Çizgi Roman: Çizgi Dünyasına Girmek İsteyenler İçin 4 Öneri
Çizgi roman okumanın ayrı bir keyfi var. Görselleriyle, hikayesiyle bizi farklı dünyalara sokan bir hobi. Duyguların sadece birkaç çizgi ile yansıtılmalarını, yaşananlara göre sahnelerdeki atmosfer değişimlerini gördükçe insan kendini bir anda hikayeye kapılıp giderken buluyor. Gelin içinizi ısıtacak, sayfalarca sizi sürükleyecek ve kolay okunabilecek 4 çizgi romana bakalım.
4 Çizgi Roman Önerisi
Nimona – Noelle Stevenson
Nimona sizi eğlendirecek, içinizi ısıtacak, macerasıyla sürükleyecek bir hikaye. Ortaçağ dönemine ait öğeler ile yüksek teknolojileri harmanlayan alternatif bir atmosferi var. Hikayemizin ana karakteri olan Nimona bir shapeshifter, yani istediği görünüme sahip olabilme gibi bir süper gücü var. Ve bu gücü sayesinde hikayemizin kötü karakteri olan çılgın bilim insanı/eski şövalye Ballister Blackheart’ın yanına yardımcı olarak geliyor. Bu ikilinin iyileri alt etme mücadelelerini okurken, kendi aralarında bir ilişki kurmalarına şahit oluyoruz.
Beklediğim Sen Değildin – Fabien Toulme
Sizi hem duygulandıracak hem yüzünüzde gülümseme bırakacak, sımsıcak bir hikaye bu. Kendisi down sendromlu kişilere karşı resmen bir öfke ve korku duyan Fabien’in yeni doğan bebeğinin down sendromlu olduğu ortaya çıkınca; bir baba olarak bu durumla nasıl başa çıktığını, yaşadığı zorlukları ve çocuğunu her şeye rağmen sevmeyi öğrenmesinin hikayesini okuyoruz.
Maus – Art Spiegelman
Sizi konusu dolayısıyla eğlendirmeyecek ama epey etkileyecek bir hikaye, Maus. Kitabın yazarı olan Art Spiegelman, 2. Dünya Savaşı’ndan sağ kurtulan Polonyalı bir babanın oğlu. Maus’ta bir yanda Nazileri kediye, Yahudileri fareye benzettiği metaforuyla; babasının 2. Dünya Savaşı hakkında anlattıklarını okuyuculara aktarırken, paralelde de baba-oğul ilişkilerini anlatıyor. Ayrıca Maus, 1992’de aldığı ödül ile Pulitzer Ödülü’nü alan ilk ve tek çizgi roman olma unvanını taşıyor.
Dikiş Nakış – Marjane Satrapi
Persepolis’ini birçoğunuz muhtemelen duymuştur. Aynı yazara ait olan Dikiş Nakış ise, İran’da kadınların semaver başı denilen sohbetlerini –beş çayı sohbeti, altın günü muhabbeti gibi düşünebilirsiniz– okuyucuya aktarıyor. Kadınların rejim altında yaşadıkları mücadeleleri, kadın olarak yaşadıkları deneyimleri, cinsellik anılarını karşılıklı oturup konuşuyormuşçasına okuyoruz. Satrapi’nin anlatısı aracılığıyla kadınların toplumda yaşadığı zorluklara sitem ederken, paylaştıkları anılarla kendinizi keyifli bir sohbetin içinde gülümserken buluyoruz.
Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@clemono
İlginizi çekebilir: Aynur Oktay’dan Persepolis
İlk yorumu siz yazın!