Birçok ‘influencer’da ve arkadaşımın ürünlerini severek kullanmasıyla karşılaştığım DéDé markası, vizyonu ve ürünleriyle beni etkilemişti. Minimalist, lüks görünümlü tasarımları ve doğaya dost içerikleriyle dikkat çeken DéDé Cosmetic’in arkasında, her bir ürüne anlam katan bir vizyon olduğu belliydi. Bu vizyonun yaratıcısı Büşra Dede, sanat ve seyahat tutkusu ile estetik anlayışını harmanlayarak, yalnızca bir kozmetik markası değil, bir yaşam tarzı sunuyor. Markanın hikayesini araştırdığımda genç bir iş kadınıyla karşılaşmak beni çok mutlu etti ve heyecanlandırdı. Instagram üzerinden iletişime geçtiğim Büşra beni kırmayarak bu röportajı yapmayı kabul etti. Bu röportajda DéDé Cosmetic’i yaratırken onu en çok neyin beslediğini ve markanın ardındaki ilham kaynaklarını sordum. Keyifli okumalar!

whatsapp-image-2024-11-27-at-20-17-37
Fotoğraf Kaynağı: Büşra Dede

Merhaba Büşra! Bu röportajı yapmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Öncelikle kendinden söz edebilir misin?

Selam İlke, Nazik davetin için teşekkür ederim. Anımsayabildiğim erken çocukluk yıllarımdan bu yana, koklamaya ve koklatmaya olan tutkumu hatırlıyorum. Yıllar içinde bu tutkum beni üretmeye, araştırmaya ve geliştirmeye sevk etti. Bu uğraşımı hayat pratiğime dahil ederken, sürdürülebilirlik kavramından ayrı düşünemeyeceğimi fark ederek yıllarca bu konular hakkında entelektüel  ve akademik olarak kendimi besledim. Gel gelelim, günün sonunda diğer girişimcilerden çok da farklı olmayan bir hikaye ile kendimi kurumsal hayatın ortasında buldum. Uzun yıllar Fin-Tech ve endüstriyel üretim süreçlerinin yönetimi alanlarında çalıştıktan sonra 25. yaşımda kurumsal kariyerimi noktalayarak tutkumu profesyonel bir iş fikrine dönüştürme yolculuğuna atıldım.

Markayı kurmana ilham veren neydi?

Çok fazla ürünü rutinime dahil etmekten ve rafımda fazla ürün görmekten her zaman kaçınırım. Bana göre kişisel bakım aynı zamanda bütünsel de olmalı. Ahlaki ve vicdani olarak sahip olduğum diğer değerlerle de çatışmamalı.

Üniversite eğitimimin büyük kısmında yurtdışındaydım, Döndükten sonra kullandığım birkaç ürünü burada bulamayışım ilk ilhamım oldu. Sonrasında ise ithalizasyon kaynaklı içeriği aslında çok da tatminkar olmayan ürünlerin Türkiye pazarında fahiş fiyatlarla satışa sunuluyor olması fikrimi güçlendirdi. Sonuç olarak bütünsel güzellik anlayışım, pazarın mevcut durumu ve bana iyi gelen bir şeyin başkasına da iyi gelebilecek olması düşüncesi DéDé’nin kurulmasında büyük rol oynadı.

Sürdürülebilirlik, güzellik endüstrisinde giderek daha önemli hale geliyor. Markanın da sürdürebilirlik hassasiyeti ön plana çıkıyor. Bu değer ile birlikte markanızın lüks hissiyatını koruyorsunuz? 

Sürdürülebilir kozmetik bugün vegan ve cruelty-free gibi iki etiketin içerisine sıkıştırılmış durumda. İçerik okumak ve süreç hassasiyeti elbette mühim ancak sürdürülebilirlik sadece yeşil rengi ile iliştirilemeyecek kadar geniş, ekonomik, sosyal ve çevresel ve sosyal bileşenleri de kapsayan çok boyutlu bir kavram.

Biz DéDé’yi sosyal bir girişim, bir komün olarak görüyoruz. Burada çevresel hassasiyetler kadar emek ve işgücü, ürüne erişimdeki eşitlik ve adalet, şeffaf fiyatlama kavramları da önemli.  Bu hassasiyetlerle birlikte premium ürünleri erişilebilir fiyatlarla sunarken herhangi bir sınıf, cinsiyet ve sosyal statü ayrımı yapmaksızın kapsayıcı bir anlayış güdüyoruz.

DéDé Cosmetics’te yeni bir ürün geliştirme süreci nasıl işliyor?

Ürün geliştirme sürecinde ilk ilham kaynağımız her zaman doğa. Doğada yer alan bitki ve besinlerden faydalanarak ürün geliştirmeyi çok seviyoruz. Bazen de psikoloji, alternatif tıp bize ilham oluyor.

Fikir aşamasındayken ekipte biaslı fikirler oluşmaması adına asla beyin fırtınası yapmıyoruz, Ar-ge aşamasına gelip laboratuvardan ilk numune çıktıktan sonra yoğun ve detaylı bir fikir alışverişine ve Q-A test sürecine giriyoruz. Önce kendimiz ürünleri bir süre deneyip, sonraki numunelerimiz için yakın çevremize fikir danışıp Feedback alıyoruz. Son numuneyi ise sadık müşterilerimiz ve  aylık üyelik paketlerimize abone olmuş kullanıcılarımız deniyor.

Ürün son haline ulaştığında şişe, ambalaj, kutu gibi görsel tasarımlarını tamamlayıp hızlıca satışa açıyoruz. Bu aşamada agile davranmayı tercih ediyoruz, nihayetinde en gerçekçi dönütleri son kullanıcıdan alıp kendimizi ve ürünleri dönüştürmeyi, esnemeyi seviyoruz.

Ambalajlarınız dikkat çekici ve farklı. Ambalaj ve ürün görsellerinizde etkili olan belirli ilhamlar — sanat, kültür veya trendler — var mı? 

Minimalizmden besleniyoruz. Sade, şık, çok tanıdık ama aynı zamanda kendine ait bir gustosu, manifestosu olduğunu hissettiren çabasız şıklık halinin bizi yansıttığını düşünüyoruz.

Hangi ürün en uzun sürede gelişti ve neden? 

Viaje serisi, yaş alma hikayemizi, hayat yolculuğumuzu ve bu yolculukta aldığımız izlerin bizim bir parçamız olduğunu anlatır. Bu serideki yaşlanma karşıtı el kremi görece en uzun sürede geliştirdiğimiz ürünlerden biri. Yaşlanma karşıtı bakım ve cerrahi olmayan estetik operasyon pazarı ülkemizde çok başarılı büyüdü. Buna rağmen yaşımızı belli eden iki kritik bölge, boyun ve ellerin bakımında tatmin edici ürünlerin olmaması, yaşlanma karşıtı el kremine atfettiğimiz önemi artırdı ve süreci uzattı.

Parfüm, tasarım veya hayatla ilgili size kişisel olarak ne ilham veriyor? 

Teklik/tekillik, durumlar ve olaylar karşısında esneyememe, bir şeyi bir açıdan gözlemleme hallerinden kaçınırım. Bir şey aslında çok şey olabilir, çok şeye dönüşebilir. Evrende yer alan ve bizi besleyen bir gıda, cildimize iyi gelirken ruhumuza da iyi gelebilir. Bu bakış açısını kokulara ve ürünlere yansıtıp, varoluşumu ve hayata bakış açımı bir şekilde yansıtıyor olabilmekten kişisel bir haz duyuyorum.

Bunu en iyi  birbiri ile karşıt 10 notanın çatışması sonucu ortaya çıkan ikiselli dengeden, varoluştan ve evrenden ilham alınarak tasarlanan ‘’Dualité’’yi örnek vererek anlatabilirim: Günde en az bir kez kullandığım ve kendime hatırlattığım cümle: “Her şey iyidir.” Bu anlamda dualite ikilik, ikisellik ve zıtların birlikteliğinin dengesi anlamına gelirken aynı zamanda dualite “ya, ya da” değil “hem hem” anlayışından ortaya çıkar. Bu yaklaşımla yaşama baktığımızda taraf tutmamız gerekmez. bir şey iyi ya da kötü değildir, hem iyi hem de kötüdür. Karşıt şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz. Olanlardan en güzel uyum doğar ve her şey bu çatışmanın sonucunda meydana gelir.

Hediye ve keşif setleri fikri muhteşem! Bu nasıl ortaya çıktı?

Setlerin ortaya çıkmasında iki sebep var esasında. Birincisi, hediye setlerinin ardında, öteki bir üçüncüye hediye vermekten ziyade ilk önce kendimize hediye alma fikri yatıyor. Kendimize aldığımız bir şeyin özenli kutusunda ve kendimize yazdığımız özel bir notla gelmesi bizim Self-Love konseptimizle birebir örtüşüyor.

İkincisi, ürünlerin mini boylarıyla kokuları ve ürünleri keşfetmek hem favorilerimizi hızlıca keşfetmenin alternatif bir boyu, hem de tam boyları yerine mini boylarla ürün karmaşası yaratmadan daha minimal bir çözüm sunabiliyor olması.

Son olarak DéDé Cosmetics’in geleceğini nasıl görüyorsunuz? Ürün yelpazesi veya coğrafi genişleme konusunda planlar var mı? 

Yakın zamanda dietary supplement grubuna yöneleceğiz. Henüz hiç kullanmadığımız, aklımıza dahi gelmeyen ancak hayat kalitemizi gözle görülür şekilde artıracak gıda takviyeleri üzerine yoğun bir Ar-Ge çalışması yürütüyoruz.

Geçtiğimiz yıl içerisinde bir kaç ülkede distribütörlük anlaşmaları sağladık, önümüzdeki yıl bunu artırarak özenli ve dikkatli adımlarla ilerleme hedefindeyiz. DéDé’nin global bir marka haline gelmesi, bunu yaparken de savunduğu değerlerden ödün vermemesi DéDé ekibinin  ve benim en büyük ve en uzun soluklu hayali diyebilirim.

Büşra’nın yanıtları sonrası böyle kaliteli ve estetik bir markanın ortaya çıkışı daha da anlam kazandı! Bu ilham verici sohbet için Büşra’ya çok teşekkür ederim.

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/dedecosmetictr/

İlginizi çekebilir: Beauty Magger’dan Makyajsızlığın Yükselişi