Budapeşte: Doğu Avrupa'nın Paris'inden Gezi Notları
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız; gündüzü ayrı, gecesi ayrı keyif veren bir şehir Budapeşte. Hayatın dolu dizgin aktığı bu şehirde gezilecek yerler nelerdir, neler yapılır, nerelere gidilir, nerelerde eğlenilir öğrenmek isterseniz sizi yazımın devamını okumaya davet ediyorum.
Budapeşte’de Gezilecek Yerler
Budapeşte, Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Buda ve Peşte’nin 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş bir şehir ve her iki yakasında da görülmeye değer çok fazla yapı bulunuyor. Biz, Budapeşte seyahatimizde konaklamak için Peşte tarafını seçmiştik. Uygun, temiz otel ve Airbnb seçenekleri sunan bu yakada gece hayatı da oldukça hareketli olduğu için bu yakada konaklamak, gece yürüyerek konakladığınız yere dönmenizi de kolaylaştırıyor.
St. Stephen’s Basilica Konum
Biz otelimize en yakın olan ve görülmesi gerekenler listemizde bulunan St. Stephen’s Basilica ile turumuza başladık. Budapeşte’nin en büyük katolik kilisesi olarak bilinen bu bazilikanın yapımı yaklaşık 55 yıl sürmüş; yapım aşamasında kubbesinin çökmesi, bitiş tarihinin ertelenmesine sebep olmuş. Bazilikaya giriş ücreti bulunmuyor ama girişte bulunan kutuya bağış yapmanız bekleniyor; 1-2 Euro civarında bağış yaparak giriş sağlayabilirsiniz. Bağış yapmadan girmek mümkün değil mi diye sorarsanız; evet bu şekilde de giriş yapanlar olduğunu gördük.
Macaristan Parlamento Binası Konum
Bazilikadan ayrıldıktan sonra yaklaşık 10 dakika yürüyerek Budapeşte’nin 1904 yılında tamamlanmış en görkemli ve en büyük yapısı; dünyanınsa 3. en büyük parlamentosu olan Macaristan Parlamento Binası‘na ulaşabilirsiniz. Parlamento binasının içini gezmek için kendi sitesinden veya bina girişinden bilet alabilirsiniz. Benim önerim internet sitesi üzerinden bilet almanız çünkü biletinizi internet sitesinden aldığınızda girişte sıra beklemenize gerek kalmadan bazilikayı gezme şansınız oluyor. Avrupa vatandaşı olmayan bir yetişkin için giriş ücreti 34€. Parlamento binasının dışını en güzel Fisherman’s Bastion’a gittiğinizde çekebileceğiniz için burada sadece bu görkemli yapının yakından fotoğraflarını çekmenizi tavsiye ederim.
Demir Ayakkabılar Anıtı Konum
Parlamento binasından çıktıktan sonra 5 dakika yürüyerek Demir Ayakkabılar Anıtı‘na ulaşabiliyorsunuz. Tuna Nehri’nin kıyısı boyunca dizilmiş Demir Ayakkabılar Anıtı, II. Dünya Savaşı’nda yaşanmış katliamların anısına yönetmen Can Togay ile heykeltıraş Gyula Pauer tarafından tasarlanmış ve bu tasarım 2005 yılında tamamlanmış. 1944 yılında Hitler tarafından yaklaşık 80.000 Yahudi, Macaristan’dan Avusturya sınırına kovulmuş ve yaklaşık 20.000 Yahudi, Tuna Nehri boyunca vahşice katledilmiş. Silah zoruyla ayakkabılarını çıkarmaları ve Tuna Nehri’ne atlamaları istenmiş. Nehre atlayanlarsa vurularak vahşice katledilmiş. Nehrin kenarında bıraktıkları ayakkabılar, insanlık dışı uygulamanın ardından katliamın anısı olarak yapılmış.
Zincirli Köprü Konum
Bu iç burkan anıttan sonra Tuna Nehri boyunca şehir turumuza devam ediyoruz. Anıttan sonra 8 dakika yürüyerek şehrin sembolleri arasında yer alan, lakabı Aslanlı Köprü olan Chain Bridge‘e yani Zincirli Köprü‘ye ulaşabilirsiniz. 1849 yılında açılan bu köprü, Buda ve Peşte’yi birbirine bağlayan ilk kalıcı köprü olarak biliniyor. Ayrıca köprü yapıldığı dönemin ilk asma köprüsü olma özelliğini de taşıyor. Şehir efsanesi olabilir ancak bu köprü için anlatılan ve her gittiğimde aklıma ilk gelen hikayeyi de sizinle paylaşmak istiyorum.
Hikaye şöyle; köprüyü tasarlayan mühendis köprüde herhangi bir hatanın bulunması halinde kendini bu köprüden Tuna Nehri’ne atacağını söylemiş. Köprünün açılış gününde küçük bir kız çocuğu ağlamaya başlamış. Çocuğa neden ağladığını soran kalabalık ilginç bir cevap almış. Küçük kız köprüde yer alan aslan figürlerinin dillerinin olmadığını söylemiş. Bunun üzerine kalabalık aslanlara dikkat kesilmiş ve çocuğun dediği gibi aslanların dillerinin olmağını görmüşler. Bu durumu fark eden mühendis, kendini köprüden Tuna’nın serin sularına bırakmış…
Espresso Embassy Konum
Gün ortasında kahve ve yanında bir tatlı ile kendimize gelelim dediğinizi duyar gibiyim. Sizlere her gittiğimde mutlaka uğradığım bir kahveci önerim olacak: Espresso Embassy. İçeride “No Logo Just Taste” yazılarını görecekseniz, yalnızca tadın ve gerçek kahvenin lezzetine ulaşın. Lokasyon olarak Demir Ayakkabılar Anıtı ile Chain Bridge arasında yer aldığı için ulaşması oldukça kolay bir yerde.
Artık Peşte yakasından Buda yakasına geçme zamanı. 🙂 Bunun için tabii ki Chain Bridge’i kullanmanızı öneriyorum; yaklaşık 5 dakikada yürüyerek şehrin karşı yakasına ulaşabilirsiniz. Bu yakada sizi Buda Castle Funicular karşılayacak. Füniküler sizi Buda Castle’a ulaştıracak tarihi bir araç ama kaleye ulaşmak için füniküler kullanmak şart mı diye sorarsanız; elbette ki değil. Fünikülere binmek istediğinizdeyse tek yön bilet için 4.5€, gidiş dönüş bilet için yaklaşık 5.5€ ödemeniz gerekiyor.
Buda Castle Konum
Buda Castle’a ister füniküler ile isterseniz patika yollardan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Burası Chain Bridge için mükemmel bir manzara noktası diyebilirim. Buradayken şehrin, Tuna Nehri’nin ve Chain Bridge’in beraber olduğu harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Balıkçı Tabyası Konum
Buda Castle’dan yürüyerek Fisherman’s Bastion‘a yani Balıkçı Tabyası’na ulaşabilirsiniz. Bir şehre gittiğinizde oradaki kilisenin kubbesinden, bir gökdelenin son katındaki restorandan veya bir seyir terasından şehri izlemek çok keyifli değil mi sizce de?
Balıkçı Tabyası, dünyada bu amaç için inşa edilmiş tek yer. 1895 yılında tamamlanan bu tabya, adını yapımında yardım ettikleri için balıkçılardan almış ve hep Balıkçı Tabyası olarak anılmış. Bu tabyadan parlamento binasının fotoğraflarını çekebilir, şehrin manzarası içinde kaybolabilirsiniz.
Ruin Barlar
Gezdiğim tüm ülkelerde gece hayatını da görmeyi hep tercih etmişimdir. Budapeşte, “ruin pubs” yani harabe barları ünlü olan bir gece hayatına sahip. İçerisinde birçok konsept bulunan bu barlarda Macar biralarını tadabilir, kokteyllerinden içebilirsiniz. Önerebileceğim ruin publarsa; Instant ve Szimpla Kert. Mekanlara giriş ücreti ve içerisindeki farklı konseptlere geçişler için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmiyor.
Hepinizin yolunun bir gün Budapeşte’ye düşmesini diliyor, yazımı burada sonlandırıyorum. Yazın tekrar görüşmek üzere güzel şehir!
Kapak fotoğrafı: Unsplash / Dan Freeman
İlginizi çekebilir: Esra Kaya’dan Budapeşte New York Cafe
İlk yorumu siz yazın!