Bu yazıda yönetmenliğini Yorgos Lantimos’un yaptığı, 2017 yapımı, dram / gizem türündeki “Kutsal Geyiğin Ölümü” filmi ile Ruben Fleicher’in yaptığı, 2018 yapımı, gerilim / bilimkurgu türündeki “Venom” filmini kıyaslayıp analiz edeceğim. Akla kara kadar birbirinden uzak bu iki filmin kıyaslamasına geçmeden önce işin en başına dönelim. Anahtar sorumuz: “Sinema kendi içerisinde nasıl bölündü?” Bağımsız sinema ve ana akım sinema kavramları ne zaman karşımıza başladı?

unnamed-1-22
Sinema | Fotoğraf: howtojobsonline 

Başta fotoğraftan yola çıkan hareketli fotoğraf düşüncesi, insanları heyecanlandırdı ve meraklandırdı. Akabinde, yazılan tiyatro oyunlarının ve hikayelerin sinemaya uyarlanmasıyla, günümüz sinemasının temelleri atıldı. Bununla birlikte sinemanın ticari etkisi keşfedildi. Güçlü stüdyolar kuruldu…. Teknoloji geliştikçe gelişti ve artık iş sadece yönetmenin işi olmaktan çıktı. Kapitalist ve siyasal ideoloji kaygılarının güdüldüğü sinema, zamanla ticari bir güç unsuru olarak karşımıza çıkmaya başladı. Peki her yönetmen sinemanın hizmet ettiği ticari endüstrileşmeden memnun muydu?

Sinema | Fotoğraf: Unsplash/@jeremyyappy

Tabii ki de hayır… Yapımcılardan bağımsız kalmak isteyen, öznelliğini korumak isteyen birçok sanatçı, bu işbirliklerinden uzak durdu. Luis Bunuel’ın da dediği gibi “Sinema, duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır.” Onlar bu bu mottoyu kendilerine felsefe edindi. Fakat bu durum siyasetçilerin ve büyük yapım şirketlerinin işine gelmedi, onlar sinemayı araç olarak değil amaç olarak kullanmakta yarar gördü. Sinema kulvarlara ayrıldı: bağımsız sinema ve ana akım sinema…

Yazının başında söz ettiğim “Kutsal Geyiğin Ölümü” ve “Venom” karşılaştırmasına dönersek; birbirinden bu kadar alakasız iki filmin kıyaslamasına, iki tarafta da kendi alanında başarılı, ödüllü yönetmen var. Lanthimos’u ele alacak olursak filmlerini metaforlar üzerinden kurmayı, seyirciyi her an dinamik tutmayı seven bir yönetmen. Yunan mitindeki bir hikayeyi baz alarak oluşturduğu Kutsal Geyiğin Ölümü filminde; simgesel metaforları aile, kutsallık ve mitoloji üzerinden kurulmuş olduğunu görüyoruz. Filmin kısaca özeti; babası kalp ameliyatında ölmüş bir çocuk, babasının ölümünden sorumlu tuttuğu kalp cerrahının hayatına sızar ve ailenin başına büyük felaketler gelmeye başlar… Başrolleri, Nicole Kidman ile Colin Farrell paylaşıyor. Robotik diyaloglar barındıran bu filmde sanki karekterler fiziken karşımızda fakat ruhen bir hiçliğe bakıyoruz. Bu durumu Lanthimos’un birçok filminde görebiliriz, yönetmenin kendi imzası gibi…

Venom ise; uzaydan gelen bir yaratığın zehriyle olağan üstü yeteneklere sahip olan bir karakterin, dünyayı diğer uzaylılardan kurtarışını anlatıyor. Başrollerinde dönemin popüler oyuncularından Tom Hardy, Michelle Williams ve Riz Ahmed’in olduğu filmin bütçesi 100 milyon $. Biçim açısından inceleyecek olursak hiçbir sanatsal kaygısı olmayan simgelerden, metaforlardan uzak bir film… Film genel puanlamasına ve yönetmen yorumlarına bakıldığındaysa beklentiyi karşılamışa benziyor. Oyunculuklar başarılı fakat olay örgüsü ve kurgusu bakımından farklı veya öncü bir niteliği yok.

Yönetmenine baktığımızda, önceki yaptığı işlerden de anlayabileceğimiz üzere ana akım sinemasına tutunan bir isim. Filmin avangart bir tarza sahip olmasını beklemek hayal olur. Hızlı kurguya sahip, Lanthimos’un filmine oranla daha kısa hızlı ve net diyaloglar, macera ve aksiyonun bitmediği kahramanımızın oradan oraya koşturmasının izlendiği, seyirciyi düşündürmeden ayık tutmaya yönelik bir film. Özellikle sanat filmlerinin akıcı olmamasından şikayetçi olanlar için ideal. Ülkemizde, 2,5 saatlik birbirini izleme seanslı dizileri sıkılmadan bir solukta izleyen seyirciler, iş sinemaya gelince sanat filmlerinin yavaşlığından şikayetçi olur.

Okuduğum kaynaklara ve edindiğim bilgilere göre Venom filmi çıkması için uzun süredir bekleniliyormuş. Yapımcılar gişe kaygısıyla yapıp yapmamaktan uzunca bir süre emin olamamış. Düşünceler, çocukların insan kafası kopartan, çiğ etle beslenen bir kahramanın oyuncağını satın almak istemeyeceği ve bu kahramanın gişesinin de olamayacağı yönündeymiş. Fakat o endişeleri de ortadan kaldıracak bir kılıf uyduruldu ve sinemanın bitiminde 2. filmden bir önizleme verildi bile.

Bağımsız Sinema ve Ana Akım Sinema
Bağımsız Sinema ve Ana Akım Sinema | Fotoğraf: Unsplash/@thomasw

Filmin 40 dakikalık kanlı, şiddet kısmı +18 olmaması için çıkarılmış. Yani gişe kaygısı için gerekirse 40 dakikalık kısmı bile gözü kapalı çıkartabilirler. İşte ortadaki fark burada bağımsız sinemada böyle bir endişeyi göremeyiz. Sırf filmin para kazanması adına yönetmen filmden sahne çıkarmaz bütün çıplaklığıyla rahatsız ediciliğiyle buluşturur seyirciyi. Mesela Kutsal Geyiğin Ölümü’nde film açık kalp ameliyatıyla başlıyor. Sonuna kadar diyaloglardan oyuncuların mimiklerine kadar her ayrıntı sizi rahatsız eder fakat filmin tadını alıyor, yönetmenin imzasını hissediyoruz. Bağımsız filmlerde yönetmen kendini ve toplumu anlatma arzusu içerisindedir. Fakat toplumsal endişe ve sanatsallık insanları yorduğu ve kolay tüketilemediği için büyük stüdyolar bu gibi filmlere yanaşmaz. Hal böyle olunca toplumun ihtiyacını giderici, hızlı ve çabuk tüketilen para getirecek, çarkı döndürecek filmler yapılır. Başından sonuna kadar tahmin edilebilen olay örgüsüne sahip olan bu filmler, tüm dünyada gişe rekorları kırar. Konu “Marvel-Dc” benzeri yapımlar olunca salt bir kitle beraberinde geliyor zaten. Yapımcılar filmdeki ana kahramanları herkes tarafından sevilsin ve tüketilsin isterler, oyuncakları alınsın, oyunları çıksın… Venom filminde de tam bu nedenle kötü bir karakterin iyiye evrildiğini görüyoruz.

Gişe filmlerinin bir çoğu sipariş üzerine yapılır, projeden ibarettir. Yapım şirketi yönetmeni kiralar gibi düşünebiliriz birinde yönetmen kullanılacak kamera tekniğinden vazonun duracağı yere kadar kendi karar verirken diğerinde yönetmen şirketin istemediği hiçbir şeyi seyirciyle buluşturamaz. Bir diğer önemli husus, gişesi tutmazsa 2.sini çekecek miyiz kaygısıdır. Özgürlükten yoksun ve ekonomik kaygıların olduğu bir ortamda sanat icra etmek de pek mümkün sayılmaz.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@thomasw

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Sinemada Sinema