Bursa Bülbülü: Komedi, Melodram, 80'ler Nostaljisi
Ata Demirer’in müziğe olan tutkusunun sinemaya olan tutkusundan bir tık daha ağır bastığının kanıtı olan filmleri çok kez izledik. Bu film de bu anlamda diğerlerinden çok fazla sıyrılmıyor. Bursa Bülbülü’nü diğerlerinden ayıran şey komedisiyle melodramının daha net çizgilerle ayrılmış olması. ‘Ata Demirer filmi’ izlerken nasıl bir beklenti oluşuyor diye sorarsak her izleyicinin cevabı aşağı yukarı aynı olur, burada da bu malum duruma karşı gelen bir öğe yok özetle. Keyifli ve bol müzikli bir seyirlik isteyenler tercih edebilir. Film geçtiğimiz günlerde Disney Plus Türkiye kataloguna eklendi.
Çok uzun yıllardır çay bahçelerinde müzik yaparak geçimini sağlayan Cengiz karakteri ana kahramanımız. Ailesiyle mütevazı bir hayat yaşıyor, albüm çıkarma hayaliyle yanıp tutuşmasının haricindeki en çok gözümüze sokulan özelliği peruk takıyor olması. Film özellikle ilk yarısında neredeyse tüm komedisini peruk meselesine yaslanarak çözmeye çalışıp biraz fazla kolaya kaçıyor. Melodramın öne çıktığı anlar bu anlamda daha elle tutulur diye düşünüyorum. Cengiz’in çevresinde Almanya’dan gelen gurbetçi akrabaları ve albüm çıkarmak için işbirliği yaptığı bir başka aile var, ki bu aile kendi ailesinden çok daha fazla rol oynuyor senaryonun akışında. Bu diğer ailenin müzikal geçmişi ile bizim Cengiz’in albüm hayalleri tahmin edeceğiniz üzere kesişiyor ve hikaye bu yoldan ilerliyor.
Dönemin nostaljisini yansıtmaya çalışırken aşırı karikatürize hallere girmekten çekinmeyen Bursa Bülbülü, ana karakterini aşk meşk işlerine sokarken bir o kadar soğukkanlı davranıyor, fakat ikilinin arasındaki yaş farkı ve kimya soru işaretleri yaratıyor. Başarısız ve yaşı geçmiş müzisyenin komedisini yaparken inanılmaz bir rahatlıkla karakterine hayat veren Ata Demirer, hikayenin rampa çıktığı anlarda filmi konser alanına çeviriyor adeta. Bana sorarsanız ben bundan çok şikayetçi değilim, zira Türk sineması ve dizi sektöründe araya meze olarak atılabilen bu tarz alakasız sahneler, bu filmin zaten ana meselesi. Bursa Bülbülü’nün de bu hakkını tepe tepe kullandığı bir gerçek tabi.
Editör Notu: Yazının bu noktadan sonrası spoiler içermektedir. Dilerseniz filmi izledikten sonra geri dönebilirsiniz.
Son yarım saatte yaşanan drama ve filmin yön değiştirişine dair ne düşünüyorsunuz bilmiyorum, ben pek emin olamadım. Fiziksel şakalarla ilk yarıda seyircisini güldürmeye çalışan, müzikal anlamda uzun potpurilerle seyircisinin dikkatini toplamaya çalışan bir filmken, bir anda “bizde başka numaralar da var” modunu açıyor. Ailenin kızıyla olan aşk hikayesinin filmin başında pek aşama kat etmiyor oluşu, bizi o aşkın bir şekilde filizleneceğini düşünmekten vazgeçirmiyor. Bu işin senaryo matematiği az çok bu tür filmleri izleyenler tarafından hap gibi yutulmuştur zaten. Gerçi sonuna klişe mutlu son yazılmamış ama olsun. Ötmeyen kuş üzerinden dönen şakalar biraz aşırı dozdu. Bülent Ersoy ve Küçük Emrah profilleri de benzer aşırı dozdan nasibini almıştı, yine de filme keyif katmış denebilir.
Son olarak, naçizane Ata Demirer’in biraz daha özgün filmler çekmesini isterim, mesela Osmanlı Cumhuriyeti vb. denemeler sinemamızda çok fazla yeri olmayan işler, bu tarafta keşfedilecek daha fazla alan olduğunu düşünüyorum.
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Disney+
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Yılbaşı Gecesi
İlk yorumu siz yazın!