Beş Çayı: Tarihi, Kuralları ve Vazgeçilmezleri
Beş çayı keyfini sevmeyen var mı? İster evinizin en sevdiğiniz köşesine kurulmuş çayınızı yudumluyor olun, ister favori çay evinizin yeni lezzetlerini deniyor… Herkes çeşitli atıştırmalıklar eşliğinde nefis kokulu bir çayla içini ısıtmayı ve sevdikleriyle muhabbet etmeyi sever. Peki çayın Çin’den çıkıp İngiltere’ye uzanan serüveni nasıl başladı dersiniz? Veya “beş çayı”nın aslında saat beşte değil de daha erken içildiği gerçeğini kaç defa öğrenip unuttunuz? Kendimizi süslü püslü kıyafetlerimiz içinde hayal ederek porselen fincanımızdan çayımızı yudumlayalım ve “Beş Çayı” hikayesine bakalım…
Beş Çayını Tarihi
Avrupalı tüccarlar aracılığıyla Çin’den İngiltere’ye yolculuk eden çay, ilk dönemler tahmin edersiniz ki günlük hayatımızda sıklıkla tükettiğimiz pek çok şey gibi günlük tüketimden önce medikal olarak kullanılıyor; 1600’lerde eczanelerde satılıyor. İlk dönemlerdeki çayın fiyatı o kadar yüksek ki, altın parayla satılıyor ve haliyle yalnızca üst sınıflar tarafından tüketiliyor. 1700’lerde de çay aristokrat kesimin tüketimiyle sınırlı kalmaya devam ediyor.
1800’ler gelindiğinde ise bambaşka bir boyuta erişiyor çay. Bildiğimiz gibi o dönem İngiltere’de yalnızca kahvaltı ve akşam yemeği var; arada ara öğünler falan yok. 7. Bedford Düşesi Anna, diyabet hastası ve akşam yemeğine kadar aç kalamıyor. Bu sebeple, öğle ve akşam yemeği arasına saat dört gibi bir bardak çay ve atıştırmalık yiyecekler sıkıştırıyor. Kraliçe Anna’nın bu alışkanlığı ile misafirleri de tanışıyor derken İngiltere’de popüler hale geliyor çayın yanında saat 4 atıştırmalıkları.
Çay ülkenin aristokrat kesiminde bir alışkanlığa dönünce çayın yüksek fiyatlarından herkes şikayetçi olmaya başlıyor. Bu sebeple 1928’de bir grup botanikçi Çin’e gönderiliyor; hatta Lord Bentrick’in Çay Komitesi adında gizli bir örgüt dahi oluşturuluyor. Amaç ne mi? Çin’de çayın nasıl yetiştirildiğini öğrenmek ve buradaki çay fidelerini sömürgedeki Hindistan’a getirerek burada çay üretimine başlamak. İşte İngiltere’nin çayla daha yakından tanışması ve tüm kesimin çaya erişimi olması böylece gerçekleşiyor.
1900’lü yıllarda toplumdaki hemen her kesim çayla buluşabilmiş olsa da burjuva ve aristokrat kadınlar toplanarak çay partileri vermeye başlıyor. Uzun ipek eldivenler, kocaman gösterişli şapkalar, kabarık etekli elbiseleriyle gösterişli kadınlar; tam da hayalinizde canlanan sahne eşliğinde düzenleniyor bu çay partileri.
Çaya Süt Eklemek
English Breakfast Tea süt eklemeden içilmez gibi gelir pek çok insana. Aslında böyle bir zorunluluk kesinlikle yok. Peki çaya süt eklemek nereden geliyor? Çin’den gelen çaylar, döneminde “Kahve, Çikolata ve Çay Adında Bir Tür İçecek” yazan dükkanlarda satılıyor ve ilk dönemlerde sıcak çayın bardağı çatlamasını önlemek için bardağa önce süt dökülüyor. Bir zaman sonra sütün verdiği arome beğenilerek çaya %20 oranında süt katılmaya başlanıyor. Ayrıca sütün, çayın içindeki asiditeyi azaltacağı düşünülüyor.
Beş Çayının Vazgeçilmezleri
Beş çayının olmazsa olmaz eşlikçileri arasında sizin favorileriniz hangisi? Çeşitli çörekler, tuzlu yiyecekler, somonlu-jambonlu-füme etli sandviçler… Peki ya tatlılardan ne haber? Muffinler, limonlu kekler, crumble’lar… Yoksa kraliçelerin favorisi Scone mu sizin de favoriniz? Veya çilek reçeli ve tereyağlı krema ile doldurulmuş iki katmanlı sünger kek -Victoria Sponge- mı?
Beş Çayının Olmazsa Olmaz Kuralları
- Beş çayında, çay asla fincanın ağzına kadar doldurulmamalı ve “dudak payı” dediğimiz boşluk unutulmamalı.
- Çay fincanı kibar bir şekilde tutulmalı, küçük parmak fincanı kavrarken diğer parmaklarla fincana destek verilmeli.
- Çayı karıştırırken çay kaşığı asla fincan kenarlarına dokunmamalı.
- Peçete üçgen şekilde kucağa serilmeli ve masaya temas etmemesine dikkat edilmeli.
- Her masada mutlaka sıcak süt, dilimlenmiş limonlar bulunmalı ve şekerler porselen şekerlikte servis edilmeli.
- Servis yapan kişi masadaki muhabbeti bölmemeli.
- Beş çayına eşlik eden atıştırmalıklar tek lokmalık olmalı. Masadaki konuklar her ne kadar aç olurlarsa olsunlar yiyecekleri yavaş yemeli. (Not: Unutmayalım, tabağındaki atıştırmalıkları bitirmeyen misafir bir sonraki buluşmalara davet edilmiyor.)
- Beş çayının yandaşları her ne kadar tek lokmalık ve elle yenilebilir olmalı diyor olsak da scone tek parça yenmez. Bıçakla ikiye ayırdığımız scone’ların bir tarafına yağ diğer tarafına reçel sürülür ve kremanın üzerine eklenen Devonshire kreması ile mideye indirilir!
Çaya Dair…
- Çay molaları saat 3-4 gibi veriliyor ve ilk zamanlarda bu çay zamanı “four o’clock” olarak geçiyor. Bizim bildiğimiz “five o’clock” ise çay saatinin farkında olmadan bir saat kaymasıyla 20. yüzyılda ortaya çıkıyor.
- İngiltere beş çayı ikiye ayrılıyor: high tea ve low tea. Bunlar ne derseniz, high tea saat 5’ten sonra yüksek ayaklı yemek masalarında yenilip içilen; low tea ise bizim beş çayı olarak bildiğimiz alçak masalarda saat 3-5 arasında yenilip içilen hafif yemekler.
- Resmi bir kaydı olmamakla birlikte Kraliçe II. Elizabeth’in beş çayında tercih ettiği çay Earl Grey ve Darjeeling.
- İngiliz Kraliyet Ailesi’nin yatmadan önce ballı İngiliz çayı içtiği biliniyor.
Kapak Fotoğrafı: Pexels
İlk yorumu siz yazın!