Bu Yaz Tekneyle Denize Açılın: 6 Günlük Bozburun Rotası
Covid-19 tehlikesi hala devam ediyor ve hayatımızın sınırlarını kendi dilediğince çiziyorken, hiçbirimiz kapımıza dayanan yaz aylarının tadına gerçek anlamda varabilecek miyiz bilemiyoruz. Bir yandan planlarımızı tek tek erteliyor ya da iptal ediyoruz ama diğer yandan da hala umut doluyuz ve maviliklerde kulaç atmayı ya da tekne ile denize açılmayı hayal edip duruyoruz. Mesela Bozburun’a doğru…
Görünen o ki yaz tatili şansı yakalayabilirsek, tatil dinamiklerimiz temelden değişecek ve sağlık açısından güvenliğimizi ilk sıraya koymak en önemli kriterimiz olacak. Mümkünse güvenliğimizin de kendi kontrolümüzde olmasını isteyeceğiz. Bu da kalabalık otellerden öte, kişi sayısının sınırlı olduğu butik işletmeler ya da kendi çekirdek grubumuz/ailemiz ile bir tekne tatilini tercih etmemize neden olacak. Turizmciler kamp ya da karavan tatillerinin de fazlasıyla tercih edilir olacağından bahsediyorlar ama bu tip tatiller herkesin konfor anlayışına uymayacağından, sağlık açısından en güvenli alternatif tekne tatilleri olacak gibi duruyor.
Bir tekne tatili organize etmek için öncelikle seyahat kriterlerinize ve bütçenize uyan bir tekne bulmanız gerekiyor. Bu noktada, yakın çevrenizden güvenli bir bireysel tekne ya da şirket tavsiyesi almanızı ya da mümkünse tanıdığınız bir tekne kaptanından veya sahibinden yardım istemenizi öneririm. “En iyi tekne arkadaşının teknesi” klişesinin hala geçerliliğini koruduğu ise büyük bir gerçek.
Tekne tatilinin ana rotasını belirlemek en fazla kafa yorulan kısım oluyor. Özellikle bizim gibi kıyıları cennet sahillerle kaplı olan bir ülkede ana rotanın seçimini yapmak hakikaten zorlu bir karar. Bu yazıda size ana rotanızın Bozburun olduğunu düşünerek, Bozburun Limanı çıkışlı muhtemel bir tekne tatili için beş gece altı günlük enfes bir rota çizmek istiyorum.
Birinci Gün
Bozburun Limanı çıkışı sonrasında ilk durağınız 1.3 mil uzağınızda kalan ve Söğüt Köyü‘nün cennet parçalarından biri kabul edilen Ada Boğazı olabilir. Ada Boğazı, deniz ortasında küçük kayalık ve tepelik alanlarla çevrelenmiş, mavinin en güzel tonlarından birine sahip, sığ ve kumluk bir yüzme durağı. Özellikle yolculuk sonrası oluşan deniz sabırsızlığında enfes bir ilk denize girme durağı kabul edebilirsiniz kendisini. Ada Boğazı yüksek sezonda çok kalabalık olabiliyor, ama haziran ya da eylül aylarında gerçekten son derece keyifli ve gece konaklamasına da uygun bir adres diyebilirim.
Ada Boğazı sonrası öğle yemeği için Çanak Limanı‘na geçebilirsiniz. Burası kısmen çok daha az teknenin uğradığı bir koy ve yüzmek için hakikaten enfes bir deneyim sunuyor. Ben kişisel olarak deniz içinde leke gibi duran renk farklılıklarını çok sevdiğimden Çanak Limanı’nda yüzmeye de suyuna uzaktan baymaya da doyamıyorum. Ancak burada konaklama yapmanızı önermem, zira arılar bazı koylarda gerçekten huzur vermiyorlar ve Çanak Limanı bu koylardan biri. Bu durak sonrası, gecelemek için galiba dünya üzerinde uyanmayı en sevdiğim adrese doğru yol almanızı önereceğim, yani Hisarönü Körfezi‘nin göz bebeği Dirsek Bükü‘ne…
Dirsek Bükü genel olarak Bozburun ya da Marmaris çıkışlı teknelerin demirlediği ana adreslerden biri. Tek ya da uzun süreli gecelemeler için korunaklı konumu nedeniyle mükemmel bir adres olarak kabul ediliyor kendisi. Dibi tamamen kum ve suyunun güzelliği gerçekten tanımsız. Dirsek Bükü‘nün bir avantajı da çevre köylerden gelen küçük motorlardan satış yapılıyor olması. Köy ekmeği, köy yumurtası ya da domates, salatalık gibi çabuk tükenen malzemelerinizi bu motorlardan temin edebiliyorsunuz. Bu koyda bir de lokal bir restoran bulunuyor. Kısa süreli tekne tatilcileri için karaya çıkmak ya da bir restorana gitmek belki mantıklı durmuyor olabilir, ama uzun süre geceleyen tekneciler için bu lokal restoran keyifli bir sosyalleşme alanı diyebilirim. Bu koyda sizi rahatsız etmeyen tek şey sinek ve arılar…
İkinci Gün
Dirsek Bükü‘nde olağanüstü bir gün doğuşuna uyanacaksınız. Eğer şanslıysanız ve koyun tam göbek noktasında demirleme yapabilmişseniz bu ritüelin çok daha etkileyici olacağını söyleyebilirim. Yalnızca doğanın sesleriyle meditasyon yapmak, nefes çalışmak ya da sabahın ilk ışıklarıyla beraber yoga antrenmanı yapmak için en doğru koylardan birindesiniz. Bu koydaki konaklamanızı iki gece olarak planlamak, denizinin ve doğasının tadına çarpı iki hazla varmanızı sağlayacaktır. Bu deneyimi sindire sindire yaşamanızı çok tavsiye ederim.
Üçüncü Gün
Dirsek Bükü’ne veda etmek pek kolay olmayacak, lakin rotada deneyimlenmesi gereken başka adreslerimiz de var. Kocabahçe bu adreslerinden biri. Bu koy, içinde Kocabahçe Glamping‘in de bulunduğu bir kamp alanı aslında, ama aynı zamanda teknelerin de uğrak noktalarından biri. Suyu derin, rengi koyu tonlarda ve çevresi bol yeşillikli olduğundan, bu koyda yüzmek insana başka bir keyif veriyor. Öğle yemeği için Kocabahçe’den çıkıp Kocaada‘ya uğrayabilir ya da hiç vakit kaybetmeden direkt geceleme yapacağınız Sucağız Koyları‘na doğru yol alabilirsiniz.
Sucağız Koyları, Hisarönü Körfezi’nde güvenle konaklayacağınız duraklardan biri ve yan yana sıralanmış üç ayrı koydan oluşuyor. Bu koyların en güzel yanı; dik dağlar arasından tekne ile yapılan etkileyici girişi diyebilirim. Koya ulaştığınızda ise mükemmel bir su rengi ve etrafı çevreleyen çam ağaçları sizi bekliyor. Ancak şunu da eklemek gerekir ki; bu koya geç gelip, gece konaklaması yapmak çok daha mantıklı bir fikir, zira gün içinde günlük gezi tekneleri de Sucağız Koyları‘na sıklıkla uğruyorlar ve bu anlarda bir tekne tatilinden beklediğiniz sakinlikten anında uzaklaşıyorsunuz.
Dördüncü Gün
Güne Sucağız‘da nefis bir kahvaltı ile başladıktan ve tadına vararak yüzdükten sonra bir fiyort olarak tanımlanan güzeller güzeli Bencik Koyu‘na geçiş yapabilirsiniz. Bencik, yüzmeye ve çevre yeşilliğine bakmaya doyamayacağınız bir doğa harikası. Tek negatif yanı arıların cirit attığı bir adres olması ama ona bile katlanmaya değer diyebiliriz. Tekneler için ise bu fiyordun girişi ve çıkışı çevredeki kayalıklar nedeniyle tehlikeli olduğundan, buraya kadar yol yapıp burada kalmamak haksızlık olur.
Not 1: Koya giriş ve çıkışta gözünüze değecek minik Dişlice Adası‘nı ve adanın çevresine demirlemiş ve enfes bir görüntü sunan sıralı tekneleri izlemeyi unutmayın lütfen. Adacık sanki Antik Yunan tanrıları tarafından yalnızca teknelerin demirlemesi için yeryüzüne fırlatılmış gibi duruyor.
Not 2: Eğer teknenizde bir çöp boşaltımı yapılması gerekiyorsa, Bencik yolundayken Germe‘ye uğraması için kaptanınıza mutlaka baskı yapın. İtalya’nın Sorrento kıyılarına anımsatan muazzam kaya görüntülerine ve suyunun lacivert tonuna bakmaya doyamayacağınız güzellikler sunacak size bu yol. Kısa ama yaşanmaya değer bir yolculuk…
Beşinci Gün
Bencik Koyu’nda uyanıp, yüzünüzü denizde yıkayıp, çevreye son bir kez göz attıktan sonra kahvaltı öncesi hızla buradan ayrılmanızı tavsiye edeceğim, zira arıların en deli zamanı sabah saatleri ve özellikle de kahvaltı masaları oluyor. (Bu arada sürekli arılardan kaçınmanızı öneriyorum, zira arı sokmaları tekne tatillerinde çok sık yaşanıyor ve bir alerjik reaksiyon ile karşı karşıya kalmak tekne içinde pek sevimli bir tecrübe olmuyor. Kaptanlar genel olarak bu konuda deneyimli ve hazırlıklılar, ama yine de benim gibi daha evvel arı sokması deneyimi yaşamayanlar vücutlarının ne tepki vereceğini de bilemezler.)
Bencik sonrası hem kahvaltı etmek hem de yüzmek için kısmen daha uzun bir yol yaparak Akvaryum Koyu‘na geçiş yapabilirsiniz. Burası adı üzerinde akvaryum gibi bir su berraklığa sahip ve çocuklar için oyun oynamaya müsait sığ bir alanı bulunuyor.
Akvaryum Koyu‘nda geçecek keyifli saatlerin ardından, günü enfes bir gün batımı ile sonlandırmak isterseniz, hemen Zeytinli Ada‘ya doğru yol almanızı önereceğim. Burası bakir bir doğada bulunan ve teknelerin pek de uğramadığı çok çok iyi bir tavsiye! Tek negatif yanı açık denize karşı olan konumu sebebiyle hafif bir rüzgarda dahi tekneleri sallıyor oluşu. Böyle hava koşullarında konaklama yapmak zor oluyor ama suları sakin olduğunda günü bu koyda sonlandırmak aşırı keyifli..
Eğer Zeytinli Ada‘da geceleme şansınız olmazsa, gün batımında romantik yolculuğunuza devam edip Kızılada‘da bulunan ve uyanmayı en sevdiğim ikinci adres diyebileceğim korunaklı Datbükü‘ne geçebilirsiniz. Aslında Datbükü‘ne gelerek, Bozburun’a da yaklaşmış ve dönüş yolunuzu iyice kısaltmış oluyorsunuz.
Not: Bir tavsiyem de tekne tatiliniz boyunca eğer bir meteor yağmuru tarihine denk geliyorsanız, o tarihte Datbükü‘nde gecelemeniz. Zira bakir bir doğada yalnızca ayın şavkının aydınlattığı bir gökyüzünü çevrede tekne yokken (ya da çok azken) seyre dalmak muazzam bir his…
Altıncı Gün
Güneş ışıklarıyla uyanıp sabah ritüellerinizi yerine getirdikten ve arısız bir son kahvaltı keyfi yaşadıktan sonra Datbükü‘ne veda edebilirsiniz. Karaya çıkmadan evvel her saniyesi kıymetli uzun bir gün var önünüzde ve günün ilk durağı kesinlikle benim en sevdiğim yüzme adreslerinden biri olan Üç Taşlar olmalı.
Üç Taşlar adı üzerinde deniz içinde üç taşı olan ve yalnızca bu taşlara teknelerin bağlanabildiği bir koy. Aslına bakarsanız buraya koy demek çok da doğru bir tanımlama değil, zira daha çok kayalık bir alanın kenarında kalan mükemmel bir yüzme durağı kendisi. Üç Taşlar, yüzmenin verdiği keyfi en üst seviyede hissetmenizi sağlarken, şnorkel için de çok ideal bir adres kabul ediliyor. Bu doyulmaz güzellikteki su renginde gerçekten saatlerce ve bıkmadan yüzebilir, öğle yemeğinizi burada alabilirsiniz.
Tatilin son durağı ise; Değirmen Adası‘na yanaşmak ve yine pek kimselerin gelmediği bakir bir adresin keyfine varmak olsun derim. İki minyatür adacığın ara yolundan adeta bir akvaryum içindeymişsiniz hissiyle yüzerek, adanın küçük plajında karaya çıkabiliyorsunuz. Karaya çıktığınız noktadaki iki ayrı körfeze göz atmak, rüzgarı yüzünüzde ve bedeninizde hissetmek öyle keyifli ki; hazır tatilin de sonuna gelmişken burada tam bir şükür anı yaşayarak doğaya minnetlerinizi sunabilirsiniz..
İyi ve güvenli bir tatil şansı diliyorum hepimize…
Kapak fotoğrafı: Hürriyet
İçim açıldı, yazı da hemen kaydedildi 🙂 Eline sağlık kesinlikle değerlendirilmesi gereken bir fikir.
Teşekkürler.. 🙂 Yunan da kapılarını henüz bize açmama kararı aldığına göre alternatiflerimiz tekneye doğru iyice kayıyor gibi 🙂