Febreze ile #OnaDeğer: Beril, Uğur Kanar ve Kenji
İtiraf edelim, röportaj deyince aklımıza ünlü sanatçılar, girişimciler veya daha pek çok meslekten ilham veren insanlar geliyor. Ama günün sonunda, aklımıza hep insan geliyor. Febreze olarak, bu sefer de minik dostlarımızı tanıyalım dedik ve isimlerinin hikayesinden komik huylarına onları bir de sahiplerinden dinledik. Hepimiz bir kedi veya köpeği sahiplenmenin dünyanın en güzel şeyi olduğu konusunda hemfikirizdir, ancak kabul edelim ki bu bir yandan da bir hayli zor ve büyük bir sorumluluk. Bize kalırsa, yaşanılan zorluklar paylaşılmalı ki büyük bir hevesle sahiplenilen hayvan dostlarımız, sahiplerinin gerçekten onlarla yaşamanın beraberinde getirdiği fedakarlıkları anlamasıyla yeniden yalnız kalmasın. Febreze olarak, bunun farkındalığına varmak ve aslında her zorluk olarak görülen durumun bir çözümü olduğunu anlatmak istiyoruz. Bugün, Beril – Uğur Kanar çifti ve bebeklik fotoğrafı ile onları ilk görüşte kendisine aşık eden dünya tatlısı Kenji ile beraberiz!
Video gelecek.
Kenji’yle nasıl tanıştınız, hayatlarınız nasıl kesişti?
Aslında köpek bakımı kolay olmadığı için sahiplenip sahiplenmemeyi çok düşündük. Uzun süre araştırdıktan sonra Akita sahiplenmeye karar verdik. Süreç esnasında görüştüğümüz kişilerden birinde Kenji’nin kardeşi vardı ve oradan yola çıkan uzun araştırmalar sonunda nereden, nasıl sahiplenebileceğimize karar verdik. Ancak Kenji ile yollarımız bir fotoğraf sayesinde kesişti. Bebeklik fotoğrafı o kadar güzeldi ki, işte bizim köpeğimiz bu dedik. Daha sonra o fotoğraf çeşitli sosyal medya hesaplarında yayınlanıp binlerce like almış zaten. 🙂 Sonrası tam bir macera, Antalya’dan uçakla İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na, oradan da Havaş’la eve geldi.
İlk zamanlar nasıldı, biraz o alışma sürecinden bahsedebilir misiniz?
İlk zamanlar köpeklerin en sevimli hali olsa da, aslında en zor olan kısım. Öncelikle tuvalet eğitimi için çok disiplinli olmanız, hijyene çok dikkat etmeniz gerekiyor. Köpek bakımındaki en büyük zorlukların birleştiği bir dönem diyebiliriz. Her yere pedler koymanız ve ilk olarak köpeğinize tuvaletini oraya yapmasını öğretmeniz gerekiyor, tabii ki arada istisnalar oluyor. Ayrıca dişleri çıkmaya başladığı için her şeyi ısıran, sürekli oyun oynamak isteyen biri var yanınızda. Bazen baş ağrımız tuttuğu için kendimizi odaya kapattığımızı bile hatırlıyoruz. 🙂 Ama disiplinli olursanız sadece 3-4 aylık bir sabır göstermeniz halinde her şey çok güzel oluyor.
İsminin hikayesi nedir, neden “Kenji”?
Akitalar Japon kurt köpekleri, Japonya’da ulusal olarak koruma altındalar. Kenji’nin de kendi adı orijinalde Danjuro Go, secereli olduğu için Akita derneğine kayıt yaptırırken Kenji’yi aldığımız çiftlik kendisine bu adı vermiş. Ancak biz bu adı kullanmayıp, ona bir isim vermeye karar verdik ama doğal olarak ismin de Japonca olmasını istedik. Kenji, Japonya’da erkek çocuklarına verilen bir isim; “ikinci oğul, akıllı, sağlam ve güçlü” demek. Benim Woong isimli erkek bir Chow Chow’um vardı, Uğur’la evlenince annemler bırakmadı. Bu da ikinci oğlum diye çok beğendik ve adını Kenji koymaya karar verdik.
Kenji hayatınızda neleri değiştirdi, neler öğretti size?
Öncelikle sabah ve akşam mutlaka gezmesi gerekiyor, seyahate giderken de ya yanınızda gelmeli – yani Kenji’yi kabul eden yerlere gitmeniz gerekli- ya da birilerine emanet etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla bütün düzeninizi ona göre kurmak durumunda kalıyorsunuz ama bunu olumsuz bir şey olarak düşünmemeniz lazım. Tam tersine, artık hiç ayrılmak istemediğiniz bir dostunuz var ve onunla beraber program yapmak sizin için de oldukça keyifli. Tabii düzeninizdeki bu değişiklik çevrenizdeki insaları, sık sık gittiğiniz yerleri de değiştirmenize neden oluyor. Örneğin, köpek sevmeyen arkadaşlarınızla görüşmemeyi tercih ediyor; köpek kabul etmeyen restoranları, Kenji’yi oraya götürmeyi hiç düşünmemiş olsanız da listenizden çıkarıyorsunuz. Tüm hayvanlara karşı çok daha duyarlı bir insan haline geliyorsunuz.
Ona özgü bir huy, bir alışkanlığı var mı? Ya da, sizi çok etkileyen veya güldüren bir olay geliyor mu aklınıza?
Pek çok huyu var ancak en hoşumuza gideni, bize veya misafirlere mutlaka hediye götürme özelliği. 🙂 Sizi veya sevdiği birini gördüğünde hemen yerden bir şey alıp getirir. Çoğu zaman bu terlik veya oyuncak olsa da, aslında kendi dilinde sizi gördüğüne çok sevindiği anlamına geliyor. Ayrıca akşamları biz yatınca bir 15 dakika bizim aramızda yatıyor, sonra kendi yerine geçip, perdeyi de kafasına örtüp uyuyor.
Kenji’nin tüy dökme ve koku durumlarına ne gibi çözümleriniz oluyor?
Özellikle mevsim geçişlerinde çok sık taramanız gerekiyor, tıraşlamak onlar için sağlıklı bir durum değil, pek tercih etmiyoruz ama tabii ki çok iyi elektrikli süpürgelere ihtiyacınız var. Köpeğinizin kokusu her ne kadar sizi rahatsız etmese de misafirleriniz için önlem almanız gerekebiliyor. Bunun için koku giderici veya bastırıcı ürünler kullanmak gerekiyor ancak sıradan ürünler köpeğinize zarar verebilir, alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. O yüzden bu konuda duyarlı olan ürünlerin kullanılması gerekli diye düşünüyoruz.
Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere ne önerirsiniz?
İç disiplin, vicdan ve sevgi gerektiren bir konu bu. Bunu sağlayamacak, kolay pes edeceklerse asla sahiplenmemeliler. Özellikle köpekler, 4 aylık olduktan sonra sahipleri ile asla kırılmayacak bir bağ kuruyorlar. Hayvanlar oyuncak değiller, sizi sizden daha çok seven dostlarınız. O yüzden ancak bunu bilenler hayvan sahiplenmeli.
Son olarak, bu cümleyi nasıl tamamlardın: “….. çünkü/ama #onadeğer.”
Hayatımızı Kenjiye göre planlıyoruz ve birçok özveride bulunuyoruz ama ona değer!
İlk yorumu siz yazın!