Avengers: Endgame: Bir Devrin Sonu
Marvel Cinematic Universe’ün (MCU) 2008’den bu yana devam eden dev bütçeli ve görkemli süperkahraman filmleri serisi Infinity Saga, yirmi ikinci filmi Avengers: Endgame ile sona erdi. Yıllara ve evrenin farklı köşelerine yayılan bir hikâyenin etkileyici finali, bazı şeylerin sonu olsa, bazı kahramanlara veda anlamı taşısa da, MCU’nun elinde anlatacak daha birçok hikâyesi, kataloğunda bizimle tanıştırmayı beklediği daha birçok kahraman var.
-Tahmin edilebileceği üzere, bu yazı fazlaca spoiler içerir.-
Avengers: Endgame, geçtiğimiz yıl izlediğimiz ve MCU’daki tüm canlıların, haliyle yıllardır beyazperdede izlediğimiz süperkahramanların da yarısının yok olmasıyla sonuçlanan Avengers: Infinity War‘un hemen ardından ve beş yıl sonrasında yaşananları konu alıyor. Film, MCU’nun yirmi ikinci filmi olarak Infinity Saga‘ya bir son vermiş oluyor. (Fakat yapılan açıklamalara göre, fazlardan oluşan MCU’nun dördüncü fazına geçmeden önce Spider-man: Far from Home‘u da izlememiz gerekecek.) Filmde 11 yıl boyunca biriktirdiğimiz tüm parçalar yerine oturuyor, özellikle Avengers’ın Iron Man (Robert Downey Jr.), Captain America (Chris Evans), Thor (Chris Hemsworth), Hulk (Mark Ruffalo), Black Widow (Scarlett Johansson) ve Hawkeye’dan (Jeremy Renner) oluşan çekirdek kadrosu (10 yıllık kontratlarının da bitmesiyle) emekliye ayrılmaya hak kazanıyor. Hepsinin Infinity War’un ardından hayatta kalması tesadüfî değil, çünkü oldukça kalabalık ve bu yüzden adeta bir süperkahraman check-listi formatında olduğunu ve hiçbir karaktere doğru düzgün alan ve odaklanma fırsatı bırakmadığını düşündüğüm öncülünün aksine, bu filmde onlarla yeterince baş başa kalma fırsatımız oluyor. Çekirdek kadronun hepsi karakter gelişimlerini tamamlama, hesaplaşmalarını ve yüzleşmelerini gerçekleştirme şansı buluyor, kendilerine ve bu ‘sagaya’ yakışır vedalarını edebiliyorlar.
Avengers: Endgame‘in Avengers: Infinity War‘dakinin yarısı kadar süperkahramana ve yarım saat fazladan süresi olması, karakterlerlerinin derinine inebilmesi için fazlasıyla yeterli oluyor. Hikâyenin en zekice hamlelerinden biriyse tüm karakterleri farklı zaman ve mekanlara yollamayı, böylece kendi hesaplaşmalarını, kendi yüzleşmelerini yaşayabilmeleri için yeterli alanı yaratması oluyor. Senaristlerin tıpkı sonsuzluk taşlarını toplamak için zaman ve mekan gruplarını optimize ederek kahramanları grupladığı gibi, bu denkleme çözülmesini istedikleri kişisel hesaplaşmaları da katmış olduğunu görmek zor değil. Böylece herkes için asıl görevden bağımsız bir kişisel alan yaratılmış, izleyicinin dikkati de aynı sahnede her yerden ayrı bir süperkahraman çıkmasıyla dağılmamış oluyor.
Infinity Saga’nın en önemli karakterinin Tony Stark, namıdiğer Iron Man olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ne de olsa 2008’de her şey solo Iron Man filmiyle başlamış, tüm seri boyunca neredeyse tüm filmlerde karşımıza çıkan karakter o olmuştu. Tony Stark’ın bencil, ukala ve kendini beğenmiş bir zengin budala imajının seri boyunca özellikle babasıyla ilgili sahnelerde ve babalık içgüdüsüyle hareket ettiği sahnelerde kırıldığını ve neticede yıkıldığını düşünüyorum ben. Her şeyin kaynağında babasıyla olan ilişkisindeki dinamikler olsa da, Tony Stark’ı ve Iron Man’i kendinden fazlasını düşünebilen bir kahraman yapan şeyin özellikle Iron Man 3‘te küçük bir çocukla kurduğu dostluk, Captain America: Civil War‘dan başlayarak Peter Parker’a yaptığı mentorluk ve son olarak bu filmde kendi kızıyla kurduğunu gördüğümüz bağ olduğunu söyleyebiliriz ne de olsa. Bu yüzden MCU’ya veda eden Tony Stark/Iron Man’in hikayesinin tam bir çözüme ulaşması açısından, geçmişe dönüp babasına sarılması kadar Peter Parker’la yeniden buluşmasının da önemi büyük. (Filmin finalinde cenazeye Iron Man 3’teki küçük çocuk Harley Keener’ın gelmesi de MCU için küçük ama Iron Man cephesi için önemli bir detay.)
Steve Rogers, namıdiğer Captain America da Infinity Saga için en az Iron Man kadar önemli bir kahraman. 1940’larda başlayan hikâyesi bize S.H.I.E.L.D. ve Hydra’nın köklerini anlatmış, donuk olarak geçirdiği yılların ardından kendinden onlarca yaş genç kahramanlarla aynı grup içinde bulunmasının getirdiği birçok espri ve şaka yüzümüzü güldürmüş, MCU’nun üçüncü fazını başlatan Civil War’un taraflarından bir diğeri o olmuştu. Captain America’nın Avengers: Endgame‘de de poposunun bir espri unsuru olarak kullanılmasından çok daha büyük işlevi var pek tabii ki. Ünvanını isteyerek en yakın dostuna devreden, eceliyle ölecek bir süperkahraman fikri yeterince erdemliyken, buna bir de görevini yerine getirmiş olmanın rahatlığıyla aşkın peşinden gitmesi ve bir zaman makinesiyle ona verilen şansı sevdiği kadınla olmak için kullanması ekleniyor. Vatanı uğruna savaşmak için yeterli bulunmayan bir askerden, Thor’un çekicini kaldırmaya yeterli bir kahramana dönüşümü Captain America’nın hikayesini özetliyor.
Avengers: Endgame, artık ailesiyle vakit geçirmeyi tercih edeceğini düşündüğümüz Clint Barton / Hawkeye, içindeki asabi arkadaşla barışmış gözüken Bruce Banner / Hulk ve büyük bir fedakarlıkla aramızdan ayrılan Natasha Romanoff / Black Widow için de bir veda. Fakat çekirdek kadrodan vedalaşmayacağımızın sinyallerini aldığımız bir kahraman var ki, Guardians of the Galaxy‘e eklenmesi ihtimali beni çokça heyecanlandırıyor. Chris Hemsworth‘ün komedi yeteneğini her filmde biraz daha ortaya çıkaran MCU, bu filmde oyuncunun/karakterin tek sahip olduğunun kasları olduğunu düşünenlerin de yeteneğini fark edebilmesi için elinden geleni yapmış. Oyuncunun komedi için büyük önem taşıyan zamanlamadaki yeteneğini daha iyi fark ediyoruz bu filmde; diğer yandan Thor‘un duygusal tepkilerine ya da onun hikayesini çözüme ulaştıran, annesiyle olan yüzleşmesine tanık oluyoruz.
Tony Stark’ın “I am Iron Man.” sözleriyle başlayan Infinity Saga, Tony Stark’ın “I am Iron Man.” sözleriyle görkemli, epik ve heyecan verici bir final yapmış oldu Avengers: Endgame‘de. İçindeki birçok kahramanın yaratıcısı olan Stan Lee‘ye de son cameo’su ile bir veda niteliğindeki film, karakter odaklılığı ve hiçbir şeyi havada bırakmayan doğru düzgün bir veda oluşuyla takdiri hak ediyor. Gişe rekorları kırmayı da, çok konuşulmayı da öyle… Avengers: Endgame‘in sinema sanatı için bir şey ifade ettiğini söylemek fazla kaçacaktır ama eğlence dünyası ve film endüstrisi adına çağımızın en büyük ve önemli başarılarından biri olduğunu görmezden gelmek de büyük bir hata olur. MCU’nun dördüncü fazını merakla bekliyor, yeni hikâyeler dinlemek, yeni kahramanlar tanımak için şimdiden heyecanlanıyorum.
IMDb Puanı: 9.0/10
İlk yorumu siz yazın!