İstiklal Caddesi’nde kalabalığın arasından hızlı bir şekilde geçmeye çalıştığımız günlerde bile vitriniyle bizi durdurup içerisine çeken bir sanat mekanıdır Meşher. Her seferinde geniş bir disiplin yelpazesinden seçkilere yer veren, her sergisinde bizi oldukça heyecanlandıran Meşher, bu sefer de Selen Ansen küratörlüğündeki “Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin?” grup sergisiyle karşımızda.

Aslı Çavuşoğlu, ANNEX, 2020–2022, Sanatçının izniyle
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

“Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin?” sergisinin ismi, Emily Dickinson’ın “Ben hiç kimseyim! Peki sen kimsin?” şiirinden esinleniyor. Bu şiirde Dickinson, insanın “biri” olma ihtiyacını; hayran bataklığında kendi adını söylemekle meşgul olan biriyle bağdaşlaştırıyor ve bu hâlin insanın temel noktaları kaçırmasına sebep olduğunu anlatıyor. Bu durum size de başka bir hikâyeyi hatırlatmadı mı? Senelerdir dinlediğimiz Narkissos da kendi yansımasına takılıp kaldığından yaşamı kaçıran birinden başkası değildi. Ekho ve Narkissos’un karşılıksız aşkından geri kalanlar etrafında kurgulanan serginin ismini Dickinson şiirinden esinlenmesine şaşmamak gerek.

Fotoğraf: Hadiye Cangökçe – Sergiden yerleştirme görüntüsü

Ekho ve Narkissos’un hikâyesi çoğumuzun mitolojik hikâyelerden alışık olduğu ceza dilini sürdürmeye devam ediyor. Baş kahramanlardan kimsenin mutlu olmadığı, karşılıksız aşkların anlatıldığı bu hikâye Narkissos’un annesi Liriope, kör kâhin Tiresias’a çocuğunun uzun ve mutlu bir hayat yaşayıp yaşamayacağını sormasıyla başlıyor. Tiresias Narkissos’un kendisiyle tanışmadığı sürece güneşin altında uzun bir yaşamı olacağını söyler. Hikâyenin devamında Ekho, Hera’yı çok konuşarak oyalamaya çalıştığı için Hera tarafından ilk cümleyi söyleyemeyeceği, sadece duyduklarının son kısmını tekrarlayacağı şekilde cezalandırılır. Narkissos’u görünce hemen aşık olan Ekho, cezasından dolayı onunla konuşamaz. Bu aşkın mecburen karşılıksız olacağını anladığında kendisini dağlara vurur ve yankı sesine dönüşür. Narkissos ise bir gün kendi suretini sudaki yansımasında görerek Tiresias’ın kehânetini yaşamaya başlar. Artık kendisini tanıyan Narkissos, gözlerini yansımasından kaldırmaya korkar. Ekho’nun kaderine benzer bir şekilde aşkına asla ulaşamayacağını anlar ve kendisini ölüme terk eder. Yok olan bedeniden geriye ismini kendisinden alan nergis çiçeği kalır.

Fotoğraf: Hadiye Cangökçe – Sergiden yerleştirme görüntüsü

Sergi çeşitli okumalara açık olan Ekho ve Narkissos hikâyesini sanatsal yorumları ile ele alırken kendi okumamızı oluşturmak için bize bir alan da açıyor. Küratör Selen Ansen, serginin aslında Ekho ve Narkissos’un hikâyesini betimlemeyi amaçlamadığını onların karşılıksız aşklarından geriye kalanlar etrafında sergiyi kurguladığını belirtti. Dickinson’ın kasvetli bir şekilde tanımladığı “birisi olmak” kavramından da esinlenen sergi; sen(ler), ben(ler), arzular, anlatılar, imgeler ve yaşanmışlıklar arasında kurulan ilişkileri deneyimlememiz için bize bir alan sağlıyor. İkililik üzerinde temellenen sergi; ten ve ses, ses ve suret, ben ve öteki, insan ve gayri-insan gibi çeşitli ilişkilenme biçimlerini deneyimleme imkânı sunarken ayrıca tarih boyunca beden, var oluş/yok oluş, kimlik, temsil ile özdeştirilen yüz, ayna, gölge, iz gibi öğelere de sanatsal bir bakış açısı sunmakta. Yurt içi ve yurt dışından 44 sanatçının 120’ye yakın eserinden oluşan sergide görsel, işitsel ve dokunsal boyutların iç içe geçtiği eserler yer alıyor.

Fotoğraf: Hadiye Cangökçe – Sergiden yerleştirme görüntüsü

Selen Ansen, Meşher küratörleri Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin tarafından alışılmış sergi kataloğu formatından uzaklaşan özel bir kitap da yayınladı. Kitap serginin teşvik ettiği diyalogları sürdürüp yenilerini yaratmayı amaçlarken serginin odaklandığı yansıma, yankılanma, kimse ve öteki temalarını geçmiş ve günümüz arasında köprü yaratarak irdeliyor. Yayının metinsel kaynakları arasında Cana Bostan ve Fatih Özgüven tarafından sergi üzerine kaleme alınan incelemelerin yanı sıra tercüme edilen metinler de var.

Fotoğraf: Hadiye Cangökçe – Sergiden yerleştirme görüntüsü

İstiklal Caddesi sanat durakları arasında yer alan ve Vehbi Koç Vakfı kuruluşu olan Meşher’i pazartesi günleri dışında 11.00-19.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Meşher’in etkinliklerinden haber almak için internet sitesine bakabilir, sosyal medyalarını takip edebilirsiniz. 14 Eylül’den itibaren sergide görüşmek üzere!

Kapak Fotoğrafı: Aslı Çavuşoğlu, ANNEX, 2020–2022, Sanatçının izniyle fotoğraf: Hadiye Cangökçe