Bundan beş yıl önce bir sonbahar günü İzmir’den direkt olarak Berlin’e gitmiştim. Berlin’e ilk gidişim değildi ama bu sefer “hip” ve “cool” Berlin yerine eski Batı Berlin, Ku’damm veya tam adıyla Kurfürstendamm civarında kalmayı seçmiştim ve çok güzel bir geziydi. 

Kurfürstendamm, birçok markanın yer aldığı bir cadde olma özelliğiyle alışveriş için tercih edilebilen bir nokta. Sakin ve sessiz olan bu caddeyi kesen sokaklardan birinde Literaturhaus Berlin (Berlin Edebiyat Evi, Fasanenstrabe 23) bahçesi ve sevimli yapısıyla dikkat çekiyor. Literaturhaus’un olduğu bina 1927 ve 1930 arasında Berlin’deki uluslararası öğrencilere kitap ve gazete sağlayan Alexander von Humboldt vakfının yönetim merkezi olarak kullanılmış. Burada ayrıca öğrenciler için uygun fiyatlı yemekler çıkıyormuş ve kültürel etkinlikler yapılıyormuş. Öğrenci kulüplerinin etkinlikleri de olan Literaturhaus’u 1927 yılında Nabokov ve Thomas Mann gibi yazarlar ziyaret etmişler. 

1960’larda ise burada “Dolce Vita” adında bir gece kulübü bulunuyormuş. Bugün ise tarihi öneme sahip korunan bir bina olarak Berlin Senatosu’nun sahipliğinde edebiyat etkinlikleri düzenleniyor. 1980’lerden önce edebiyata yerel yönetimlerin ayırdığı bütçe çok cüzi bir miktar iken Literaturhaus’un oluşturulmasıyla kültürel harcamalar alanında edebiyata ayrılan pay artırılıyor.   

Benim kaldığım pansiyon Funk (Fasanenstrabe 69) 1895’de inşa edilen bir Art Nouveau binada yer alıyor. Geçmişte Asta Nielsen adlı Danimarkalı bir sessiz film yıldızının evi olan Pension Funk’ta oda fiyatları ortalama seviyelerde. Zevkli mobilyaları ve kahvaltı salonuyla özgün bir konaklama deneyimi sunan bir yer diyebilirim. Çocuklarıyla gelecek olanlar için Berlin hayvanat bahçesi 10 dakikalık yürüme mesafesinde bulunuyor.

Ku’Damm civarında keşfedilecek bir başka yer de, caddenin üzerinde yer alan Bristol Otel’in kafesi Reinhard’s (Ku’damm 27). Bu kafe-restoran Paris havasında şık bir yer, caddede yürüyenleri izlemek için ideal. Bir başka ilginç yer yine Fasanentrabe’de 24 numarada yer alan Kathe Kollwitz müzesi. 1900’lü yıllardan kalan bir villadaki bu müze de sanatçıyı tanımak için bir fırsat sunuyor.   

Ku’damm üzerindeki Cinema Paris (Ku’damm 211) eski dönem Fransız filmlerini gösteren “old school” bir sinema. Ayrıca 225 numarada yer alan Astor Film Lounge deri koltuklarda sinema keyfi sunarken bir şeyler yiyip içmek için kişisel hizmete sahip olan bir merkan. Bu sinemada da klasik filmler izlemek mümkün. Normal sinemalara göre biraz daha pahalı.

Bunların dışında tanınmış Alman asıllı Amerikalı sanatçı George Grosz’un adını taşıyan meydan da bu civarda yer almakta, meydanın adı da George Grosz Platz.       

Kapak Fotoğrafı: Pinterest.com

İlginizi çekebilir: Umut Hanioğlu’ndan Fransız Rivierası’nda Sanat ve Edebiyat Turu