Bazı Markaların Hikayesi Var: Big Chefs
“Bazı Markaların Hikayesi Var” serisinde, bu sefer uzaklara gitmeden, aslında günlük hayatımızın önemli bir parçası bir markayı ele alma vakti: Big Chefs! Bir Ankaralı olarak, henüz tek lokasyonlu bir markayken keşfetmiş olduğum Big Chefs, şu an 20’ye yakın lokasyonu ile ulusal bir zincir oldu! Markanın bugünlere gelme hikayesini, bizzat birinci ağızdan, Gamze Hanım’dan dinledim.
-Bu yazı Ekim 2018’de güncellenmiştir. –
Big Chefs’in benim hayatımda çok özel bir yeri var. Ankara’da ilk şubesini açtığı andan itibaren, arkadaş grubumuzla keşfettiğimiz ve ilk andan itibaren ortamına bayıldığımız bu konsept, şu an yaklaşık 20 şubeli ulusal bir zincir. Üniversite hayatımın ta en başında, hayatımın bir parçası olan Big Chefs’in şu an bir fenomen haline gelmesi, garip gelebilir ancak bir Ankaralı olarak benim için bir gurur kaynağı.
Big Chefs, çok özgün ve insanın içini ısıtıp, insana ilham veren bir hikayeye sahip. Geçtiğimiz hafta, Big Chefs’in hikayesinin detaylarını markanın kurucusu Gamze Cizreli’den birebir dinleme fırsatım oldu.
Biraz Big Chefs öncesine, yani 93-2006 yılları arasına gidelim. Ankaralılar bilir, Arjantin Caddesi’nde, başından beri duruşuyla, dekoruyla sanki hiç Ankara’ya ait değilmiş gibi duran Cafemiz adında bir cafe vardır ve Ankaralılar için bir külttür. Cafemiz, Gamze Hanım’ın elinin değdiği ilk konsept olma özelliğine sahip. Cafemiz’in, hemen 80’lerin bitiminde, insanların yeni deneyimlere en açık olduğu zamanlarda açıldığını anlatıyor Gamze Hanım. Ankaralıları, kreplerle, capuccinolarla tanıştırmış oluyor böylece. Ankara, Cafemiz’i kucaklıyor ve ardından Kuki ve Quick China gibi konseptlerle Ankara’ya daha da çok eli değmeye başlıyor Gamze Hanım’ın.
Derken… 2006 yılında, hayatında önemli bir dönüm noktası gelip çatıyor ve bu üç markayı birlikte yaratıp, büyüttüğü ortağı ile yolları ayrılıyor.
Ankara gibi zor beğenen, aslında yeniliklere İstanbul’a göre daha mesafeli olan bir kitleye türlü yenilikler, yaratıcı menüler ve çoğu detaylarda gizli sürprizlerle on yılı aşkın süredir dokunan Gamze Cizreli, Big Chefs’in temellerini atıyor 2006 yılında.
Big Chefs’i diğer restaurant/cafe konseptlerinden ayıracak özellikleri hayal ediyor öncelikle… Şeffaf olmalı mutfak diyor, misafirlerimiz gelsin, yemeklerinin piştiği ortamı görsün, hijyeni hissetsin, şefler ile konuşsun, isterse yediği yemeğin tarifini alabilsin.
Sonra, biraz tavuklu Sezar salatası, domates çorbası sarmalındaki menülerden çıkmalı bu konsept diye düşünüyor. Menüyü oluştururken, “Anadolu lezzetlerini Batı ile harmanlayalım, yenilikçi ancak damak tadımıza uygun bir menü sunalım” mottosu ile yola çıkıyor. Big Chefs, zaten menüsünde bıcı bıcı tatlılarını, kuru patlıcan dolmalarını, höşmerimleri sunan kendi ligindeki ilk restaurant olma özellğini taşıyor.
Bildiklerimizi misafirlerle paylaşalım diyor Gamze Hanım. Bu yüzden, Big Chefs tek lokasyonluyken bile yemek ve pastacılık workshopları sunuluyor. Kendi adıma, bu workshopların müdavimiydim zaten. Ankara için o günlerde çok büyük bir yenilikti ve workshopların içeriği son derece albenili ve heyecan vericiydi, hala hatırlarım.
Son olarak, beni Big Chefs adını duyduğumda en çok heyecanlandıran elementlerden biri olan dekora geliyor. Başından beri amaç, insanların yemek yerken rahat hissedeceği, örtüsüz masalara sahip, samimi ve doğal bir ortam yaratmak olmuş Gamze Hanım için. Ankaralı mimar, Nejat Sert tarafından geliştirilen projede, Gamze Hanım’ın her detayda eli değmiş tabi ki. Gamze Hanım ve Nejat Bey, hala her projede bir arada çalışıyorlar zaten.
Derken… Ankara’da birkaç lokasyona ulaştıktan sonra, ikinci bir dönüm noktası gelip çatıyor Big Chefs için. Saruhan Tan, Ankara’ya yaptığı bir iş gezisi sırasında, Big Chefs’e götürülüyor ve hem yemeklerden, hem de genel konseptten çok etkileniyor. Bunun üzerine, Gamze Hanım ile tanışmak isteyen Saruhan Bey, sonrasında Big Chefs’e ortak oluyor ve markanın İstanbul’a ve Türkiye’nin geneline yayılma hikayesi ivme kazanıyor.
Etiler lokasyonu ile, İstanbul’a merhaba diyen Big Chefs*, tüneldeki şubesi vs. derken, aslında İstanbul’da hafızalara Tarabya lokasyonu ile kazanıyor. Gamze Hanım’ın anlatımı ile, denize sıfır böylesine geniş bir lokasyonda bu tarz konsept ilk defa deneniyor. Aslında, dünyanın “erişebilir lüks”e doğru gittiği bu zamanlarda, Big Chefs, Tarabya lokasyonu ile bunu vaat ediyor bize. Bir kadeh şarap, güzel bir yemeğe mantıklı rakamlar ödeyerek ayrılabiliyorsunuz mekandan ve muhteşem manzara ve atmosferin tadını çıkartıyorsunuz.
*Etiler şubesi kapanmıştır.
Big Chefs Tarabya: Tarabya Mahallesi, Yeniköy Cad. No:80 Sarıyer/İstanbul
Aynı şekilde Göksu’da bulunan Big Chefs’in deniz kenarındaki ikinci şubesi de harika bir lokasyonda. Anadolu Yakası’ndaki bu eşsiz manzaralı mekana mutlaka uğramalısınız.
Big Chefs Göksu: Anadolu Hisarı Mh., Küçüksu Cd. No:4, 34810 Beykoz/İstanbul
Beni marka ile ilgili etkileyen en önemli noktası ise aslında şu: Nasıl oluyor da bir konsept, hem Ankara’da, hem İstanbul’da, hem Samsun’da, hem de Gaziantep’te işleyebiliyor? Gamze Hanım’a göre, bunun sırrı lokalize olmuş menülerinde. Türkiye’yi karış karış gezerek keşfettiği, peynirler, zeytinyağları, etler ile oluşturulan menüler sayesinde, her gittikleri şehirde benimseniyorlar. Big Chefs’in nar ekşisi Hatay’dan, Sapanca Peynirleri Sapanca’dan, zeytinyağları Ayvalık’tan, kavurmaları ise Diyarbakır’dan getirtiliyor. Gamze Hanım, yeri geliyor, Alaçatı ot festivalinde buluyor kendini, yeri geliyor zeytin hasatında.
Peki böyle çok lokasyonlu büyüyen bir konsepti taze ve canlı tutmak için neler yapıyorsunuz diye sorduğumda da, son derece ilham verici bir yanıtla karşılaşıyorum. Sadece yemek, şaraplar, üzümler ile ilgili yayınları ve trendleri değil, moda, dekorasyon, müzik gibi birçok farklı alandaki yayınları ve trendlerini yakından takip ettiğini öğreniyorum Gamze Hanım’ın. Ayrıca, yılda birçok kez hem yurtiçi hem yurtdışı keşif turlarına çıktığını öğreniyorum. Bu keşif turlarında, ilgisini çeken ve Big Chefs ruhuna yakışacağını inandığı detayları not alıp, fotoğraflayan Gamze Hanım, mekanı ve menüyü küçük detaylarla işlemeye devam ediyor. Örneğin, New York gezilerinin birinde kaldığı Philippe Starck imzalı oteldeki aydınlatmalara bayılan Gamze Hanım, dönüşte hemen mimarı ile bu konuyu çalışıp, Kanyon şubesinin tavan aydınlatmalarını oluşturuyor. İlhamın ve mekana yenilik katan detayların her yerde olduğuna inanan Gamze Hanım, misafirliğe gittiği bir evde bile fotoğraf çekerken bulabiliyormuş kendini.
Big Chefs için 2014 yılı önemli bir yıl oldu… Çünkü, ulusal markamız şimdi de Dubai yolcusuydu. Zamanında konuştuğumuzda Gamze Hanım’ın yüzünden heyecanı ve sabırsızlığı okunuyordu zaten bu konu ile ilgili. Big Chefs’in yerel ortağı, Dubai şeyhi Al Maktoum’un sahibi olduğu bir şirket aslında. Big Chefs’e Dubai’ye açılma teklifi, ilk olarak onlardan gelmiş. Gurur verici değil mi?
Biraz Big Chefs’in hikayesinden çıkıp, Gamze Hanım’a dönersek de… Ülkemizde bir elin parmaklarını zorla geçecek, kadın girişimcilerden bir tanesi Gamze Hanım. Akademisyen bir aileden gelip, mutlu olacağı alana kendini en baştan kanalize eden Gamze Hanım, her ne kadar son yıllarda bir gelişme gösterse de, kadın girişimciliği konusunda hem kültürel, hem de yapısal gidecek çok yolumuz olduğunu düşünüyor.
“Bazı Markaların Hikayesi Var” konseptli yazılarımdan ikincisini sonlandırırken, hikayesine ta en başından, Ankara günlerinden tanık olduğum, benim için çok özel bir yeri olan Big Chefs’in, böylesine başarılı bir noktaya gelme hikayesini ve dönüm noktalarını ilk ağızdan dinlemek benim için bir zevkti demek istiyorum. Big Chefs’in bundan sonraki maceralarını da hep çok yakından takip ediyor olacağım.
İlk yorumu siz yazın!