Şehrin Sokaklarında: Avrupa'da Geçen Filmler
Yaz bitmiş olabilir ama her daim seyahat aşkıyla yanıp tutuşan gezginler için bu bir bahane değil! Bu sonbahar ya da kış Avrupa’da hangi kentin sokaklarını arşınlasam diye düşünüyorsanız, karar vermenize yardımcı olacak 10 filmi bir araya getirdik. İşte günümüz klasiklerinden yeni keşiflere, Amerika’dan Avrupa’ya konuk olan yönetmenlerden Kuzey Avrupa sinemasının örneklerine sizi uçak bileti almaya itecek Avrupa’da geçen filmler listemiz!
Avrupa’da Geçen Filmler
The Fault in Our Stars | 2014, Josh Boone @ Amsterdam, Hollanda
Çünkü ‘cheesy’ bir Amerikan gençlik filmi bile Amsterdam’ın güzelliğini elinden alamıyor.
John Green’in bestseller romanı The Fault in Our Stars ve Shailene Woodley ve Ansel Elgort’u bir araya getiren sinema uyarlaması, birbirine delice aşık olan iki kanser hastası gencin hayallerini gerçekleştirmek üzere avrupa kenti Amsterdam’ı ziyaret etmesini konu alıyor. Çiftimiz, şehrin sokakları, müzeleri ve kanalları arasında mutluluğu ve acıyı birlikte yaşıyorlar.
IMDb Puanı: 7.7/10
Todo sobre mi madre | 1999, Pedro Almodóvar @ Barselona, İspanya
Çünkü Barselona’nın dinamizmi ve cömertliğini en iyi Almodóvar anlatabilir.
Canlı renkleri, güçlü kadın karakterleri ve yoğun duygularıyla tanınan yönetmenin birçokları için en iyisi… Madrid’de başlayan trajedi, şehrin sembolü olan Sagrada Familia önünde büyüleyici bir gece sahnesi ile Barselona’ya uzanıyor ve oğlunun yasını tutan bir annen olan Manuela’nın, artık bir transeksüel kadın olan, çocuğunun babasını aramak için çıktığı yolculuğu anlatıyor.
IMDb Puanı: 7.8/10
Victoria | 2015, Sebastian Schipper
Çünkü Berlin tek bir gecede anca bu kadar iyi özetlenir.
Sebastian Schipper’in dünya sinemasında fırtınalar koparan filmi Victoria, tek bir gecede ve tek bir planda çekilmiş, gerçek zamanlı bir film olarak Berlin’in gece hayatının, insanlarının, yeraltı dünyasının ve sokaklarının görkemli bir portresini çiziyor. Filmde, Berlin’e yeni tanışan İspanyol Victoria, bir gece yeni tanıştığı bir adamın peşinden bir suça ortak oluyor ve nefes kesen bir kovalamaca başlıyor.
IMDb Puanı: 7.7/10
Once | 2007, John Carney @ Dublin, İrlanda
Çünkü müziğin hüznü, Dublin’in hüznüne karışıyor.
Filmin müzik ve şarkılarının altına birlikte imza atan, onları birlikte seslendiren ve başrolleri paylaşan Glen Hansard ve Markéta Irglová ikilisi, filmde isimsiz bir adam ve isimsiz bir kadını canlandırıyor. Sokaklarda başlayan ve müzikle pekişen şey belki bir arkadaşlık, belki bir dostluk, belki de bir aşkın habercisi oluyor.
IMDb Puanı: 7.8/10
In Bruges | 2008, Martin McDonagh
Çünkü dünyanın en güzel şehri kavramı, biraz görecelidir.
In Bruges, ters giden bir görevin ardından, Ortaçağ’ın tüm görkemini yansıtan, mimarisi ve sakinliğiyle tanınan Bruges’e sürülen iki kiralık katilin amaçsız ve tekinsiz bekleyişini anlatıyor. Colin Farrell ve Brendan Gleeson’ın uyumu, Ralph Fiennes’ın unutulmaz karakteri ve sakin Bruges’ün tüm güzellikleri bu kusursuz ilk filmde.
IMDb Puanı: 7.9/10
Copenhagen | 2014, Mark Raso
Çünkü aşk herhangi bir şehrin sokaklarında olduğu gibi, Kopenhag’da da karşınıza çıkabilir.
William’ın uzun Avrupa seyahati sırasında babasının doğduğu şehir olan Kopenhag’a da uğramaya karar vermesi, yalnızca dedesinin evini bulmak için bir maceraya atılmasına değil, yarı-yaşındaki Effy ile tanışmasına da neden oluyor. Bisiklet üzerinde ya da yürüyerek dolaştacağınız Kopenhag sokaklarını bir an önce kendi gözlerinizle görmek isteyeceksiniz.
IMDb Puanı: 7.1/10
Notting Hill | 1999, Roger Michell
Çünkü Londra sokaklarında kiminle karşılaşacağınız hiç belli olmaz.
Birçoğumuzun favori romantik komedilerinden olan Notting Hill, iki yıldız ismi, Julia Roberts ve Hugh Grant’i bir araya getiriyor. Londra’nın Notting Hill bölgesinde bir kitapçı işleten William’ın bir gün ansızın dünyaca ünlü bir yıldızla karşılaşması aralarında imkansız gibi gözüken bir aşkın kıvılcımına neden olurken, film Londra’nın parklarını, sokaklarını ve mahallelerini dolaştırmakla kalmıyor, ünlü biriyle birlikte olmanın zorlukları konusunda da ipuçları veriyor.
IMDb Puanı: 7.1/10
Midnight in Paris | 2011, Woody Allen
Çünkü Paris’in 100 yılı tek bir filmde.
Avrupa’da geçen filmler listesinin en keyiflilerinden, Woody Allen’ın son yıllarda imza attığı Midnight in Paris’te, nişanlısı ve ailesiyle Paris’i ziyaret eden romantik yazar Gil, bir gece yalnız başına sokaklarda yürürken kendini 1920’lerin Paris’inde buluyor. 1920’lerin sanat camiasının Hemingway, Fitzgerald, Dalí, Buñuel ve Picasso gibi dev isimlerinin beynine Woody Allen’ın kalemi aracılığıyla bir yolculuğa çıkaran film, Paris’in dününün ve bugününün güzelliklerini ayrı ayrı ele alıyor.
IMDb Puanı: 7.7/10
The Tourist | 2010, Florian Henckel von Donnersmarck @ Venedik, İtalya
Çünkü bazen iki Hollywood devinin yanında bile filmin yıldızı bir şehir olabiliyor.
Fransız aksiyonu Anthony Zimmer’in Hollwyood uyarlaması film The Tourist’te, iki süper-ünlü oyuncuyu, Angelina Jolie ve Johnny Depp’i bir araya getirse de, filmin asıl yıldızı Venedik. Filmde, kırık kalbini iyileştirmek amacıyla Venedik’e yalnız başına gelen Amerikalı turist Frank’in yollarının gizemli kadın Elise ile kesişmesi aksiyon, romantizm ve komediyi birleştiriyor. Venedik kanalları, dar sokakları, köprüleri ve sarayları da cabası…
IMDb Puanı: 6/10
Before Sunrise | 1995, Richard Linklater @ Viyana, Avusturya
Before Sunset | 2004, Richard Linklater @ Paris, Fransa
Çünkü Jesse ve Céline’in peşinden, nereye olsa gidersiniz.
Richard Linklater’ın ‘Before’ üçlemesinin ilk iki filmi, Avrupa diyince aklımıza gelen iki büyüleyici başkentte inanılmaz bir bağ ile sohbet eden, kusursuzca yazılmış diyaloglarla izleyeni kendine hayran bırakan bir aşkın, aralarında dokuz yıl olan iki ayrı gününe odaklanıyor. Jesse (Ethan Hawke) ve Céline (Julie Delpy), Viyana ve Paris’te geçirdikleri bu günleri, yalnızca kendi hayatları için değil, bizim için de unutulmaz kılıyor.
IMDb Puanı: 8/10
İlginizi çekebilir: Sinemagger’dan Film Önerileri
İlk yorumu siz yazın!