Hayat kötü kitaplar okumak için çok kısa. Dünyada her 30 saniyede bir yeni kitap yayınlandığını da göz önünde bulundurursak, bu kadar fazla seçenek arasında iyi seçimler yapmanın bir hayli zor olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan bazı kitapları okuduğumuzda kendimizi çok daha iyi hissettiğimiz ve yenilendiğimiz de su götürmez bir gerçek. İşte bugün tam da kitapların bu etkisi ve biblioterapi üzerine yazmak istedim.

Biblioterapi
Biblioterapi | Fotoğraf: Twitter

Kitap okumanın ruh hali ve zihin üzerinde olumlu etkisi olduğu fikri yeni değil. Yunanlılar ve Mısırlılar da dahil olmak üzere birçok eski toplum, kütüphaneleri iyileştirici özelliklere sahip kutsal alanlar olarak gördü. 20. yüzyıldan itibaren ise, psikologlar genel olarak okumanın potansiyel faydaları ve özel olarak ruh sağlığına olumlu etkileri üzerine resmi araştırmalar yapmaya başladılar. Genel olarak, literatür, özellikle yeni bir bakış açısı sunan veya okuyucuyu konfor alanının dışına çıkaran kitaplar okumanın empatiyi, başkalarına karşı hoşgörüyü ve başkalarının duygularını okuma yeteneği gibi insani becerileri artırabileceğini öne sürüyor.

Peki bize uygun kitapları okuduğumuzda gelen bu iyileştirici etkinin, gerçek bir terapi yöntemi olarak var olduğunu, pek çok ülkede giderek popülerleşen bir yaklaşım haline geldiğini söylesem ne dersiniz?

Biblioterapi
Biblioterapi | Fotoğraf: Pinterest

Biblioterapi Nedir?

Biblioterapi, adından da anlaşılacağı üzere Yunanca kitap (biblio) ve şifa, iyileşme (terapi) kelimelerinin birleşimidir.  İhtiyacı olanların ruh sağlığını desteklemek için geleneksel terapi yöntemlerinin yanı sıra kitapları ve diğer literatür biçimlerini kullanan terapötik bir yaklaşım.

Peki bu yöntem terapi ortamında nasıl işliyor? Bu yaklaşımda terapistler, danışanlarına felsefeden anıya, kişisel gelişim kitaplarına ve hatta otobiyografilere kadar birçok türde kitap tavsiye edebiliyorlar. Ama asıl öncelikleri kurgudan yararlanmak. Dolayısıyla en çok roman ve hikaye kitapları üzerinden çalışılıyor.

Kitapların Gücü
Kitapların Gücü | Fotoğraf: Unsplash/@cristina_gottardi

Belirli literatür parçalarını okumanın ve bir terapistle bunlar hakkında konuşmanın, yanı kitap kulübüne benzer bir etkileşimin terapi odasında bire bir terapistle yapılmasından bahsediyorum. Bu yöntemin hastaların kendi bakış açıları dışındaki  görüşleri anlamalarına, empati yeteneklerinin gelişmelerine, zor bir geçmişi veya üzücü semptomları anlamlandırmalarına yardım ettiği düşünülüyor. Bunun yanı sıra umut, memnuniyet duyguları yaşamalarına etki ettiğine inanılıyor. Daha da önemlisi, okumanın aynı zamanda özsaygı, öz farkındalık ve öz yeterlilik duygularını geliştirdiği düşünülüyor.

Biblioterapi, anksiyete, depresyon veya diğer duygudurum bozuklukları olan hastalara uygulanabiliyor. Travma veya bağımlılıkla mücadele edenler ya da depresyon, boşanma ve  ilişkilerle ilgili diğer zorluklardan geçenler, iyileşmek için bir de Dünya Edebiyatı’nın derin sularına dalıyorlar.

Biblioterapi
Biblioterapi | Fotoğraf: Pinterest

Biblioterapi, bireysel veya grup terapi seanslarında veya bir terapistin rehberliği olmadan da uygulanabiliyor. Bir terapistle yürütüldüğünde ise Biblioterapi nadiren birincil veya tek tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Daha çok, Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT/ BDT) veya psikodinamik terapi gibi diğer yaklaşımlarla birlikte kullanıldığını görüyoruz. Terapi deneyimi olanlar bilir, terapist danışanına zaman zaman, hatta gerektiğinde her seans sonrası ‘ev ödevi’ denilen, bir sonraki terapiye dek üzerinde düşünmesi, çalışması gereken küçük taslaklar verir. İşte bibliyoterapi tam da böyle durumlar için kullanışlı bulunan bir yöntem. Özellikle kitap okumayı seven insanlar için. Mesela bir bibliyoterapist tercih ettiği esas terapi yönteminin yanında -diyelim ki Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ile çalıştığı bir danışanına- bu metod üzerinden yazılmış bir kişisel gelişim kitabı tavsiye edebiliyor. Ya da travma uzmanı bir terapist, danışanına travma yaşamış bir karakter içeren roman ya da hikaye önerebiliyor.

Danışan tavsiye edilen kitabı okuduktan sonra terapi esnasında kitap hakkında konuşuluyor ve terapist danışanın okuduklarını değerlendirme biçimini gözlemleyebiliyor.  Şüphe yok ki, bu da terapistler için oldukça akıllıca ve terapi sürecini hızlandıran bir yöntem. Çünkü danışmanın bakış açısı, olayları ya da karakterleri yorumlama şekli, danışana dair tahlil yapmayı bir hayli kolaylaştırıyor. Günümüzde bibliyoterapi, dünyada pek çok ülkede hapishane mahkumları için verilen edebiyat kurslarından , demanslı yaşlılar için oluşturulan okuma gruplarına kadar birçok farklı formda kullanılıyor.

Biblioterapi Üzerine Kişisel Deneyimler

Kitapların Gücü
Kitapların Gücü | Fotoğraf: Pinterest

Yeri gelmişken kendi tecrübemden de bahsetmek isterim. Psikolojik danışman olduğum ve aynı zamanda da kitap okumayı çok sevdiğim için, bulunduğum şehrin en büyük  kütüphanesi State Library of Victoria (Victoria Devlet Kütüphanesi)’nin online kitap terapi çalışmalarının podcastlerini dinlemiştim ve orda Biblioterapi seanslarında dikkat edilmesi gereken bazı noktaları belirtmişlerdi. Kendi kendimize kitap okurken bunu terapötik bi deneyime dönüştürmek istersek bu metodlar işimize yarayabilir. Bunlar kısaca şöyle:

  • Yüksek sesle okuma deneyimini benimsemeye istekli olun.
  • Hikâye ve şiir yavaş okunur … kelimelerin tadını çıkarın, anlamlarını ve aktardıkları görüntüleri özümseyin.
  • Dinlerken başka bir şey yapma isteğine karşı koymaya çalışın. Tüm dikkatinizi kelimelere verin ve ön yargılarınızı askıya alın.
  • Size gelen herhangi bir duyguya dikkat edin. Okuduklarınız sizde nasıl hisler uyandırıyor? Not almak için yakınınızda bir not defteri bulundurmak isteyebilirsiniz.
  • Mevcut durumunuzu farklı açılardan değerlendirmek için biraz zaman ayırın.
  • Rahatlayın. Bu hikayelerin ve şiirlerin tadını çıkarın, onlar sizin için.
James Badwin
James Badwin | Fotoğraf: Unknown

Hayatları boyunca harika kitaplarla kendi kendilerini tedavi eden tüm kitapseverler için, kitap okumanın zihinsel sağlığımız ve başkalarıyla olan ilişkilerimiz için iyi olduğu bilgisi hiç de şaşırtıcı değil. Okumanın beyin üzerindeki etkileri üzerine yapılan çok fazla araştırma var ve varılan sonuçlardan biri, insanların bir deneyim hakkında okuduklarında, o deneyimden geçtiklerinde olduğu gibi aynı nörolojik bölgelerde uyarım hissettikleri. Hikaye okurken ve başka birinin duygularını tahmin etmeye çalışırken aynı beyin ağlarından yararlanırız. Müthiş değil mi?

Acınızın ve kalp kırıklığınızın dünya tarihinde eşi benzeri olmadığını düşünüyorsunuz ama sonra okuyorsunuz. Bana en çok eziyet veren şeylerin, beni yaşayan ya da yaşamış olan tüm insanlara bağlayan şeyler olduğunu öğreten kitaplar oldu.” – James Baldwin

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@cristina_gottardi

İlginizi çekebilir: İlkan Balkan’dan Bibliosmia