Bu Ara Neler Okudum?: Kasım 2020
Bu ayın öne çıkan kitapları; Hamamname, Erkeklerin Hikayeleri, Berci Kristin Çöp Masalları ve Alçaklığın Evrensel Tarihi.
Bu Ara Neler Okudum?
Hamamname, Murathan Mungan (Roman)
Yüzyıllar öncesinde yaşayan bir su cininin, şahit olduğu olayları anlattığı ‘’Hamamname’’, yazarın 2009’da yazmaya başladığı bir roman. Kitapta İstanbul’un ön planda olmasının yanı sıra dönemin sosyal hayatı ve toplumu etkileyen olaylarına da değiniliyor. Hamamı sadece yıkanılan bir yer olarak değil, çağrıştırdığı kavramlar bağlamında da anlatmış Mungan. Kitabı okurken anlatılanları sudan izliyormuş, hatta hamamda terliyormuş hissi yaşadım. Hamamdan çeşmelere, su yollarından boğazın serin sularına aktım… Arka kapak yazısının olmamasını da çok sevdim.
Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, Murat Gülsoy (Roman)
Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Mirat, bölüm başkanına kızıp işi bırakınca yapayalnız kalır. Hayatında sadece kız kardeşi ve onun oğlu vardır ancak onlar de kendi düzenlerinde yaşıyordur. Derken gördüğü ilan Mirat’ın kafasını kurcalar ve yalnızlığını gidermek için şirkete başvurur. Bu aşamadan sonra kahramanın başına bir sürü olay gelir ki bunları okuyup görebilirsiniz. Kitapta ayrıca Tanpınar, Borges ve Atay gibi yazarlara atıflar bulunuyor. Farklı bir kurgusu olduğu gibi semboller kullanarak insan psikolojisine yaptığı göndermeler de ilgi çekiciydi. Gülsoy, okurunu ters köşe yapmayı, germeyi ve şaşırtmayı seven bir yazar. Hemen her kitabında bu etkiyi görmek mümkün.
Erkeklerin Hikayeleri, Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle (Öykü)
Murathan Mungan’ın derlediği kitapları çok iyi buluyorum. İyi buluyorum derken ne demek istiyorum? Aynı konu hakkında birçok yazarı art arda okuyarak hem kurgu hem biçim hem de dil ve üslup çeşitliliğini görmek bence okur için haz verici bir deneyim. Hatta yazmayı düşünenler için de geliştirici ve öğretici olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta Pavese’den Nabokov’a, Capote’den Bukowski’ye toplam on altı yazarın erkeklere dair öykülerini okuyacaksınız.
J’irai Chercher Mes Enfants, Sabine Bruto (Anı)
On sekiz yaşındayken Tunus’a yaptığı seyahat Sabine’in hayatını bir anda değiştirir. Orada tanıştığı Rachid’e aşk olur. İdeal erkek görüntüsü veren genç adam, Sabine’i evlenmeye ikna eder ve çiftin üç sene içerisinde iki çocuğu olur. Derken Rachid zorba bir adama dönüşür ve çocukları annesinden kaçırır. Sabine ise altı sene boyunca çocuklarını görmek için mücadele verir. Genç kadının yaşadığı zorlu süreci paylaşmak için yazdığı bir kitap bu. Mücadeleler ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir anı kitabıydı ki bu durumu yaşayan binlerce kadın olduğunu bilmek hakikaten çok üzücü.
Berci Kristin Çöp Masalları, Latife Tekin (Roman)
Latife Tekin bu kitabıyla beni yine benden aldı! Kentin kıyısında, çöp sahaları ve sanayi bölgesi arasında kurulan gece kondu mahallesinin hikayesini masalsı bir dille anlatan yazar, birçok metafor ve simge de kullanmış. Fantastik öğeler var desem fantastik bir roman değil. Ama okurken insanı bir fantezi dünyasındaymış gibi hissettiriyor ki aynı duyguyu ‘’Sevgili Arsız Ölüm’’de de yaşamıştım. Ne var ki o da bir hayli gerçek bir hikayeydi…
Karısını Şapka Sanan Adam, Oliver Sacks (Anı)
Sanıyorum kasım ayının en ilginç kitabı buydu… Nörolog Sacks, yaşadığı vakaların bir kısmını, okuyucuya sunuyor. Bu vakaların hepsinin birbirinden farklı ve enteresan nörolojik zorlukları var ve ne yazık ki çoğunun çaresi de yok. Hastalıkların belirtileri, iyileştirme yöntemleri ve hastalarıyla yaşadığı deneyimleri anlattığı bu kitap, Sack’sin vakalara verdiği isimlerle de dikkat çekiyor. Kitabı hayretler içerisinde bitirdiğimi söyleyebilirim.
Beşpeşe, M. Mungan, F. Ulay, E. Şafak, C. Oker, P. Kür (Roman)
Zehra adlı bir kızın hikayesinin anlatıldığı roman beş farklı yazar tarafından, devam niteliğinde ele alınıyor. Yani, Zehra’nın hikayesi en baştan yazılmak yerine, bir yazarın bitirdiğini sonraki yazar devam ettiriyor. Bence fikir çok hoş. Ama roman olarak nasıl değerlendirsem bilemedim. Mungan ve Kür’ün yazdığı kısımları ilgiyle okumama rağmen Şafak ve Oker’in bölümlerinde biraz zorlandım. Ulay’ın yazdığı bölümdeki hikaye sürükleyici olsa da verilen ayrıntılar hikayeyi yavaşlattığı için çok sıkıldım. Kısaca, fikir güzel ama sonuç vasat.
Alçaklığın Evrensel Tarihi, J. Luis Borges (Öykü)
Böyle güzel bir kitap ismi olur mu? Olur! Borges yazarsa olur tabii ki! Yazarın en sevdiğim öykü kitabı olabilir ‘’Alçaklığın Evrensel Tarihi’’. Ne var ki Borges geriye dönerek birçok kez okunası bir yazar. Kabadayılardan kaçakçılara, köle tacirlerinden katillere, gerçekle hayalin iç içe geçtiği, efsanevi anlatımı ve göndermeleriyle birbirinden şahane öyküler var bu kitapta. Ne zaman Borges okusam, edebiyat ve semboller hakkındaki bilgimin azlığı yüzünden hayıflanırım. Çünkü Borges’in yüzeysel okunacak bir yazar olmadığını biliyorum ve kitaplarını her bitirişimde yeterince kavrayamadığımı söyleyen bir ses oluyor içimde.
Unutma Beni Apartmanı, Nermin Yıldırım (Roman)
Yazarın ilk romanı olan ‘’Unutma Beni Apartmanı’’nda, annesiz büyüyen Süreyya, uzun yıllar sonra bir telefon alır. Telefondaki annesidir. Hikaye hem Süreyya hem de annesinin ağzından -dolayısıyla- kendi açılarından anlatılmakta. Yıllar öncesine dönerek annenin çocuğunu niçin bıraktığını ve bir çocuk ve genç bir kadın olarak Süreyya’nın neler yaşadığını okuyoruz. Kitapta hoşuma giden şeyler oldu. Özellikle anne güzellemelerinin yapılmamış olması, anne dahi olsa kadının bir insan olarak ele alınması dikkat çeken bir unsur. Bunun yanı sıra 60 İhtilali, 11 Eylül ve 17 Ağustos Depremi gibi önemli olaylara da yer verilmiş ancak çok yer verilmiş! Yani romanda beni en çok sıkan bu durumdu sanıyorum. Bu da yetmezmiş gibi anlatıcının okuduğu kitaplar, izlediği filmler özet geçilmiş. Bu bölümler bence fazla yer işgal etmiş. Dil ve üslubu da çok sevdiğimi söyleyemem. Yıldırım’ın bu kitabı benim için vasattı.
Öpüşme, Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerine, Adam Phillips (Deneme)
Kitabın adından yola çıkarak sadece öpüşme, gıdıklanma ve sıkılma ile ilgili şeyler okuyacağımı düşünmüştüm ancak yazar bunlar da dahil olmak üzere yalnızlık, yaratıcılık, suçluluk ve kaygı gibi konulara da değinerek yer yer psikanaliz eleştirisi yapıyor. Okuyup da yeni fark ettiğim ya da etkilendiğim şeyler olmadı maalesef. Yazarın denemelerini biraz sıkıştırılmış bulduğumu da söyleyebilirim. Yani, değindiği konulara daha yer ayırsaydı belki daha etkili olabilirdi, bilemiyorum.
Herkese sağlıklı, huzurlu, bol kitapları günler diliyorum! Görüşmek Üzere!
Kapak Fotoğrafı: Betil K
İlginizi çekebilir: Betil K’dan Bu Ara Neler Okudum?: Ekim 2020
İlk yorumu siz yazın!