Auguste Rodin'den Öpücük: Sanat Tarihinde Aşkın Sembolü
Bugün sizi, çoğumuzun Le Penseur (Düşünen Adam) heykeliyle tanıdığı 19. Yüzyılın en değerli Fransız heykeltıraşlarından Auguste Rodin’in sanat tarihinde romantik aşkın sembolü olmuş Le Baiser (Öpücük) heykeliyle tanıştırıyorum.
Le Baiser (Öpücük) Üzerine Bir İnceleme
Eser Kompozisyonu
Eserin kompozisyonu 1275 yılında İtalya’da gerçekleşen ve Dante’nin “İlahi Komedya” da anlattığı gerçek bir olaya dayanan trajik bir aşk hikayesinden esinlenmiş.
Dante kitabında Francesca da Rimini ve eşi Gianciotto’nun erkek kardeşi Paolo Malatesta ile cehennem çemberlerindeki yolculukları sırasında tanışır. Şehvetli çift, birbirlerine karşı besledikleri günahkar tutkuları nedeniyle sonsuza dek cehennemde kalmaya mahkum edilir. Rodin, Öpücük adlı eserinde çiftin Lancelot ve Guinevere’in romantik hikayesini okumalarıyla tetiklenen ilk kader öpücüğü anını tasvir eder. Tam o anda âşıklar yakalanır ve kısa bir süre sonra Francesca’nın kıskanç kocası tarafından katledilir.
Paolo ve Francesca’nın öyküsü, Dante’nin kitabı popüler hale geldikten resim sanatında da popüler bir tema haline gelir. Sanatçılar sık sık Francesca’nın öfkeli kocasının çifti karanlıktan izlediğini tasvir eden eserler resmeder. Rodin ise diğerlerinden farklı olarak, öpücüğün performansına odaklanır.
Öpücük eserindeki iç içe geçmiş figürlerin çıplaklığı ve cinsel arzusu, aşıkların sefil kaderini unutmamızı ve sahneye ikonik bir aşk görüntüsü olarak bakmamızı sağlar. Aynı zamanda öldürülen çiftin gerçek hayatta birbirlerine kavuşamadıklarını belirtecek şekilde ikilinin dudakları heykelde de birbirine kavuşmaz.
Eser Analizi
Auguste Rodin’in öpüşen çifti, muhtemelen sanat tarihinde öpücük temasının en romantik ve duygusal tasvirlerinden biri. Çıplak aşıklar birbirleriyle o kadar yakından ilgileniyorlar ki yüzleri herhangi bir açıdan neredeyse hiç görülmüyor. Rodin figürleri son derece tutkulu bir şekilde kucaklasa da, bedenleri klasik bir şekilde sunarak eserin alenen cinsellikten uzak olmasını sağlıyor. Aşıkların atletik olarak şekillendirilmiş vücutları ve akıcı pozları, klasik Yunan heykellerinin vücutlarını çağrıştırıyor. Gençliklerinin verdiği dinamizmle iç içe geçmiş sarılma hareketleri de ustalıkla işlenmiş.
Adam elini nazikçe kadının kalçasına yerleştirirken, kadın eliyle tutkusunu dışa vuracak şekilde adamın başını tutuyor. Aşıklar etrafında dönen dünyadan soyutlanmış bir biçimde birbirlerine kenetlenmiş durumda. Oturdukları kabaca yontulmuş kayaya çarpıcı bir kontrast sağlayan estetik bedenleriyle zamansız ve idealize edilmiş görünüyorlar.
Eser mermer heykel olarak 1882 yılında yapılıyor. Ardından Fransız Hükümeti Rodin’e eserin daha büyük ölçekli ve mermerden yapılmış halini sipariş ediyor. Rodin yaklaşık 10 sene bu eser üzerinde çalışıyor. Rodin 1917’de hayatını kaybedene kadar heykelin üç büyük boyutlu mermer versiyonu yapıyor.
Rodin’in Öpücük’ü, 1918’den beri Paris’teki Rodin Müzesi’nde sergileniyor, ancak iki kopyası daha var: Biri Londra’daki Tate Gallery’de, diğeri ise Kopenhag’daki NY Carlsberg Glyptotek’te sergileniyor.
Öpücük’ün olağanüstü başarısı 1898’de fark edildiğinde, Barbedienne Rodin ile heykelinin dört farklı boyutta bronz versiyonlarını üretmek ve satmak için bir sözleşme imzalıyor, bu sözleşmeyle diğer şirketler de eseri yeniden üretebiliyor. Bu da heykelin uluslararası boyutta başarıya ulaşmasını sağlayan bir adım oluyor.
Kapak Fotoğrafı: tate.org.uk
İlginizi çekebilir: Rana Sinem İşbuğa’dan Duvaklı Bakire Heykeli
İlk yorumu siz yazın!