Belçika Bira Turu: Brugge'de De Halve Maan ve Bira Duvarı
Belçika deyince tüm yurdum turistlerinin yüzü düşüyor ve ben bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Bayram tatili dolayısıyla hepimiz ya kendimizin/sevdiklerimizin Roma, Venedik, Floransa, Barselona, Viyana, Paris resimlerini bol bol paylaştık/gördük. Biraz daha genç tayfa Amsterdam, bütçeyi doğrultanlar Amerika’daydı.. Resimler de hep aynı yerlerden, aynı heykel, aynı köprü, aynı sokak..Peki ben buralara gitmeyin mi diyorum? Haşaaa hayır! Gidin, hobi olarak yine gidin, ben de gittim ama değişiklikten korkmayın, yeni ufuklara yelken açmayı deneyin ve gerekirse aynı yere birçok kez gidip turist olarak değil yerlisi gibi gezmeye çalışın.. Bir de, gittiğiniz yerde hobinizi, keyiflerinizi kovalayın.
Bir insan turist olarak gittiği yerde ne bulmak ister? Tarih? Güzel yemekler? Hoş vakit geçirilecek mekanlar? Bunların hepsi Avrupa’nın Ankara’sı olarak adlandırılan Brüksel’de var, Brugge ise tam aşıklara göre bir yer, Amsterdam’ın minyatürü, Venedik’in korkmayan ve gezilebilir versiyonu. Tarih, Müzeler, Michelin yıldızlı restoranlar, kanallar… Ama beni ilgilendiren yegane şey; Bira seviyorsanız cennetesiniz demektedir!
Uçaktan indik ve trene atladığımız gibi Brugge’e doğru yola çıktık, hedeflerimiz: De Halve Maan (Biraevi), 2be Beerwall (Bira Duvarı), Struise Bottle Shop, ‘t Brugse Beertje…
Bu rota nasıl mı belirlendi? Bir birasever nasıl mı araştırma yapar? Öncelikle kitaplar her zaman ilk kaynağım oluyor. İnternet hiçbir zaman okumanın, sayfaları çevirmenin keyfini vermiyor, ayrıca bir bilgi çöplüğü içinde dolaşmıyor, derlermiş toplanmış bir yazı okuma şansı bulmuş oluyorsunuz. Tek dezavantajı son dönem bir baskı değil ise yenilikler konusunda biraz geri kalabiliyorsunuz. Yolculuk öncesi kitabım Good Beer Guide – Belgium’dı, kesinlikle tavsiye ederim. Gezeceğimiz yerlerin içinde bu kitabın fikrinin oluştuğu bir bar da var. 🙂
Site olarak birçok alternatif var ama ben RateBeer’ı bu konuda tek geçiyorum. Türe göre puanlandırma (bar, biraevi, dükkan, restoran, kendi birası olan bar gibi…) olduğu için yeme-içme saatlerinize göre program yapabilirsiniz. Diğer bir kaynağım ve belki de en güvenilir olanı ise dostlar ve bloglar. Bira üzerine yazan 5-6 kişilik yeni kurulmuş grubumuzun da lokasyon belirlememde önemli desteği oldu. Özellikle Belçika’da yaşayan dostların. Onlar kendilerini biliyor, teşekkürler..
Brugge harika bir şehir, hiçbirşey bilmeden gidip bu küçük şehre aşık olarak dönebilirsiniz. Benim bu 3. ziyaretimin tek hedefi var: Bira!
Trenden iner inmez De Halve Maan‘a doğru yola çıktım. Bu benim 3. Bira imalathanesi ziyaretim olacak. İlk olarak efsanevi Cantillon’u gezmiş, daha sonra 2. ziyaretimi ise Efes Merter Bira Fabrikası’na gerçekleştirmiştim. Ayrı 2 ucu gördükten sonra bu ziyaretin de çok farklı bir deneyim olacağından eminim..
De
Halve Maan Konum
Brugge küçüklüğüne rağmen Avrupa’nın en önemli turistik mekanlarından biri ve bu yüzden de özellikle hafta sonları çok kalabalık. De Halve Maan da ne yazık ki öyleydi. Biraevi turu belirli bir saatte başlıyor, ben hemen biletimi aldım ve daha 15dk olmasını da fırsat bilerek ilk biramı alarak yudumlamaya başladım. Biralara geçmeden şunu da belirtelim -ki bu biraevi onlarca yarışmadan altın madalya ve farklı ödülleri almış kendi ‘gizli’ formülleri ile bira yapan bir yer.
Brugse Zot Dubbel; (yine o anki hislerimizi ve yazdıklarımızı aynen aktaralım) Musluktan, taze bira. Biramız bardakta kahve-maun bir renkte, köpük ise yoğun ve yine kahverengi. alkol %7.. Eee Dubbel!
Koku için pek uygun bir ortam yok, hava rüzgarlı, biramızı açık bir ortamda bahçede içiyoruz. Kokuda alkolü ve kavrulmuş tınıları alıyorsunuz. Tadım kahve, karamel ve baharatımsı. topraksı da denebilir ve damakta kalıcı. Bir klasik ama ‘masterpiece’ değil. Çok hafif bir Bira Atölyesi birası ekşiliği de yok değil diyeceğim ama bilemiyorum 🙂
Puanım: 7,5/10
Ratebeer Puanı: 70/100
Biramızı içtikten sonra saat başı başlayan tura geçiş yaptık, yaklaşık 45 dakikalık bu tura girerken aslında biraz kararsızdım, birayı üretim sürecini zaten biliyorum, 50 turist ile ne kadar zevkli olabilir diye düşünüyordum ki despot görünüşlü, ama sakin, esprili ve nevi şahsına münhasır teyzenin anlatımları ile çok güzel vakit geçirdim. Dünyanın her köşesinden turiste eski bir biraevini ve nasıl bira yapıldığını, tarihini anlattığı için kolaylıkla sıkıcı olabilecek bir işe keyif katmış. Espriler ve fıkralar harika. tekrar anlatılınca aynı etki olmayacaktır ama bir kaç anektod;
– Birada kullanılan şerbetçiotu (hop) marijuana’nın kuzenidir. Bu yüzden bira içen insan keyifli olur.
– Bira turu sonrası %9 alkollü Quadruppel’i içmeden önce bir geleneğimiz var. beyaz bir kağıda kaldığınız otelin adını yazıyorsunuz. Herkes kaldığı oteli hatırlayacağını düşünüyor ama sarhoş olunca tek söyledikleri ‘o büyük kilisenin yanındaki oteldi’ oluyor ve bu şehirde o kiliselerden onlarca var!
-Eskiden herşey zordu. Bu binada hala bira üretiliyor ama yüksek adette değil Sadece burada satacak kadar. Asıl üretim yeri taşındığı için tarihi bir biraevini gezme şansına nail oluyoruz.
Bira turundan sonra bu sefer içeri barın olduğu mekana geçerek diğer biramızı sipariş ettik. Yolculuğum sabah 5:30′da Türkiye’den başlamıştı ve uçakta atıştırdıklarım hariç boğazdan birşey geçmediği için yanına da bir atıştırmalık, Fried Meat Ball sipariş ettim. Ayrıca bira da tura katılan herkese bedava, kaçırmak olmazdı.
Brugse Zot: Biramız bardakta koyu bal renginde. Köpük beyaz ve yoğun, 3 parmak olarak aldık yarım parmağa kadar düştü. Koku tatlı, toffie olarak adlandırabileceğimiz şekilde. Tam olarak çeviremiyorum Türkçe’ye. Bira yazarı dostlardan destek gelebilir bu konuda. Tadım ağızda gövdeli ve yine tatlı tınılar hakim, bitirişte hafif şerbetçiotu acılığı var. Kompleks bir bira. Bu kadar turunçgil ağırlıklı bir bira için şerbetçiotu bitirişte hissediliyor ama aromatik şekilde. Ortalamanın üstünde keyifli bir bira.
Puanım: 7/10
Ratebeer Puanı: 64/100
Bira Duvarı Konum
Mekanımız turistlerin uğrak yeri, ana meydana çıkan yoldaki ünlü Bira Duvarı! Ben bu gidişimden önceki araştırmalarımda ve bloglarda öğrendim açıkçası burada böyle bir yer olduğunu. Çok vaktim olmadığı için 1-2 bira tadar, ortamın keyfini çıkarır ve yoluma devam ederim diye düşünüyordum ama ne mümkün!
Turistler ortamı doldurmuş, doğru düzgün resim çekilmiyor, oturulacak masa yok! Sonuç olarak bu mekanda ne bira içebildik, ne keyif alabildik. Muslukta hangi biraların olduğunu ve ortamın 1-2 kötü resmini aşağıda bulabilirsiniz. Herkes koca Kwak bardaklarında Kwak içmekle meşguldü. Bu bira Türkiye’de kendi bardağı ile bir barda satılırsa satışları en az beşe katlanır. Biz meraklıyızdır böyle şeylere. Herkes de meraklı anlaşılan.
Görüşmek üzere birasever dostlar…
belçikalıların meyveli biraları da güzel oluyor..
frutbeer mı ne öyle bişey var çilekli gibi..