Beklenilenin Dışında Bağımsız Bir Film: Stockholm
Gece yatmadan önce öylesine açtığım, uykum gelmesine rağmen direnerek izlemeye devam ettiğim, özellikle görüntü yönetimiyle takdirleri toplamaya hak kazanan “Stockholm” 11 ödülü hakkıyla kazandığını kanıtlar nitelikte, bağımsız bir İspanyol filmi.
Hikayemiz klasik bir şekilde başlıyor: Partide güzel bir kız (Aura Garrido), bir çocuğun (Javier Pereira) dikkatini çekerek boy-meets-girl tarzında bir film olduğunu hissettiriyor en başta. Çocuk kıza aşık olduğunu kabul ettirmeye başlamaya çalışıyor ve onlar geceleyin Madrid sokaklarında gezerken diyaloglarıyla Before Sunrise‘ı anımsatıyor bize. Kullanılan canlı renklerden, karanlıktan, şehrin ışıklarından sabaha, aydınlığa ve güneş ışığının yarattığı tazeliğe geçerek film en güzel plot-twistini yapıyor ve işlerin hiç de romantik film olma yolunda ilerlemediğini görüyoruz. Filmin yaptığı bu sıçrama filmi bir nevi yarılıyor ve kendimizi daha da filme kaptırmamıza vesile oluyor.
Öyle ki sabahlarını beraber geçirmeye başladıktan sonra gerilim tırmanarak karakterler gibi biz de kendimizi çaresiz hissetmeye başlıyoruz. İşin ilginç tarafı ise film hiçbir zaman belirli bir karakterle özdeşleşmemize izin vermiyor. Filmin başlarında erkek kızı kendisiyle vakit geçirmesi için ikna etmeye çalışırken çocuk bize kendini kabul ettirmeye çalıştırsa da kontrastın hakim olduğu sabaha uyandığımızda işler tepetaklak oluyor.
Soluk tenli, masumiyetinin altında gizemli bir karakterin yattığını kanıtlayan bir mizaca sahip olan Aura Garrido’nun kızı oynaması için en iyi tercih olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra müzikle harmanlanmış şekilde ilginç görüntülerin boy gösterdiği Stockholm kesinlikle en beğendiğim bağımsız filmler arasında yerini aldı.
İlk yorumu siz yazın!