Kronofotografik Yaklaşıma Minimalist İmza: Burçe Bekrek

theMagger’ın stil sahibi okuyucuları için, kusursuz kalıp bilgisinde işlenmiş minimal ve sofistike tasarımların yaratıcısı Burçe Bekrek ile 2014 Sonbahar/Kış sezonu için hazırladığı koleksiyonu ‘Kronofotografik’ üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Her sezon koleksiyonlarını büyük merakla beklediği Burçe, yeni koleksiyonunda hareketi zamanda yeniden yaratmayı başaran Fransız fizyolog Étienne-Jules Marey’in insan ve hayvan bedenindeki devinimlerin anatomisini keşfe çıktığı ‘kronofotografik’ çalışmalarından ilham almış. Kumaş üzerinde geliştirilen farklı teknikler ile ‘Burçe Bekrek Permanent Line’a ait couture detayların süslediği yeni koleksiyonda, Burçe Bekrek kadınını geometrik formların eşlik ettiği yalın bir yolculuk bekliyor.

Burçe Bekrek; bu kış koleksiyonunda, kendisi gibi Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olan Grafik ve Fotoğraf Sanatçısı Serkan Mumcuoğlu ile ortak bir çalışmaya giderek, BB kadınlarını farklı bir açıya davet ediyor diyebilirim aslında. Serkan Mumcuoğlu ile birlikte kronofotografik teknik ile hazırlayarak, kaşmir, ipek, yün gibi yüzeylere uyguladığı desen tasarımlarını, yine kuşların kanat ve iskelet sisteminden esinlerek oluşturduğu, Burçe Bekrek’in uzun yıllardır bildiğimiz, imzası niteliğindeki doku formları ile birleştirmişler. Koleksiyon ve lookbook kataloğunun çekimlerinin de Serkan Mumcuoğlu’nun objektifinden çıktığını belirtmem gerek.

Burçe Bekrek

‘Kronofotografi’ ile ilham aldığın Fransız fizyolog Étienne-Jules Marey ile yolun nasıl kesişti?

Marey ile Musée d’Orsay’da az sayıda işlerinin bulunduğu bir sergide tanıştık.

Étienne-Jules Marey, ‘kronofotografik’ ile insan bedenindeki devinimlerin anatomisini keşfe çıkıyor demiştin. Senin keşfin nasıl sonuçlandı? Kronofotografinin koleksiyonuna etkileri neler oldu?

Aslında dünyanın en önemli balerinlerinden biri olan Sylvie Guillem’in bir performansını izlerken, bu muhteşem kuş kadının anatomiyle nasıl kafa bulduğunu gördüm diyebilirim. Ardından, Etienne ile onun kuşlarla ilgili yaptığı çalışmanın görüntüleri zihnime takıldı. Hatırladığım; ofise geçer geçmez kuğuların ve insan iskelet sisteminin yapısını araştırdığım ve saatlerce bu konuda dokular çalıstığım, bir de couture tarafımızı vurgulayan klasikleşmiş bant detaylarımızla ilgili olan uzun denemeler.

Bence, Burçe Bekrek her sezon sistemli şekilde kendi minimal ve sofistike bakışaçısını sürdüren bir yol izliyor. Bu koleksiyonda da önceki koleksiyonlardan geçişler var mı?

Tabii ki, DNA’mizi oluşturan unsurlar her koleksiyonda var. Bu koleksiyon da yalın; ama kendi içinde multifonksiyonelliği barındırıyor. Yine akıllı tekstiller ile bize has sürdürebilirliğe dikkat çeken kumaş tasarımları ve yapılması oldukça zor olan kaşmir üzeri baskılar, sofistike bir stil çerçevesinde bir araya geliyor.

Koleksiyonda hangi renk tonları var? Ne türde kumaşlara yer verdin?

Koleksiyona; Burçe Bekrek’te görmeye alışık olduğumuz siyah ve gri tonlarından oluşan bir renk skalası hakim. Her sezon olduğu gibi, bu koleksiyonda da ipek, kaşmir, yün, ipek ve koton kumaşların uyumlu birlikteliğini tercih ettim. Ayrıca bu koleksiyonda; tasarımı ve üretimi bize ait olan ve yüzde yüz koton kumaştan oluşan özel bir kaplama sayesinde, deri görünümü sağladığımız kumaş ile gerçek deri kullanımına da alternatif bir çözüm sunuyoruz. Kumaşlara farklıözelliklerde karakterler yüklemeyi seviyorum. Bir önceki ilkbahar/yaz koleksiyonum için de geri dönüşümlü kağıtlardan el dokuması bir kumaş hazırlayarak, sürdürülebilir moda konusuna dikkat çekmiştik.

Yeni koleksiyonda bizi nasıl bir BB kadını bekliyor?

Yeni koleksiyonda enerjik ve sofistike bir tavır var. Biraz da ‘yakalanamaz ve durdurulamaz’ bir karakter. Bence, bu koleksiyondaki BB kadını ‘kanatlarının altına rüzgarı aldığında uçabilen kuşlar gibi’ ve kimseye ait değil.

Son olarak, tasarımlarına nerelerden ulaşabiliriz?

Burçe Bekrek Nişantaşı mağazasından, bu yıl satışa başlayacak olan online store’umuzdan ve Midnight Express’ten tasarımlarımıza ulaşabilirsiniz.