Dünyaca geçirdiğimiz bu zorlu dönemlerde, motivasyonumuzu kaybetmemek ve yüksek tutmak adına yeni hobiler edinmeye ve kendimizi geliştirmeye  çalışıyoruz. En çok da kendimizi bulmaya. Yeteneklerimizi keşfetme noktasında önceden yaptığım ama daha sonra güncel olaylardan dolayı paylaşmayı ertelediğim, Atölye Maçka’nın kurucuları; Leyla Baybura ve Melis Kohen’le gerçekleştirdiğim mini söyleşiyi paylaşmak istedim. 

Konum

Leyla Baybura ve Melis Kohen |
Leyla Baybura ve Melis Kohen | Fotoğraf: Larissa Bapuçoğlu

Atölye Maçka’nın hikayesi nasıl başladı?

L. B.: 2000 senesinde başladı hikayemiz. Üç arkadaşımla başladık, heykel dersleri alıyorduk. Atölyelerimiz bu yüzden heykelle başladı ancak daha sonra sanat tarihi de eklendi. Daha sonra heykeli bıraktık, o dönem arkadaşlarım da ayrıldı, çeşitli workshop’lar vermeye devam ettik. Atölye Maçka’da, kültür sanat eğitimlerini tek çatı altında toplamayı hedefledik. Konusunda en iyi akademisyenlerle yolumuza devam ediyoruz. 20 seneye yakındır varız, ayakta kalmaya kalmaya çalışıyoruz. Son 3 senedir de kızımla birlikte çalışıyoruz. Kızım da bize çok farklı bir dinamizm katıyor. 

M.K.: Annemle beraber bu işin içinde olmaktan çok mutluyum, sürekli beslendiğiniz bir ortam var. Aynı zamanda da 20 senedir artık oturmuş bir workshop atölyesinde çalışmak bana da çok farklı şeyler katıyor. Hep eklemeye açık bir platform var, yeniliklerle atölyelerimizi revize ediyoruz. Aynı zamanda şirketlerle de atölyelerimizin uygunluğu kapsamında iş birlikleri yapabiliyoruz. İntema Yaşam’la mesela sanat ve yemeği buluşturduk. Dali gibi yeme hobilerini kitapla buluşturan sanatçılardan yola çıkarak bir atölye düzenledik. 

Her yaştan insanın ilgisini çekebilmek ve onları atölyelerde buluşturabilmek zor olsa gerek. Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

L.B: Belli bir eğitimden geçtikten sonra insanlar hiç bakmadıkları açılardan bakıyorlar. Üniversitede ilgilenmediğiniz bir dala yöneliyorsunuz. Bizim sunduğumuz atölyeler aslında tam da bu merakı ortaya çıkarıyor, hem de bu merakın üzerine gitmeyi sağlıyor. Dolayısıyla bizim buradaki yaş aralılığı 25’ten 70’e gidebiliyor. Politika, siyaset ve gündem konuşulan, her yaş grubunun fikirlerinin ortaya konulduğu bir ortamda, insanın kendini beslemesi kaçınılmaz oluyor. Fotoğraf atölyemize üniversiteye giden birisi de geliyor, aynı zamanda 60 yaşındaki birisi de; aralarındaki paylaşım  görülmeye değer.

Atölyelerdeki kadroyu nasıl oluşturuyorsunuz? Şu ana kadar bilindik isimlerden kimlerle çalıştınız?

M.K.: Kursların içeriklerini hazırlarken temel kriterimiz şu, kursu verecek olan kişinin de önemli olmasından dolayı, kursun içeriğine en hakim olan akademisyenleri seçiyoruz. İçerik kadar bunun nasıl aktarıldığı da önemli. Bazen annem açık oturumlara katıldığında oradaki konuşmacının konuya hakimiyetini beğeniyor, iletişime geçiyoruz. Kadromuzu oluştururken biz keşfediyoruz.

L.B.: Akademisyen denince birden çok akademisyen var. İşinin ehli olması çok önemli. Semavi Eyice gelmişti, Bizans uzmanıydı. Onun gelmesinden  çok onur duymuştuk. İlber Ortaylı geldi, İdil Biret geldi, onlarla çalışmak hem bizler hem de atölyeye katılanlar için büyük bir ayrıcalıktı. Biz butikliğe önem veriyoruz. 30 kişi alıyor burası, 30 kişiyi bu isimlerle bulıuşturmak da bizi motive ediyor.

Atölye Maçka
Atölye Maçka | Fotoğraf: Larissa Bapuçoğlu

Atölyeleri düzenledikten sonra hedeflediğiniz noktaya ulaştığınızı düşünüyor musunuz?

L.B.: Bu tarz workshop’lar çok daha farklı pencereler açabiliyor. Burada didaktik bir şekilde bir şeyi öğrenmek zorunda değilsiniz; hem merak duyduğunuz bir konu hakkında yeni bilgiler öğreniyorsunuz hem de kendi fikrinizle başka fikirlerin dışa vurumuna tanıklık ediyorsunuz.  Hayatta hepimizin bazı zamanlar yoğunluktan soru işaretleri olabiliyor, bunları düşünmekten bile yorulduğumuz noktalarda yenilenmek gerekiyor. Bunun da en iyi yolu hayatınıza yeni hobiler, yeni fikirler almak. Bizim hedeflediğimiz de hem insanların merakları giderebileceği ve kendileri bulabilecekleri bir ortamla onları buluşturmak hem de günümüz dünyasındaki yoğun tempoda soluk alırken, kaçış noktalarını kültür sanatla buluşturmak. Hedeflediğimiz nokta bu saydıklarımın oluşumuydu ki, hem akademisyenlerle hem de tutkulu öğrencilerimizle buna ulaştık. 

Atölyelerinize gelenler arasındaki değişimleri görebilmek sizler açısından gurur verici olsa gerek. Bu değişimlere bir nevi vesile oluyorsunuz. En çok sizi heyecanlandıran değişim hikayesi hangisi oldu?

M.K.: Mario Levi’nin haftada iki düzenlenen “Yaratıcı Yazarlık” atölyesi var. Akşamki atölyesine gelen grup, uzun zamandır gelen öğrencileri. O gruptan 5 kişinin mesela kitabı çıktı. Hepsi farklı sektörde çalışırken, kitap yazma gibi bir fikirleri yokken zamanla kendilerini keşfede keşfede bu noktaya geldiler. Mesela evde senelerdir yemek yapıp bunu kitap haline getirmek aklından geçmezken, atölyelere katıldıktan sonra bunları sözcüğe dökmenin ve başkalarıyla buluşturmanın da zamanının geldiğini keşfeden de oldu.  

Şu gözlemi de yaptığım çok oluyor, atölyelere gelen insanların çoğu birbirinden farklı olduğu için belki günlük hayatta karşılamayacak kadar farklı ortamlarda yaşıyorlar olsalar dahi burada o farkılıların da bir buluşması oluyor. Aslında ortak noktada bu insanları buluşturan şeylerden birisi de aynı konuyu farklı fikirlerle tartışma isteği.

 Atölye Maçka
Atölye Maçka | Fotoğraf: Larissa Bapuçoğlu

İnsanın kendine yarattığı en büyük önyargılardan biri de yeteneğinin olmadığı düşüncesi. Siz bu konu hakkında ne düşüyorsunuz, sadece yetenek sizce yeterli mi?

L.B. : Yetenek önemli ancak tek başına yeterli değil. Her şey de olduğu gibi bir işin sürekliliği gelmesi açısından, onu da beslemek gerekiyor. Tutkuyla çalışma olduğu sürece ortaya koymak istediğiniz şey illa ki çıkıyor. Çok çalışmanın bile yeteneğin önüne geçtiği durumlar olabiliyor. Üretmek çünkü yetenekle sınırlı değil, her zaman araştırıp, keşfetmek, üstüne çalışmak gerekiyor. Belki bir kere değil, birkaç kere olmayacak yeniden üzerine çalışacaksınız; çalışmaya, araştırmaya tutkulu olduğunuzda zaten bir sisteminiz de oturuyor ve etap etap istediğinize ulaşıyorsunuz.

M.K.: Gündem çok çabuk değişiyor, hem bunu yakalamak çok zor hem de her konuda bu hızın ne yazık ki bir getiri olarak yüzeysellikle de karşı karşıyayız. Hayallerinizle veya yeteneklerinizle de ilgili iyi bir iş ortaya da çıkarmak istiyorsanız her zaman daha çok araştırmaya, keşfetmeye ve çalışmaya açık olmalısınız. Sizin önüne gelenle yetinmeyip birkaç adım ilerisinde duranı da irdelemelsiniz ki yüzeysel bilgilerin gölgesinde kalmasın yapacağınız iş.

#EVDEKAL günlerinde sizler de online olarak atölyeye katılmak isterseniz Atölye Maçka’nın sosyal medya hesabı üzerinden detaylı bilgi alabilirsiniz. 

Kapak fotoğrafı: Larissa Bapuçoğlu

İlginizi çekebilir: ArtsyMagger’dan Ferda Art Platform