İzmir denince akla ilk gelen tatil beldesi Çeşme’dir. Denizi ,plajları, eğlence hayatı, butik otelleri ve su sporları ile sadece İzmirliler’in değil İstanbul sosyetesinin de gözbebeğidir. Ama son yıllarda Çeşme öyle bir insan patlaması yaşıyor ki tüm bu zevkler adeta eziyete dönüşmek üzere.. Trafik keşmekeşi büyükşehirleri aratmayacak düzeye ulaştı..Bir yerde keyifle oturup sohbet etmek, yemek yemek çok zorlaştı. Fiyatlar aldı başını yürüdü. Alt alta üst üste mekanlarda ne yediğinizin – içtiğinizin ne de eğlencenin tadına varabiliyorsunuz. Bir kısmımız eski Çeşme’yi özler olduk. İşte bu kafada olanlar için Urla bir kaçış noktası. Son 2 yıldır daha çok tanınır, daha çok gidilir oldu. Enginar festivali ile gurmelerin gözleri Urla’ya çevrildi. Burası da tüketilmeden gidip tadına varmak isteyenler ellerini çabuk tutsunlar.

Urla’nın en güzel mevsimi Nisan-Mayıs ayları. Havalar çılgın sıcaklıklara ulaşmadan gidip tüm zevklerini yaşamalı. Peki, neler mi yapalım?

Tabii ki öncelikle İskele. Fonda Tanju Okan, İskele’de gün batımı ve deniz manzarası eşliğinde meze ve balıkların keyfi kaçar mı? İskele’deki mekanlar aşağı yukarı fiyat ve kalite bakımından birbirine eşdeğer. Ama Yengeç Restoran her açıdan bir adım daha önde.. İskele’deyken Urla katmerini de denemeden geçmeyin. İstikamet Ünal Kardeşler.. Ya da merkezde, Malgaca Pazarı’nda yer alan Ege’nin Lale Katmercisi…

Sanat Sokağı ve Malgaca Pazarı: Urla’nın kendine has entellektüel bir havası var. Son yıllarda başta İzmir ve İstanbul’dan olmak üzere birçok sanatçı gelip buraya yerleşmiş. Daha önce her ayın son Pazar günü Sanat sokağında kurulan Antika Pazarı, Sanat sokağını yenileme çalışmaları sebebiyle Malgaca pazarında kurulmakta. Birbirinden güzel antikalar, el işleri, seramikler, takı-tuku ne ararsanız var. Sanat sokağı şu anda devam etmekte olan restorasyon çalışmaları bittiğinde eskisinden de güzel bir çehreye kavuşacak.

Ömre Bedel Yemekler: Ömür Hanım’ın lezzetlerini denemeden Urla sınırlarını terk etmeyin. Bu mekan açıldığında ev yemeklerinin mabedi Beğendik Abi’nin yanında işi zor diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Birbirinden güzel etli ve zeytinyağlı yemeklerin güleryüzle servis edildiği, sanki restorana değil de misafirliğe gelmişsiniz hissi uyandıran bir yer burası. Güveci, sarması, mevsiminde enginar çeşitleri ve Ege otları kaçmaz. Üstüne de çayın yanında ikram ettikleri üzümlü tarçınlı kurabiyeyi yiyip mideye bayram ettirmek şart.

Uzunmasa Avlu: Sanat sokağının ortalarına geldiğinizde dikkat edin, kaçırmayın. Ön tarafında dışarıda birkaç masa var ama esas güzellikleri içeride ve avluda. Bir kere çok özenle dekore edilmiş, belli ki işinin erbabı birinin eseri. İşletmecisi genç kadın çılgın ve pozitif. Avluda oturup sohbetin keyfine varırken ev yapımı enginarlı ya da çilekli limonataları deneyebilirsiniz. Sadece bunlar değil kahvaltısı ve yemekleri de çok özenli, sunumlar başarılı.

Enginar Festivali: Bir festival furyasıdır gidiyor İzmir’de. Ama şikayetçi değilim, tam tersine her festivale koşa koşa gidiyorum. Geçtiğimiz Mayıs ayında 2.si düzenlenen Urla’daki festivalde enginarla yapılmış akla hayale gelmeyecek lezzetlerle tanıştık. Urlalı hanımlar birbirleri ile marifet yarışına girmişler adeta..Tuzlusundan tatlısına, çorbasından böreğine birçok davetkar lezzet sıra sıra dizilmiş, hatta enginarlı suşi ve makaron bile yapmışlar. Hala gitmediyseniz önümüzdeki sene Mayıs ayı için şimdiden not alın.

Urla’da daha anlatacak çok şey var ama geri kalanları da merak edip siz keşfedin..Çeşme güzel hoş da, kalabalıktan sıkılıp değişiklik arasanız Urla bir hafta sonu kaçamağı için güzel bir alternatif.