Berceste Şeber: Karşınızda Sıkı Bir Gezgin!
Uzun zamandır gezilerini ve deneyimlerini keyifle takip ettiğim Berceste Şeber ile; seyahat tutkusu, gelecek planları ve favori gezileri hakkında konuştuk. Keyifli okumalar!
_Selam Berceste, yazılarını ve deneyimlerini çok severek takip ediyorum. Başlamadan önce, bize biraz kendinden bahsedebilir misin?
Selam Gizem. Öncelikle çok teşekkür ederim. Yeni kültürleri görüp keşfetmeyi çok seven, kendini geliştirmeye çalışan, küçük şeylerle mutlu olmanın değerini kendine hatırlatan, sporla iç içe olan ve yeni deneyimlere meraklı olan biriyim.
_Sıkı bir gezginsin! Bu gezme tutkun nasıl başladı? Berceste Şeber
Bu tutku çocukluğumdan beri vardı aslında. Annem turizmci, babam ise pilot. Ailede her zaman gezmek olağan bir şeydi. Fakat benim için üniversitenin ilk senesinde gerçek bir tutku olmaya başladı. Çocukken hayatım tenis ve okul ile geçtiği için buna çok fazla zaman ayıramıyordum. Devamlı turnuvalar için farklı şehirler geziyordum ama tenis kortları dışında gördüğüm çok az yer oluyordu. Ne zamanki 18 yaşına geldim işte o zaman işler değişti. O sıralar teniste profesyonelliği bırakıp meslek hayatına devam etmeyi tercih edince fazlasıyla boş zamanımın kaldığını fark ettim. Bu boş zamanı da sevdiğim ve beni heyecanlandıran şey ile doldurmak istedim. Bu da benim için gezi olmuş oldu.
_Gezilerini yazıya dökme fikri nereden çıktı peki?
Annemden çıktı desem? Lisede edebiyat derslerine bayılırdım. Kompozisyon yazmak, şiir yazmak benim için hobiydi. Anneme de gösterirdim yazdıklarımı. Her zaman yazdıklarımı çok sevdiğini söylerdi. Gezme sıklığım artınca da kendisi bana ‘Neden bunları yazmıyorsun ki? Hem kalemin güzel hem de ileride dönüp baktığında sana harika anılar kalmış olur’ dedi. Aklıma yattı. Sadece fotoğraf çekmek dışında her gittiğim yer ile ilgili yazmaya da başladım.
_Gezmek ve deneyimlerini yazmak dışında neler yapıyorsun?
Klinik psikoloğum ve spor psikoloğuyum. İş hayatım kurumsal şirkette çalışan bir insanın aksine daha spontan ve saatlerimi daha çok kendi kendime kurguladığım bir düzende. Aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nde spor psikolojisi alanı üzerine doktora yapıyorum. İşimin yanı sıra spor benim hayatımda olmazsa olmazların başında. Eski milli tenisçiyim ve olabildiğince eski tenisçi arkadaşlarımla oynamaya devam ediyorum. Bu aralar yeni hobi olarak bateriye çok merak saldım. Kışın özellikle bunun için vakit ayırmayı planlıyorum.
_Şu ana kadar gittiğin yerler arasında, farklı yönleriyle ya da sana hissetirdikleriyle, sende en çok iz bırakan şehirler ve ülkeler hangileri? Neden?
İzlanda, Kamboçya ve Avustralya benim ENlerim arasında yer alıyor. Üçü de birbirinden farklı kültürleri, birbirinden farklı güzellikleri temsil ediyor. İzlanda benim için doğanın en güzel yansıması. Kamboçya kesinlikle tapınakların cenneti. Ve Avustralya birbirinden güzel hayvanlarla olduğu, sörfçülerin her yeri fethettiği bir mutluluk tablosu. Bu üçü arasında da en çok İzlanda’nın bende iz bıraktığını söyleyebilirim. Doğaya bayılıyorum ve bir çoğumuz gibi kendimi yorgun veya karamsar hissettiğimde hep bir doğaya dönme arzusu içindeyim. Sanırım doğaya olan zaafımdan dolayı da İzlanda beni kendine hayran bıraktı. Coğrafya dersinde öğrendiğimiz çoğu şeyi 5 günlük İzlanda gezimde görmüş oldum. Şelaleler, buzullar, yanardağlar, kraterler… O kadar etkilendim ki bir daha gitmek istiyorum dediğim ilk ülke İzlanda oldu.
İlginizi çekebilir: Merve Arıkan’dan “İzlanda Giriş: Nasıl Gitmeli, Ne Giymeli”
_Yakın zamanda bir Avustralya gezisi yaptın. Fotoğrafların hepsi inanılmazdı! theMagger takipçileri için hangi Avustralya şehirlerine kesin gidilmeli ve neler yapılmalı? Öneriler verebilir misin? Berceste Şeber
Bence Avustralya’yı karavanla gezmek harika bir deneyimdi ve herkese tavsiye ederim. Ben Sydney’den başlayarak doğu sahili (East Coast) boyunca gezdim. Gezdiğim büyük şehirler arasında Sydney ve Brisbane var. Melbourne tarafına maalesef gidemedim, fakat kesinlikle gelecek rotalarımın arasında Melbourne yer alıyor. Sydney’in olmazsa olmazları arasında Opera House’a gitmek ve Bondi Beach’te sörf yapıp Bondi Beach Icebergs’te yüzmek var.
_Avustralya’da gezdiğin yerlerin dışında, deneyimlerin de ön planda olduğunu farkettim. Bize çılgın ve farklı deneyimlerini anlatabilir misin?
Tam da dediğin gibi Avustralya’daki deneyimlerim gerçekten unutulmazdı. Zaten buraya gezi planlamadan önce en çok heyecanlandığım kısımda bu deneyimleri tadacak olmamdı. En çılgını kesinlikle skydiving’ti. Bunun hayalini bir süredir kuruyordum ve ”bucket listi”imdeydi. Avustralya’ya gitmişken de Airlie Beach’te bunu yapmamak olmazdı. Gerçekten anlatılmaz yaşanır denilen cinsten bir şey skydiving. ‘Resmen uçuyoruuuum şuan!’ diye hem içimden hem de dışımdan çığlıklar atıyordum en son… Skydiving dışında kanguruları beslemek, koalalara sarılmak, sörfçülerin en sevdiği plajlarda sörf yapmak harikaydı. Belki gittiğim bazı plajların güzelliğini veya yediğim bazı yemeklerin tadını unutabilirim ama bu deneyimleri unutmam mümkün değil.
_Kopenhag’da mutlaka yapın dediğin 3 şey ve mutlaka gidin dediğin 3 yer neresi? Neden?
Öncelikle Kopenhag’a kesin gidin! Klasikler güzeldir ama ben genelde klasikten uzakları keşfetmeyi daha çok seviyorum. O yüzden Kopenhag benim için klasik Avrupa şehirlerinden çok daha farklı. Louisiana Müzesi’ne, Freetown Christiania’ya ve Superkilen Park’a kesin gidin. 3’ü de özellikle bizim nesiller için son derece ilgi çekici ve keyifli diyebilirim. Bunun yanı sıra Assistens Mezarlığı’nda piknik yapın (evet mezarlıkta piknik yapılıyor ama ortam gerçekten çok keyifli), Mirabelle’de kahvaltı edin ve şehri bisiklet ile gezin.
İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan “Kopenhag Rehberi”
_Kamboçya seyahati senin için nasıl bir deneyimdi? Kamboçya’ya giden theMagger takipçileri için mutlaka yapın dediğin şeyler nedir? Berceste Şeber
Kamboçya seyahati beni 1 haftalığına başka bir gezegendeymiş gibi hissettirdi. Kendi kendime bir çok şeyi sorguladığım ve kendimle ilgili yeni şeyler fark ettiğim bir geziydi diyebilirim. ‘Hayatımın değerini yeterince biliyor muyum?’ sorusu da kendime en sık sorduklarım arasındaydı. Alışık olduğum kültürden çok farklı bir kültüre sahip olmaları ve yoksulluğun çok daha başka boyutlarını görmem bu içsel yolculuğumun en büyük sebeplerindendi. theMagger takipçilerine kesinlikle Angkor Wat’ta gün doğumunu izlemelerini ve Yüzen Köy’ü (Floating Village) gezmelerini tavsiye ediyorum.
_Son olarak, birkaç farklı yerde yazıyorsun diye biliyorum, seni ve yazılarını nerelerden takip edebiliriz?
Markalar için içerik üretiyorum. Aynı zamanda Hürriyet Seyahat ve Çok Gezenler Kulübü’ne yazılar yazıyorum. Yakın zamanda tüm yazılarımı toplayıp kendi internet sitemi de açmayı planlıyorum. Ve Avustralya’daki skydiving videom ile de youtube’a giriş yaptım. Devamı da gelecek!
Berceste Şeber instagram hesabı: instagram.com/bercesteseber/
Çok teşekkür ederim Berceste!
İlk yorumu siz yazın!