Brugge: Belçika'da Bir Orta Çağ Şehrinden Gezi Notları
Bir şehre aşık olmak? Evet, evet aşk dedim çünkü keşfettiğim her sokakta yeniden hayranlık duyduğum bu şehirden daha ayrılmadan yeniden gelme isteği duydum. Otobüsten inip hostelime yürürken içinden geçtiğim Minnewaterpark’ta yeşilin her tonuna duyduğum hayranlığı, arnavut kaldırımlı sokaklardan geçerken ki heyecanımı ve meydana geldiğimde “çantanı hostele bırak ve geri koş” diye içimden geçirdiğimi anbean hatırlıyorum. Orta Çağ’dan kalma havasıyla, sakinliğiyle beni sarıp sarmalamıştı Brugge.
Amsterdam – Brüksel seyahat rotamın arasına sıkıştırdığım bu küçük Orta Çağ şehrini seyahat planımı hazırlarken keşfetmiş ve mutlaka gitmeliyim diye düşünmüştüm. Geçiş noktası gibi olacağı için bir gece konaklamayı planlamıştım. Otobüsle Amsterdam’dan 4 saat 20 dakika süren yolculuğum sonunda Brugge otobüs istasyonuna varmıştım.
Brugge Gezi Notları
Minnewaterpark Konum
Normalde gezdiğim şehirlerde parkları hemen hemen aynı olduklarını düşündüğüm için gezi listeme eklemem. Ama bu kez; otobüs istasyonuna yakınlığını ve içerisinde yer alan, adını Minna ve savaşçı aşkı Stromberg’in aşkından alan Aşk Gölü’ne olan merakımı göz önünde bulundurarak gezi noktama Minnewaterpark’tan başladım. Parkın içerisine girdiğimde hissettiğim şeyse tam anlamıyla büyülenmekti! Bana bu şehrin fazlasıyla romantik olduğunu söylemişlerdi, size bu romantizmi parkta bile hissedebileceğinizi garanti edebilirim. Bu iki aşığın esin kaynağı olduğu bir rivayete göre eşinizle göl köprüsü üzerinde yürürseniz sonsuz sevgiyi yaşarsınız. Minna ve Stromberg’in trajik hikayelerinin detayına buradan ulaşabilirsiniz.
Markt Konum
Brugge’nin kalbi diyebileceğimiz noktada Markt (Market Meydanı) bulunuyor. Benim gibi Kasım ayında giderseniz hediyelik eşya, waffle ve sıcak şarap satan bir sürü dükkanın bulunduğu pazara denk gelebilirsiniz. Burada vakit geçirdikten sonra Belediye Sarayı’nı görebilir, Historium Brugge Müzesi’ni gezebilirsiniz. Vaktiniz varsa giriş ücretini ödeyip 366 basamaklı dar bir merdivendenle Belfry Kulesi’ne çıkıp şehrin manzarasını seyredebilirsiniz.
Rozenhoedkaai Konum
Brugge’da görebileceğiniz en güzel manzaraya sahip, adeta bir kartpostal olan ünlü tekne iskelesi Rozenhoedkaai… Burası şöyle oturup dinginliği keşfettiren bir deneyim sunuyor şehre. The Beer Wall’u karşıdan izleyebileceğiniz, 1 saatlik bot turu yaparak şehrin kanallarında dolaşabileceğiniz muhteşem bir deneyim fırsatı ayrıca. Bu tur esnasında şehrin önemli binalarını görebiliyor, tavanına değebileceğiniz köprüler altından geçiyorsunuz.
Ayrıca, dünyada ikinci en uzun tuğla yapımı kule Bizim Leydi Kilisesi, Saint-Salvator Katedrali, Gruuthuse Müzesi ve İsa’nın kanının saklandığı iddia edilen Kutsal Kan Bazalikası görülmesi gereken diğer yerler arasında.
Yeme İçme Notları
Şehre girdiğiniz andan itibaren irili ufaklı bir çok çikolata dükkanı görebilirsiniz. Çikolatacı diyip geçmek haksız olur, dükkanlara gezerek çikolatanın bu şehirde nasıl sanata dönüştürüldüğünü muhakkak gözlerinizle görün derim. Çikolatacı kadar yoğun olmasa da Belçikalılar’ın vazgeçilmezi waffle yapanlara her sokakta rastlamanız mümkün. Biranın anavatanı olan Belçika’da çeşitli meyve biralarını deneyebileceğiniz bahçesi Rozenhoedkaai’ye bakan The Beer Wall mutlaka uğranması gereken yerlerden.
Bonus: Gitmeden önce Colin Farrell’in başrol oynadığı In Bruges filmini izleyerek şehir hakkında daha fazla fikir sahibi olabilirsiniz.
Kapak fotoğrafı: Unsplash / Libby Penner
İlginizi çekebilir: Bira Atölyesi’nden “Brugge Bira Müzesi ve Daha Fazlası”
İlk yorumu siz yazın!