın yönünü değiştiren bazı deneyim anları her zaman bağıra çağıra gelmez diye düşünüyorum. Tıpkı burada yaşadığım o an gibi çoğu zaman inanılmaz derecede gösterişsiz oluyorlar…
Kapak Fotoğrafı: Öyküm Pekşen
İlginizi çekebilir: Canan Keleş’ten Kuzey Ege’den Notlar
İlk yorumu siz yazın!