Birbirinden oldukça farklı iki gencin kesişen yollarını konu alan Little Men ile yönetmen Ira Sachs dünkü hikayeleri bugünden anlatmaya kaldığı yerden devam ediyor. Yeni filminde Sachs, dedesinin ölümü sonrası tüm düzeni bozulan Jake’in yeni hayatını anlatıyor.

Her şeyi geride bırakıp Brooklyn’e, henüz ölen dedesinden kalan eve yerleşen Jake ve ailesinin hayatı daha ilk günden değişmeye başlıyor. Pek sosyal olmayan Jake çift katlı evin alt katındaki kiracılarının oğlu Tony ile arkadaşlık kuruyor. Okuldan sonra her gün birlikte dolaşan, oyunlar oynayan ikilinin bu arkadaşlığı hem Jake’in ailesini hem de Tony’nin annesini oldukça memnun ediyor. Ancak ailesinin ekonomik durumu, kiracıları Leonor’un daha yüksek bir kirayı ödeyemeyecek olduğu gerçeği iki aile arasındaki gerilimi arttırıyor. Yaşananlardan habersiz iki arkadaş ise gelişmekte olan olaylardan eninde sonunda etkileniyor.

Kağıt üzerinde sıradan hikayesiyle zayıf görünen Little Men’de Ira Sachs yine iyi bir iş çıkarıyor. Ekonomik çıkmazların yaratabileceği sorunlara örnek gösteren film doğal karakterleri ve iyi kurulmuş karakterlerarası ilişkileriyle göz dolduruyor. Biri varken diğerinin var olamayacağı senaryodaki soğuk çatışmalar, kimin haklı kimin haksız olduğuna dair yapılan ahlaki ve hukuki tartışmalar geleneksel yapısını korumaya çalışan modern ailelerin çözümleyemediği sorunları gün yüzüne çıkarıyor.

Geleneksel yapının çıkarlarına ters düştüğü gerekçesiyle ikinci sınıfa itilen yeni yapıların, yeni ilişkilerin ve yeni ailelerin sanıldığı gibi olmadığını gösteren, bunu da doğallık içinde yapan Ira Sachs, Little Men filmini benzeri detaylarla süslemeyi ihmal etmiyor. Sahipsiz kalan dükkanın kimin hakkı olduğu tartışmaları arasına yerleştirdiği bu detaylar gözden kaçmamasına karşın hikayenin doğal akışını etkilemiyor. Ira Sachs harikalar yaratmaya kaldığı yerden devam ediyor.

IMDb Puanı: 6.7/10

İlginizi çekebilir: Mert Tanöz’ün, bir diğer Ira Sachs filmi Love Is Strange incelemesi