Yumurta kırılır. Bir dönem biter. İçi çıkar. Şimdi yeni bir devir başlar. Fatmanur Kaptanoğlu’nun ilk romanı Babam, Ev ve Yumurta Kabukları, “toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “eve dönüş” gibi vurgulu iki kavrama tek kişilik bir tenis maçı yaptırıyor. Bu kez duvardan duvara oynamıyoruz. Çünkü ev sadece duvarlardan ibaret değil ve zaten tek kişi değiliz gibi…

8616be51301842018ef4a06609f6a39f
Babam, Ev ve Yumurta Kabukları | Fotoğraf Kaynağı: Artful Living

Roman, Bilge’nin -babasının ölümünü beklemek üzere- doğduğu eve dönmesiyle başlıyor. Babasının ölüm anına kadar da orada zaman dolduruyor; yani aslında geçen zamanı bizimle iletişime geçerek ölçüyor. Akreple yelkovanın sesi de babasının bağlı olduğu makinelerden gelen “bip” sesi gibi.

Beklemek, modern dünyada kaybolmuş gibi görünün ritüel bir eylemdir. Bilge’nin bekleyişi, ölümü kutsal bir an haline getirir. Bu, ölümle yüzleşmenin ve onu anlamlandırmanın bir yoludur. Bu bağlamda ölüm, Bilge için bir son değil; zamanın tamamlandığı bir an ve geçmişle hesaplaşma süreci olarak ele alınır.

8616be51301842018ef4a06609f6a39f-2
Beklemek | Artwork: Belemir Koç İlbakan

Babanın bu süreciyle beraber romanda benzersiz detayları yansıtıyor, Kaptanoğlu. Her bir detayın altında tozlanmış ve bir yerlerde unutulmuş anılar dökülüyor öylece ortaya. O, anıları dağıttıkça satırlara, okurun da kendi duvarlarına bakmasını sağlıyor. Bir temas unsuru olarak o detaylarda benzer motifler var; aynı dönemin porselen eşya modası gibi. Bu kitap bir anahtar ve özellikle toplumsal cinsiyet ve “kırılganlık” kilitlerini de sakince döndürüyor.

Bilge’nin cinsel kimliğinin ve bu kimliğin ailesiyle olan çatışmasının işlenişi çok katmanlı ve zarif ama bir o kadar da cesur biçimde aktarılıyor. Geçirdiği özel anlarını arkadaşına anlatır gibi duyururken bizi iç sesiyle tanıştırıyor. Bir edebiyat eserinin toplumsal konulara bu kadar sade ve zarif biçimde bakabilmesi, içsel savaşın ancak bu şekilde fark edilmesine ve yönlendirilmesine destek olur. Bu açıdan hem dil hem de kullanılan detayların hepsi ince ince düşünülmüş ama kalpten de bir revize almış gibi duruyor.

babam-ev-ve-yumurtakabuklari
Yeni Bir Dönem | Artwork: Belemir Koç İlbakan

Yumurta kabukları. Evet, burada bir kırılganlık var. Kırılmışız bir kere. Mülksüzler‘de Shevek, Anarres’teki sistemin ideallerine olan inancını sorgulamaya başladığında toplum tarafından dışlanır. Bu durum, onun yalnızlık ve dışlanmışlık hislerini artırır. Ancak bu kırılganlık, onun hakikati arama konusundaki azmini de güçlendirir. Ursula K. Le Guin romanlarında da sıkça rastladığımız gibi, ölüm bir son değil, yeni bir döngünün başlangıcıdır. Ara ara Aftersun, bazense Daughter filminde hissettiğim bir duyguyu romanı okurken de yaşadım.

culture-pattern
Geçmişe Köprü | Artwork: Belemir Koç İlbakan

Benim geçmişime köprü kuran anlardan biri, plastikten yapılan güller ve üzerindeki yapay damlalar. Statü farkı gözetmeksizin herkesin en az bir kere dokunduğu ya da bildiği bir objedir. Hasta birine ziyarette de götürülür, ev gezmesine de hediye olarak götürülür. Sevilip alınır da. 90’ların en benzersiz objelerindendir. Ve eminim ki benim jenerasyonum bu çiçeklerden çoğunlukla nefret eder. Ben romanı okuduktan sonra nefreti bıraktım.

culture
Anlar ve Haller| Artwork: Belemir Koç İlbakan

Bir de bir sır: Bu romanın okuma dönemleri var. Kütüphanenizde sizinle sessizce yolculuk eder. Ara ara ilgi ister. Bazen sayfalarını rastgele açtırıp “Bu sayfa benim” dedirtmek ister. Aklınıza gelir, yazarın bir profil sayfasına baktırır. “Yazar ne yazıyor şimdi?” dedirtir. Zamanı durdurur bir nevi.

fatmanurkaptanoglu
Fatma Nur Kaptanoğlu | Arka Kapak Babil

Bu roman, yalnızca bireyin değil, bir toplumun da dönüşümünü anlamamıza yardım eden güçlü bir eser. Geçmiş ve bugün arasında bir köprü kurarken, okuyucuyu kendi köklerini sorgulamaya davet ediyor. Yazarın aynı zamanda bir tasarımcı olması, tüm kurgu üzerindeki kelime tasarımlarını da şekillendiriyor. Kitap kapağı tasarımı da kendisine ait

Kapak Fotoğrafı: Belemir Koç İlbakan

İlginizi çekebilir: Ceren Muslu’dan Dünyanın Yan Etkileri