Küratör Berkan Karpat ile: 2. Yeditepe Bienali Üzerine
‘Çerçeve İçi Çerçeve Dışı’ temasıyla yola çıkan ve bu yıl ikincisi düzenlenen Yeditepe Bienali, içeride kaybettiğimizi dışarıda aramanın sonuçlarına ilişkin soruları gündeme getiriyor. Bu bienal, Batı’nın anlam dünyasının ‘çerçeve’ ile olan ilişkisini geleneksel sanatlarımızın estetik ve kültür enstrümanlarıyla birlikte tartışıyor ve 7 Mart 2022 tarihine dek sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Biz de 2. Yeditepe Bienali’nin küratörü Berkan Karpat ile mekanların etkisi, seçkide karşımıza çıkan eserler ve bienalin misyonu üzerine sohbet ettik.
Disiplinler arası bir yapıya sahip olan eserleri ve çalışmalarının arasında tiyatro, enstalasyon, şiir ve ses gibi unsurların bio-fizik ve bio-kimyasal açılımlarına yer veren sanatçı Berkan Karpat, 2. Yeditepe Bienali’nin küratörlük görevini üstleniyor ve biz izleyicileri ‘Çerçeve İçi Çerçeve Dışı’ temasıyla tanıştırıyor.
“Anadolu bilgeliği bize her şeyin yerli yerinde olduğu bir alem tasavvurunu gösterir. Her eserin kendine ait bir sergilenme biçimi vardır ve her sanatçı eserini üretirken bu konuyla karşılaşır, ona çözüm üretir. Mekanı geleneksel Türk sanatının bir laboratuvarı olarak düşünürsek, eserler de sanatçıların yön alma denemelerinin işareti. Onu da mahzende yaşatıyoruz” sözleriyle bienalde yer alan mekanların, özellikle de uzun yıllar su deposu olarak kullanılan Nuruosmaniye Camii’nin mahzeninin sergi mekanı olarak seçilmesinin nedenini anlatan Karpat, “Çalışmalarımızda, geleneksel sanat eğitimi almış sanatçıların sanat icrası ve sergileme tarzları hakkındaki sorular görünür kılınıyor. Bu bienalde sergilenmek üzere yaklaşık 3 bin eserin içerisinden uzmanların da yardımıyla birlikte 282 eseri seçtik. ‘Çerçeve İçi Çerçeve Dışı’ temasını en başta belirledik fakat sergileme tarzını ve mekanı hiçbir sanatçı önceden bilmiyordu.” sözleriyle mekan yerleştirmesinin önemine bir kez daha dikkatleri çekiyor.
Berkan Karpat, “Küratörün görevi eskiden koleksiyonu bir arada tutmak, resmi temizlemek, tozunu almaktı. Şimdi ise farklılaştı, öyle bir duruma geldi ki artık ilk olarak küratör tanıtılıyor, ondan sonra o sergideki sanatçıların adı söyleniyor.” sözleriyle küratörlerin rolünün çeşitlendiğine ve önem kazandığına değiniyor.
Sanatçının daima çağdaş ve çağdaş olma mecburiyetinde olduğunu vurgulayan Karpat, “Geçmişte ya da gelecekte yaşamıyoruz. Sanatçı güncel olmazsa ancak hayal edebilir, fakat biz kategori yaptığımız zaman sanatta bir sıkıştırma yapıyoruz. Sanatçı hangi tutumla çıkıyor, eserini nasıl ortaya çıkarıyor ve onu nasıl sergiliyorsa bunun üzerine bir öz olarak düşünmesi lazım. Düşündüğün zaman zaten otomatikman bir yere gelir. Belki geleneksel sanatla uğraşan kişiler dış mekan ile temasa girdiği zaman, nasıl sergileyeceği konusunu çok düşünmemiştir ama Nuruosmaniye Camii Mahzeni’nde yer alan sergideki 16 sanatçı bunu düşünmeyi başarmış.” ifadelerine yer veriyor.
Geleneksel sanatlarda terminolojinin henüz oturmadığını ve bunun ne kadar elzem olduğunun altını çizen Karpat: “Geleneksel sanatlar aslında tümüyle kitabi bir sanattı. Biz bunu kitaptan çıkardık, kategoriye yerleştirdik, hat, ebru, minyatür dedik. Minyatüre de aslında nakış mı dememiz lazım. Açıkçası terminolojinin daha tam oturduğunu düşünmüyorum. Çoğu Batı’dan alınan terminolojiler… Kültürümüze ve mirasımıza sahip çıkmak lazım. Yani sevip sevmemek herkesin kişisel tercihidir ama sahiplenip bunun felsefi ve tasavvufi yanını tartışmamız gerektiğine inanıyorum. Aynı zamanda tarihçilerin ve sanatçıların da bunu ele alıp kamuoyunda tartışması lazım. Şu an sanat tarihçilerinin büyük bir vazifesi var, çünkü terminoloji hiçbir yerde oturmamış. Bunların hepsi ele alınmalı, önümüzdeki 10-15 sene içerisinde bu konulara yoğunlaşılacağını düşünüyorum” diyerek gelenekselin geleceğe aktarılması sorunsalına vurgu yapıyor.
Karpat son olarak “Bir eseri alıp, çerçeveleyip duvara astık ve bir zaman ilişkisi ile çevirdik. Dış mekanla ilişkisini başlattık. Fakat bunun üzerine ne kadar düşündük? Onun için bu bienalin temasını ‘Çerçeve İçi Çerçeve Dışı‘ olarak belirledik. Çerçeveye alıp duvara astığımızda bir fenomen ortaya çıkar. Kitabı alırız elimize, kitap bize hizmet eder, istediğimiz sayfayı açar bakarız. Yorulduysak ya da istemiyorsak kapatır, rafa koyarız ve kitabın zamanla olan ilişkisi biter. Bir eseri çerçeveletip duvara astığımızda ise zamanla ilişkisi devam eder…” diyerek bienal temasını açıklıyor.
Bu yıl ‘Çerçeve İçi Çerçeve Dışı’ temasıyla gerçekleşen 2. Yeditepe Bienali’ni 7 Mart 2022 tarihine dek Nuruosmaniye Camii Mahzeni, Fatih Cam Küp Galeri ve Yedikule Hisarı’nda ziyaret edebilirsiniz. Bienal hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın.
İlk yorumu siz yazın!