Burgazada'da Bir Öğlen: Huzur, Samimiyet ve İyi Yemek
Motordan indiğimiz an karnımız zil çalıyor. Yeni bir yer denemek ve deniz havası almak adına, iskelenin yanıbaşında bulunan restoranlardan birine oturuyoruz. Antigoni Restaurant, aynı sırada bulunduğu Barba Yani ve Fincan’a göre daha yeni bir mekan. Türk ve Rum mutfağı ağırlıklı menüsünde adadan çıkan taze balıklar bulunuyor. Biz tercihimizi meze ve ara sıcaklardan yana kullanıyoruz. Köpoğlu gayet başarılı ancak asıl şovu yapan atom acı sevenler için birebir. Öve öve bitirilemeyen kalamar tavası beklentimin altında, hatta çiğnemek bile zor. Tadabileceğiniz değişik bir lezzet ise içli dolma. Güveçte gelen, üstüne dereotu serpiştirilmiş bu topun içinde peynir ve deniz mahsülleri var.
Tatlı öncesi biraz mola. Yediklerimizi eritmek için adanın yokuşlarını tırmanmaya başlıyor ve buradaki doğallığa, samimiyete bir kez daha hayran kalıyoruz. Burgazada birkaç saatliğine de olsa bizi İstanbul’un karmaşasına yabancılaştırıyor. Zaman, acele etmeme zamanı.
Burgazada’da Madam Martha Koyu’nu ziyaret etmek istiyorsanız, bu yazıyı mutlaka okuyun.
Tatlı için adresimiz adanın seyyar dondurmacısı Yunus Usta. Arabasını motor iskelesinden inince sol tarafta görebilirsiniz. Şeftali, kaymak, çikolata ve vişneli dondurmalarımız sorbe kıvamında, yoğun olmadığı için baymıyor. Burgazada’ya gittiğinizde yolunuz mutlaka Yunus Usta’ya düşsün.
Son vuruşu güzel bir çay içerek yapalım diyor ve adanın sembollerinden biri olan Ergün Pastanesi‘ne doğru yol alıyoruz. Buraya gelmişken meşhur lezzetlerini tatmamak içimize sinmiyor, biz de seçimimizi yapıp bir güzel paketliyoruz. Vişneli milföy, ay çöreği ve palmiye kurabiye dönüş yolunda bize eşlik ediyor. Karnımız tok sırtımız pek. Şehrin hem bu kadar yakınında hem de uzağında olmak ne büyük nimet!
İlk yorumu siz yazın!