Avusturya'nın Gölleri: Müziğin Ülkesinde Farklı Bir Deneyim
Avusturya denilince akla ilk olarak en önemli klasik müzik bestecilerinden Salzburg’lu ünlü müzisyen Mozart geliyor. Küçük yaşta başladığı müzik kariyerine kısacık ömrüne rağmen, 600’ün üzerinde konçerto, opera, oda müziği, koro ve senfoni sığdırmış ve Batı müziğinde büyük bir yer edinmiştir. Besteleri tüm dünyada halen zevkle dinleniyor. Avusturyalılar da sanatçıya gereken değeri göstermiş, doğduğu ve yaşadığı evleri, kullandığı eşyaları müzeye dönüştürmüş, hediyelik eşyalar ve ürettikleri çikolatalarıyla, Salzburg’ta her yıl düzenlenen müzik festivaliyle Mozart’ı marka haline getirmiş durumda ve tüm bunlar Avusturya turizminin büyük bir ivme kazanmasına destek oluyor. Avusturya, İmparatorluk Sarayları, dünyaca ünlü ressamların eserlerinin sergilendiği müzeleri, şehrin içindeki parkları, yüz yıllık kafeleri, restoranları ve eşsiz doğasıyla her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Tur firmaları Orta Avrupa turlarında Avusturya’nın sadece Viyana ve Salzburg şehirlerini gezdiriyor. Eğer şehir hayatından sıkıldıysanız farklı deneyimler yaşamak istiyorsanız size Avusturya’nın göllerini gezmenizi öneririm.
Avusturya Göller Bölgesi
Avusturya, Batısı’nda Almanya ve İsviçre ile sınırı bulunan Konstanz gölü (Bodensee), doğusunda sınır komşusu Macaristan’la Neusiedler Gölü’nü (Neusiedler See) paylaşıyor. Göllerin yoğun olduğu iki eyalet ise Avusturya’nın Yukarı Avusturya, Salzburg ve Steiermark eyaletlerini kapsayan Salzkammergut Bölgesi ve İtalya ve Slovenya’yla sınırı olan Karintiya Bölgesi.
Salzburg Eyaleti Gölleri
Salzburg’a tatil için gittiğimizde Viyana’ya dönüş rotamızda bulunan gölleri gezmek için araç kiraladık. Viyana’dan Salzburg’a otobüsle seyahat edilemediği için, trenle ya da araç kiralayarak seyahat edilebiliyor. Salzburg seyahatimizde Salzburg kalesi, Mirabel bahçeleri, Sound of Music filminin çekildiği mekanları görmek, ünlü besteci Mozart’ın yaşadığı kentte onun izini sürmek, kahvesini yudumladığı, yemeğini yediği restoranlarda bulunmak çok keyifliydi. Gezimizin Salzburg Müzik Festivaline denk gelmesi ise klasik müzik tutkunu olan bizlere unutulmaz anlar yaşattı.
Salzburg’un da içinde bulunduğu Salzkammergut bölgesi buzul çağı aşınımıyla oluştuğu için irili ufakla bir çok göle ev sahipliği yapıyor. Bunlardan dünyaca ünlü 7000 yıllık geçmişe sahip olan ve Çinliler tarafından bir kopyası yapılan Hallstatt Gölü’nü ve çevrede yer alan diğer gölleri de görmek için en kolay ulaşımın araç kiralamak olduğuna karar verdik.
İlk durağımız, Salzburg’tan yaklaşık 30 km. uzaklıkta bulunan Mond Gölü (Mondsee) oldu. 11 kilometrelik kıyıya sahip olan ve hilal şeklindeki görüntüsü nedeniyle Mond ismini alan Avusturya’nın en büyük plajına sahip olan bu gölün kenarında yürüyüş yapabilir, yüzebilir, yelken, rüzgar sörfü, plaj voleybolu, kano, su kayağı yapabilir, deniz bisikleti ve ya tekne kiralayarak gölü gezebilirsiniz. Tüm bunların yanında gölün kenarındaki güzel bir kafede kahvenizi yudumlarken eşsiz Kuzey Kireçtaşı Alpleri ile Kuzey Kum Alpleri’ni izleyebilirsiniz. Sound of Music filminin düğün sahnesinin çekildiği St.Michael Bazilikası’nı da görülecek yerler listesine almanızı öneririm.
MondSee
Mondsee’den ayrılıp kuzey yönünde devam ederek Attersee’ye ulaşabilirsiniz. 20 kilometre uzunluğuyla Avusturya’nın en büyük gölleri arasında yer alan, etrafı dağlarla çevrili olan göl de rüzgar sörfü yapmak ve yelkenli kullanmak isteyen spor meraklıları için cazip bir seçenek olarak turist ağırlıyor.
Mondsee’den Wolfgang Gölü’ne giderken iki küçük göl olan Egelsee ve Krotensee’ye de uğrayıp kısa bir fotoğraf molası vererek, yaklaşık 20 kilometre süren yolculukla St.Gilgen kasabasına ulaştık. Kasaba adını bir azizden almış, asıl ününü ise Mozart’ın dedesi Wolfgang Nikolaus Pertl’in uzun yıllar bu köyde çalışmış ve annesinin bu köyde doğmuş olmasıyla kazanmış. Mozart’ın doğduğu ev ise kız kardeşi tarafından müze haline getirilmiştir ve bestecinin hayranlarını ağırlıyor. Küçük bir köy olmasına rağmen Yerel Tarih Müzesi ve Müzik Enstrümanları Müzesi de turistlerin ilgisini çekiyor. Köyün sokaklarında gezerek el dokuması ve el örgüsü ürünlerden hatıra olarak alabilirsiniz.
Hallstatt
Wolfgang Gölü’nden ayrılıp ormanla kaplı Avusturya’nın eşsiz doğasını takip ederek 40 kilometre uzaklıktaki Hallstatt’a ulaştık. Bir yandan yolun bitmesini istemiyorduk bir yandan da hemen Hallstatt’a ulaşmak için sabırsızlanıyorduk. Hallstatt’a ulaşınca etkileyici göl ve dağ manzarası karşısında kendinizi bir masalın içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz ve bu büyülü atmosferden çıkmak istemiyorsunuz. Uzun bir kuyruktan ve bekleyişten sonra Hallstatt’ın muhteşem doğasını çekebilmek için biz de yerimizi aldık. 7000 yıllık köyü gezerken tüm evlerin balkonlarından renk renk sardunya ve petunyaların sarkması, evlerin doğayla uyumlu ahşap olması, gölde kuğu ve ördeklerin yüzmesi Hallstatt’ın güzelliğini eşsizleştirmiş. Hallstatt’ta dünyanın en eski tuz madenleri bulunmaktadır, madenden çıkarılan tuzlar 40 km uzaklıktaki Ebensee’ye aktarılması için ilk boru hattı da bu bölgede inşaa edilmiştir. Teleferikle mağaraya çıkarak tuz madenlerini gezebilirsiniz. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde olan bu muhteşem köyden ayrılmak bizim için çok zor oldu.
Kapak Fotoğrafı: Aytül Sanalp
İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Hallstatt
Aytül Hanım çok güzel bir yazı olmuş. Şehrin kalabalığından uzakta, Gezi boyunca çektiğiniz harika göl manzaraları eşliğinde, hep içimizde gezdirdiğimiz Motzart ezgileriyle bizleri güzel bir Avusturta gezisine ortak ettiniz...Daha önce Avysturta'nın şehir hayatını (Viyana, Salzburg) gezip görmüştüm. Şehir hayatı da gün içinde ve ışıltılı akşamlarda Motzart'ın ezgileri ile dolup taşırdı... Yazınızdan okuduğum ve çektiğiniz fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla Avusturya'da göller bölgesi de oldukça etkileyici...Görsel, dingin, romantik ve ezgili...