Bir Başkadır: Kesişen Hayatlar, Tanıdık Simalar
Netflix için yapılan yerli işler arasında en elle tutulur olanı kolayca seçebilmemizi sağlayan Bir Başkadır, süssüz,pürüzsüz ve akıcı bir anlatı sunuyor izleyicisine. Arada kalmışlık hissini Türk toplumundaki çeşitli temsiller üzerinden okuyan ve derleyen bu dizi, önyargılara ve duygulara en doğal yollardan temas ediyor. Kendini sevdirmeye çalışmıyor, kimseye yaranmak için debelenmiyor. Kutuplaşma furyasının bir parçası olmayı reddediyor.
(Editör notu: Yazı spoiler içermemektedir.) Her karakterine eşit mesafede yaklaşan, aşırı derecede karikatürize hale gelebilecek diyalogları son derece ustalıklı şekilde hikayesine yediren Bir Başkadır; iyi yazılmış metni sayesinde seyircisini sahici bir ablukaya alıyor. Boşa çekilmiş bir sahne, boşa sarf edilmiş herhangi bir söz olmadığını bilerek izliyorsunuz ekranda akanları. Hikayenin özüne hizmet etmeyen herhangi bir şeyle karşılaşmamak da, bölümler arası akışkanlığa doğrudan etki ediyor haliyle. Elinizde avucunuzda biriktirdiğiniz önyargıların hepsini girişte kapının dışına bıraktırıyor dizi. Çıkışta alıp almamak da tamamen size kalıyor. Çünkü kimseye hayat dersi vermeye çalışılmıyor. Herkesin yine bildiğini okuyacağı biliniyor. Günümüz Türkiye’sindeki kutuplaşmaların ve çatışmaların bu tür eserlerle yumuşayabileceğini zannedenler her ne kadar Polyannacı ise, halihazırda olanı biteni bize bu şekilde kendine has üslubuyla anlatan Berkun Oya da bir o kadar rasyonel, gerçekçi bir perspektifte kalıyor.
Farklı düşünce yapılarına ve sosyo ekonomik kültürlere yanlamaya çalışmayan bir dil mevcut dizide. Şöyle ki, birilerine sevimli gözükme çabası içinde olmaması benim çok hoşuma gitti. Birilerinden yana taraf olmak zorunda olmadığımız yerli dizilere büyük açlık çekilen bu dönemde, kendini kalabalığın ortasında küçük bir boşluğa konumlandırıyor Bir Başkadır. Etrafındaki curcunayı takip ediyor, her şeyin farkında, çok iyi gözlemliyor. Peki harekete geçiyor mu? Hayır. Ama bunun eleştirel bir yaklaşım gerektirdiğini düşünmüyorum. Sırf toplumsal analizler yaptığı için bu acımasız sınıfsal hayatın savaşını vermek zorunda değil. Yani Bir Başkadır’ı “yeterince” politik olmaması üzerinden eleştirmek, günümüz polarizasyon kültürünün bir parçası olma çabasından öteye götürmez bizi.
Çeşitli ekranların karşısında geçip giden ömürleri, sınıfsal önyargıları, varoluşçuluğa fırsat bırakmayan geçim sıkıntılarını ve modern şehir hayatının sözde izole tasvirini başarılı sayılabilecek bir şekilde yapan dizi; izleyicisini her şeyin sınıfsal olduğu konusunda tetiklemiyor belki. Ama bu meseleyi dert ediyor. Bunu dert ettiğine inandırıyor. Samimiyetine güvendikten sonra tüm anlatı daha bir bütünlük kazanıyor. O noktada da kişilerin giydikleri, inandıkları, tükettikleri önemsizleşiyor.
Kapak Fotoğrafı: Filmloverss
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Unorthodox
İlk yorumu siz yazın!