Atina: Enerjisi Hiç Bitmeyen, Kalbi Sokaklarda Atan Şehir
Kalbi sokaklarda atan bir şehirde keyifli birkaç gün geçirmek istiyorsanız istikametiniz Atina olsun derim. İnsana aynı anda pek çok güzellik vadediyor tanrı ve tanrıçaların şehri Atina. Tarihi zenginliğinin haricinde, yaz mevsiminde gün boyu keyifle zaman geçirebileceğiniz plajları, doya doya yemek yiyebileceğiniz restoranları ile Atina size beklentilerinizin üzerinde bir tatil sunuyor. Gelin, bu yazıda Atina’nın tarihi ve turistik yerlerini bir kenara bırakalım ve en lezzetli kafe ve restoranlarını keşfe çıkalım.
Atina’yı benim için bu denli eğlenceli ve yaşanılası kılan esas nedenlerden biri kafe ve restoranları. Atina’da öyle keyifli mekanlar var ki birinden diğerine geçerken insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor. Siz de birkaç gün şehirden uzaklaşalım ama öyle çok da uzaklara gitmeyelim derseniz Atina en keyifli destinasyonlardan biri olabilir.
Güne güzel bir kahvaltı ile başlamaya ne dersiniz? Benim için Yunanistan’da olmak demek güne üzerine mis kokulu kekik balı gezdirilmiş tazecik yoğurtla başlamak demek olsa da Atina sokaklarında her damak zevkine uygun bir kahvaltı alternatifi bulmak mümkün. Güne şöyle pancake ve poşe yumurtalı mükellef bir kahvaltıyla başlayalım derseniz Atina’nın en şık semtlerinden Kolonaki’deki bulunan Philos en güzel alternatiflerden…
Benim için tatil kahvaltısı demek tatlı demek diyenlerdenseniz de Esterella’ya mutlaka uğrayın derim. Esterella kocaman pancakeleri ile ünlü olsa da menüde son yılların modası olan smoothie bowl‘lar da yer alıyor.
Kahvaltıyla uzun uzun vakit kaybetmek istemezseniz de hemen hemen her köşe başında sizi bekleyen efsane lezzet Selanik Gevrekleri’nden alıp Atina’yı keşfetmeye başlayabilirsiniz.
Yorgunluk kahvesi içmek isteyenlere ise Atina’da her üç adımda bir harika kahveler yapan mekanlar bulmak mümkün diyebilirim. Gözünüze kestirdiğiniz bir kafede oturup bir yandan bol köpüklü “Greek Coffee”nizi ya da bir Yunan klasiği olan “Frappe”nizi yudumlayabilir bir yandan da gününüzün kalan kısmını planlayabilirsiniz. Atina’daki tüm kafeler keyifli ama Kolonaki’deki Pit Espresso Ristorante Bar ve Throubi favorilerimden.
Eğer gün içerisinde bir şeyler atıştıralım diyenlerdenseniz de kağıt külahlarda servis ettikleri balık ve deniz ürünü atıştırmalıkları ile şehrin en keyifli lezzet duraklarından biri olan Zisis‘i önerebilirim. Burada kalamar, sardalya ve karides gibi pek çok seçenekteki atıştırmalıkları bulabilirsiniz. Atıştırmalıklar beni kesmez derseniz de orataya kocaman bir salata ve ızgara balık seçeneklerinden de sipariş edebilirsiniz.
Güneşi güzel bir kokteyl içerek batırmak isterseniz de Atina’da harika roof barlar var. Bunlardan en popüler olanları 360 Coctail Bar ve A For Athens. Her ikisi de Akropolis manzaralı ve muhteşem kokteylleri var. Turistik yerlerin biraz dışına çıkmak isterseniz de kapıdan girince saklı bir vaha gibi sizi karşılayan arka bahçesi ile Six Dogs en lokalinden bir alternatif olabilir.
Eğer bütün bunların dışında günün her saati uğrayabileceğiniz bir lezzet noktası arıyorsanız Ergon House tam size göre. Ergon House hem alışveriş yapabileceğiniz bir market hem de son derece lezzetli bir restoran. Ergon House’da yemeğinizi menüden seçebileceğiniz gibi peynir ve şarküteri reyonlarındaki ürünlerle de kendi spesiyalinizi de hazırlatabilirisiniz.
Biraz turistik, biraz da esnaf lokantası tadında bir yer denemek isterseniz de Klimataria lezzetli bir alternatif olabilir. Tarihi denilebilecek fırınlarda geleneksel tarifi ile, özel bir taş üzerinde pişirilen kuzu eti, Girit kabağı dolması gibi pek çok lezzet Klimataria’da sizleri bekliyor.
Tatilde olmak biraz da turist olmayı gerektirir diye düşünürseniz de Plaka merdivenlerinin yanıbaşındaki Anafiotika Restoran’da başta balllı peynir kızartması “Kaltsunia”, Feta peynirli “Shrimp Saganaki” başta olmak üzere pek çok lezzeti deneyebilirsiniz.
Atina’ya giderseniz merkezin biraz dışında kalan Glyfada bölgesine de mutlaka uğrayın derim. Glyfada’ya giderseniz deniz kenarında ya da denizi tepeden kucaklayan bir mekanda hoşça vakit geçirebilirsiniz. Benim önerim ise denizi tepeden kucaklayan Lasithi Cafe’ye gitmenizden yana. Lasithi Cafe’de bir kadeh şarap eşliğinde yemek öncesi bir şeyler atıştırabilirsiniz. Malum Yunanlar akşam dokuzdan önce yemeğe oturmuyorlar.
Son bir öneri olarak da eğer yeterli zamanınız varsa bir gününüzü de Hydra Adası’na ayırın derim. Pire Limanı’ndan kalkan feribotlarla gidebileceğiniz Hydra’da araba yok. Ulaşım eşeklerle ve teknelerle sağlanıyor ama ada o kadar minik ki her yerini keyifle yürüyerek de gezebilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Sıla Uçan
İlginizi çekebilir: Ceren Muslu’dan Atina’nın Tanrı ve Tanrıçaları
Ben Atina'ya iki kere gittim. Sanırım tam da ekonomik krizin üstüne gittiğim için Sintagma'da eylemler, her yerde evsizler, boş restoranlar, dilenciler ile özellikle her yeri sarmış, şehri adeta istila etmiş grafittiler... Atina'ya dair tek iyi anılarım yediğim bir kaç güzel yemek ve özellikle de koleksiyoncusu olduğu Yunan tesbihleri, komboloi ve begleriden bol bol almak oldu. Öte yandan aynı dönemlerde Selanik'e de gitmiştim ve açıkcası orası başta bir dünyaydı. Her anını ayrı bir güzellikle anarım...