İlk yorumu siz yazın!
Bridgerton: 1800'lü Yılların Gossip Girl'ü
Netflix’in yakın zamanda yayınladığı Bridgerton, adeta bir zaman makinesiyle sizi alıp 1800’lü yıllarda Londra’da yaşayan elit kesimin sansasyonel ve oldukça şaşaalı diyebileceğimiz hayatına götürüyor. Diğer yandan dizide sıkça adını duyduğumuz Lady Whistledown ise seslendirmesi ve elit kesimle ilgili dedikodularını yayınlandığı gazetesiyle bize 2000’li yılların popüler gençlik dizisi Gossip Girl’ü hatırlatıyor.
Julia Quinn’in aynı isimli çok satan romanlarından uyarlanan eğlenceli, baştan çıkarıcı ve skandallarla dolu Bridgerton aynı zamanda Shondaland’in ilk Netflix dizisi. 1813 yılında Londra’da sosyete takdim edilerek oldukça rekabetçi bir evlilik piyasasına adım atan nüfuzlu Bridgerton ailesinin en büyük kızı Daphne Bridgerton’ın yaşadıklarını konu alıyor.
Romanları okumayan biri olarak dizinin tamamını yayınlanır yayınlanmaz bir gecede bitirdim. Dizinin geçtiği dönemi ne kadar yansıttığı tartışılır; neredeyse her akşam verilen abartılı balolar, davetler, göz alıcı kostümler ve tabii ki Kraliçe Charlotte… Hemen hemen her davette kendisini görmemiz ve sosyeteyle bu kadar yakın temasta olması akıllarda soru işareti bırakmıyor değil. Muhtemelen tarihsel açıdan eleştirilecektir ancak beni izlerken rahatsız etmedi.
Dizide Daphne, ailesinin geleneğini sürdürmek için gerçek aşkı bulma arzusuyla evlilik piyasasına adım atarken, en büyük abisi Anthony’nin de çok yakın arkadaşı olan, gözde bekar Hastings Dük’ü Simon şehre dönüyor. Daphne, saraydaki takdimde Kraliçe Charlotte tarafından ”kusursuz” ilan ediliyor ve böylelikle Lady Whistledown’ın da yakın merceğine giriyor, gazetede Daphne’den ”dönemin emsalsizi, birinci sınıf elmas” olarak bahsediyor. Biri gerçek aşkı arıyor diğeri ise babasıyla geçmişte yaşadığı sorunlardan dolayı aşktan kaçıyor. Farklı amaçlarla da olsa yolları kesişen ikili, sadece romantik film ve dizilerde rastlayabileceğimiz şekilde içten içe birbirlerine aşık oluyor. Kraliçe Charlotte’un yeğeni Prens Friedrich’in şehre gelir gelmez gözünü Daphne’den alamaması olayları iyice karıştırıyor ve bir anda Daphne ve Simon’u Lady Whistledown’un skandallarına karışmamak için evlenirken görüyoruz.
Leydi Featherington, kızları ve onlara misafirliğe gelen uzaktan akrabaları Marina Thompson ise Bridgerton ailesi kadar Leydi Whistledown’un dilinden düşmeyen ve skandallardan eksik olmayan ikinci aile. Dizinin son bölümlerinde Daphne’nin aile kurmak için çocuk sahibi olmak istemesi fakat Simon’un soyunu devam ettirmek istememesi gibi evliliklerinde yaşadıkları sorunlara, Daphne’nin kardeşi Eloise’in Lady Whistledown’un peşine düşmesine ve Bridgerton ailesinin Featherington ailesiyle karıştığı skandallara yer verilmiş.
Şimdiden Netflix Türkiye’de ilk 10 arasına giren dizinin devam edip etmeyeceği ile ilgili resmi bir duyuru yok ama son bölümlerde yer alan sinyallere bakılırsa 2. sezon gelecek gibi duruyor. Vaktimizin çoğunu evde geçirdiğimiz bugünlerde; sizi işlerden ve canınızı sıkan şeylerden uzaklaştırarak, kafanızı dağıtacak izlemesi eğlenceli, temposu yüksek ve akıcı bir dizi. Şimdiden keyifle izlemeniz dileğiyle, iyi seyirler.
Kapak Fotoğrafı: Glamour
İlginizi çekebilir: Zeynep Cemre Şahin’den The Crown
Dizinin yansıttığı inanılmaz aşkı, bir başka filmde/dizide izlemiş olsaydık hepimiz çoktan sıkılmış olurduk ama bu gerçek dışı, aşk romanlarından fırlamış hikayeyi bile o kadar güzel yedirmişler ki diziye sanki 8 yaşında bir kız çocuğu gibi hayranlıkla izler halde bulduk kendimizi. Diziyi bitirdikten sonra bu kadar insanı içine çeken, bağlayan şey nedir diye çok düşündüm. Bir cevap da bulamadım açıkçası 🙂 Yazınız çok güzel olmuş elinize sağlık.