İlk yorumu siz yazın!
Banksy Eserleri: Ayrıksı, Eleştirel ve Etkileyici
2016 yılında Banksy eserleri Global Karaköy’deki bir sergide geçici olarak sergilenmişlerdi. Ben de o zaman beni etkileyen eserlerin fotoğraflarını çekip kısacık notlar almıştım kendim için. Bugün de o notlarımı Banksy’nin eserlerine birlikte göz atmak adına sizinle paylaşmak istiyorum.
Banksy Eserleri: Bir Banksy Sergisi Üzerine Notlar
İtiraf etmeliyim ki modern sanata mesafeli hatta kimi zaman tepkili olan beni bile çok etkilemişti bu sergi. Artık Banksy adını hemen hepimizin duyduğu ve eserleri rekor rakamlarla anılan bir sanatçı, yani sokaklarda başlayan protestolarının alanını genişlettiği rahatça söylenebilir. O zamanlar ben Banksy’nin bu ayrıksı ve eleştiriler dilinden etkilenmiştim ve eserlerini bir kültür olarak da sokak anlayışını benimseyen graffiti ile yaratmasını eleştirelliği ile çok tutarlı bulmuştum. Mesajını da insanları gerçeklerle yüzleşsinler diye adeta gözlerine sokması beni eserlerini görmek için heyecanlandırmıştı. Sergide de Banksy’nin sanatını nokta atışı yaparak bir isyan bayrağı gibi kullandığını görmüştüm. Unutmayın ki derdim burada sanat eleştirisi yapmak ya da Banksy’nin sanatçı kimliğini değerlendirmek değil. Yalnızca defterime hızlıca aldığım bu notları biraz geç de olsa sizinle paylaşmak istiyorum.
Toxic Balerina
Sanatın ve sanatçının mücadeleyle her an iç içe olduğu bir gezegen burası. Cephelerden çıkan harika şiirler,romanlar… İç savaşların yangınlarından toplanan kağıt parçaları… Dünya tarihini bir fragman gibi izleyebilseydik göreceğimiz sanırım bu olurdu. Birkaç bomba, duman, alevler ve aralarında savrulan birkaç eskimiş kağıt parçası, çığlıklara karışan güzel bir iki şarkı. O kan kokan sisin içinde var olmaya, acımasız gerçekliğin karşısında durmaya çalışıyoruz müzikle, resimle, kelimelerle. Yüzümüzde gaz maskeleriyle dans ediyoruz kıyamet kısacık aralıklar verdikçe. Bu savaşa rağmen mi yoksa ancak onunla mı var olabiliyoruz hala emin değilim.
Trolley Hunters ve Sale Ends
Banksy eserleri arasında belki de en bilinenlerden biri: Trolley Hunters. Paraya ve ”sahipliğe” dair her şeyi çok iyi bilen bizler mi insanlığın doğasına daha yakınız yoksa ellerinde silahlarıyla bir alışveriş arabasını tehdit olarak gören ‘ilkel’ insanlık mı? Bunca yıl içinde kendimiz için oluşturduğumuz ve çevremize bir duvar gibi ördüğümüz değerler kendi türümüzü gerçekten geliştirdi mi? Sen bir Homo sapiens’sin ve betonların içinde oturuyorsun. Sahip oldukların gerçekten ihtiyacın olanlar mı? Sen artık nesin?
İşte sorunun cevabı… Yegane amacı karnını doyurmak olan bir türün evriminin bugün geldiği nokta. Artık dini ritüelleri yalnızca bir kağıt parçasına daha fazla sahip olmak. Özdeğerimizi sahip olmak üzerine kurarken peki bize ne sahip oldu?
Dismaland Ephemera
Bir distopyayı tasvir eder gibi gözüken bu eserin bir fotoğrafın grafikleştirilmiş hali olabilecek kadar gerçekçi olması beni ürkütüyor. Siyah beyaz bir eserdeki tek renkli öğe olan gökkuşağına odaklanmaya çalışıyorum…
Napalm
Et yiyen birini her gördüğümde aklıma bu tablo gelecek bundan sonra. Dünyanın bir tarafındaki çocukları çizgi filmler, hamburgerler ve oyuncaklar ile mutlu ederken diğer tarafını ve oradaki “masumluk simgesi” çocukları görmezden geliyoruz. Bir hamburger yapmak için galonlarca su tüketiyoruz, onlarca hayvanı öldürüyoruz, yağmur ormanlarını katlediyoruz ve onlara miras kalması gereken yaşam alanını yok ediyoruz. Çizgi filmlerde onlara hayvanların da hisleri olduğunu öğretiyoruz ve büyüdüklerinde de onlara eziyet etmelerinde bir sakınca olmadığını söylüyoruz. Onlara karşı gerçekten dürüst müyüz? Ya kendimize karşı? Çocuklarımız için yaptıklarımız onların elinden güzel ve sağlıklı bir yaşamı her gün biraz daha çekiyor. Belki birkaçını yalanlarla gülümsetebiliyoruz peki ya ellerinden tutamadıklarımız ne olacak?
Toxic Mary
Savaşı öğütleyen dinler, tamam. Ataerkil düzen, tamam. Evren senin için yaratıldı anlayışı, tamam. Sahip olmayana yukarıdan bak ve üzül ki erdemli olasın düşüncesi, tamam. Senin gibi olamayandan nefret et baskısı, tamam. İşte dünyanın yüzde doksanın kusursuz bebek maması tarifi.
Media at War
Bir gazeteci olarak önünde en çok durduğum tablo oldu. Ben de küçük bir çocukken savaş haberlerinin mısır gevreği reklamından hemen sonra verilmesinden tiksinerek savaş muhabirliği yapma hayaliyle girmiştim fakülteye. Çevremde olan her şeyin dışarıdakiler için bir anlamı var. Siyasiler için taktik. Silah firmaları için para. Bizse enkazın ortasında kaybı en büyük olanlar ,acısını en derin yaşayanlar soru işaretleri ile dikilip duruyoruz. Savaş muhabiri olamadım, elinde oyuncağı ile ağlayan kızla daha çok benziyoruz şimdi.
Guantamano Bay
Kendi dünyamızı, ait olduğumuz yeri bir hapishaneye çeviren yine bizleriz. Tanrıdan merhamet dilenmenin ötesine geçip bir gün sanat ile daha büyük barışlar ile elde edebilmemiz ve ellerimizdeki kelepçeleri çıkabilmemiz umudu var içimde. Ne demişler, eğer barışı istiyorsan savaşı asla düşünmemelisin. Diyorum ya, savaş muhabiri olamadım ama kötülükle mücadele etmenin tek yolunun ondan bahsetmek olmadığını da öğrendim. Hayatımı sevgiyle doldurmaya çalışıyorum şimdi…
Kapak Fotoğrafı: walkowska.com
İlginizi çekebilir: Ece Yılmaz’dan Banksy’den Mobil Aşıklar
bansky ile sayenizde tanışmış oldum ve çok da memnun oldum ! 🙂 elinize sağlık, muhteşem bir yazı olmuş. okurken çok keyif aldım. bansky'i daha yakından takipte olacağım artık.!