SALT'ta Bir Tasarım Ekolünün Dönüşüm Yolculuğu
1919 yılında Almanya’nın Weimar kentinde yeni bir akım doğdu: Bauhaus. Tasarım kavramına yeni bir tanım getiren bu akım, sanat ve zanaatı birleştirme fikrini temel alıyor, disiplinlerarası bir yaklaşımla dönemin endüstriyel anlayışına meydan okuyordu. 14 yıl süreyle bir tasarım okulu olarak faaliyet gösteren Bauhaus’un kurucusu Walter Gropius, yeni tasarım yaklaşımına dair fikirlerini 1919 tarihli manifestosunda paylaştı. Hala, günümüz tasarım çalışmalarıyla mimari yapıtların merkezinde, Bauhaus’un temel prensipleri yer alıyor. Tasarım ve sanat severler için güzel haber, bu akımın yıllar içindeki dönüşümüne 28 Ocak – 3 Nisan tarihleri arasında SALT Beyoğlu’ndaki bauhaus imaginista: Uzaklarda. İstanbul sergisi ile tanıklık edebileceğiz.
Bir tasarım okulu, sanat akımı, ekol… Bauhaus’un nitelikleri çok. Bu nitelikleri kazanma yolculuğu ise 1919 yılına dayanıyor. Almanya’nın Weimar kentinde Walter Gropius tarafından bir tasarım okulu olarak kurulan Bauhaus, ilk yıllardan beri bütünleştirici bir yaklaşım benimsiyor. Sanat ve zanaat başta olmak üzere, tüm tasarım disiplinlerini kapsayacak bir şekilde bir sentez oluşturmayı görev ediniyor ve yıllar içerisinde etkisi doğduğu toprakların dışına çıkıyor. Bauhaus’un mimarlık, tasarım ve sanat alanlarında bu denli köklü değişimlere yol açan bir akım olmasında en önemli etkenlerden biri, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ve özellikle de endüstrileşmenin etkisiyle birbirlerinden ayrı düşen sanat, teknik ve üretim alanlarının karşılıklı etkileşimine ortam sağlaması oluyor. Standart ve tek tip tasarımlara yeni ve modern bir soluk getiriyor; işlevsellik, bütünsellik ve yenilik kavramlarının altını çiziyor ve güzel sanatlar ile uygulamalı sanatların birlikteliğini savunuyor.
Bauhaus’un kurulduğu yıl, yaklaşımının temellerinin açıkça dile getirildiği bir manifesto yayımlanıyor. Akımın kurucusu ve aynı zamanda manifestonun yazarı Walter Gropius, üretim ve yaratım odaklı alanlarda çalışan herkese şu çağrıyı yapıyordu: “Mimarlar, heykeltraşlar, ressamlar biz hepimiz zanaate geri dönmeliyiz.” Yapılan çağrının devamında ise, okulun bütünsel ve disiplinlerarası anlayışa verdiği önemi görmek mümkün: “Çünkü sanat mesleği diye bir meslek yoktur. Öz olarak sanatçı zanaatkârın yücelmesidir. Öyle ölçüsüz ve sınırsız bir zanaatkârlar loncası oluşturmalıyız ki, sanatçı ile zanaatkârlar arasındaki ayrılık ortadan kalksın. Geleceğin yeni yapısını hep birlikte istemeliyiz, düşünmeliyiz ki, bütün (sanatsal) unsurlar bir bütünde vücut bulsun.” Böylece Bauhaus; zanaatkâr, sanatçı, mimar ve endüstri arasındaki bağları yeniden kurarak sanatı yaşamın her alanına entegre eden bir öncü vasfına sahip oldu.
Bauhaus’un kuruluşundan bir yüzyıl sonra bauhaus imaginista adlı dört bölümlü bir sergi, bir dizi yayın, panel ve sempozyumdan oluşan uluslararası bir proje gerçekleştirildi.
Projenin sergisinde yer alan dört bölümün içeriği, Hangzhou’dan Yeni Delhi’ye, New York’tan Moskova’ya, Berlin’den Kyoto’ya dünyanın farklı noktalarında düzenlenen sergi, konferans ve atölye çalışmalarından yola çıkarak üç yıldan fazla bir sürede hazırlanmış. Corresponding With [Karşılıklı Yazışmalar] bölümü 1919’da yayımlanan Bauhaus Manifesto‘yu, Learning From [Alınan Dersler] bölümü Paul Klee’nin 1927’den bir çizimini, Moving Away [Uzaklarda] bölümü Marcel Breuer’in 1926’da yaptığı bir kolajı ve Still Undead [Hâlâ Yaşayan Ölü] bölümü Kurt Schwerdtfeger’in 1922 tarihli Reflektorische Farblichtspiele [Renk-Işık Oyunu Yansıması] işini çıkış noktası olarak alıyor.
Dört bölümden yalnızca biri -“Moving Away [Uzaklarda]” İstanbul’a taşınıyor ve sergiye adını da vererek SALT Beyoğlu’nda izleyiciye sunuluyor.
Yapının katlarına yayılan sergide; Bauhaus’un Sovyetler Birliği, Hindistan, Çin, Tayvan ve Nijerya gibi coğrafyalarda yerel koşullara ne şekilde uyarlanıp hayata geçirildiğini irdeleyen Moving Away [Uzaklarda] bölümüne, “Toplu Araştırmalar” ve “Türkiye Tasarım Eğitiminden Örnekler” eşlik ediyor.
Sanatçı Luca Frei tarafından kurgulanan “Toplu Araştırmalar” enstalasyonu, tüm bölümler üzerine küratöryel incelemeleri, yazılı ve görsel arşiv belgelerini içeriyor ve aynı zamanda bauhaus imaginista yayınına bilgisayar üzerinden erişim sağlıyor.
“Türkiye Tasarım Eğitiminden Örnekler”de ise İstanbul Teknik Üniversitesi, Devlet Tatbikî Güzel Sanatlar Yüksekokulu (bugün Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi), Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) işlenmiş bir dersler, herkesin katılımına açık atölyeler eşliğinde değerlendirmeye açılıyor. Böylece Türkiye’deki temel tasarım ve sanat anlayışlarının uygulamalar ile irdelenmesi amaçlanıyor.
Atölyelerin içeriğini merak ederseniz, yakında gerçekleşecek olanları aşağıda listeledik:
- 29 Şubat Cumartesi, 15.00-17.00 / ODTÜ: ‘ARCH 101 Basic Design’
- 14 Mart Cumartesi, 15.00-17.00 / İDGSA: Temel Sanat Eğitimi
“bauhaus imaginista: Uzaklarda. İstanbul” sergisini 3 Nisan’a kadar SALT Beyoğlu’nda ziyaret edebilirsiniz.
Sergiyle ilgili detaylar için tıklayın.
İlk yorumu siz yazın!