İlk yorumu siz yazın!
Konsept Kahvenin Uğrak Noktaları: Coffeetopia
Son günlerde yurt dışındayken izlediğim gezi ve keşif çalışmalarımı, yurt içi ve şehir içi turlarıma da fazlasıyla yansıtır oldum. Araştıra araştıra gezip, mutlaka gidilmesi gerekenler listesinde yer alan bir yere adım atınca bile mutlu oluyor insan. Geçtiğimiz hafta işlerim için Eminönü’ne gitmem gerekiyordu mesela. Hani bazı yerler hep kalabalıktır ya, biliyorsunuz ki Eminönü de öyle bir yer. Gitmesi gözümde büyüyor; ama aynı zamanda şart. Oturdum, düşündüm. Sonra, aklıma geldi. O civarda mutlaka gitmelisin dedikleri bir kahveci olmalı, işimiz bittikten sonra oraya da gidebilirdim: Coffeetopia.
Geçen hafta Perşembe sabahı gittim Kapalıçarşı tarafına. Hafta içi sakinliğinin uğramadığı bir yer burası. Kalabalık açısından hafta sonuna özenmiş bir Perşembe geçiriyorum sanki. Tek isteğim; bir an önce işlerimi bitirip, uzun zamandır merak ettiğim kahvecime gitmek. Zaten kahve saatim de çoktan geldi. İşler hallolunca, çarşı tarafında yürüdük biraz. Arpacılar Caddesi’ni bulunca bir anda karşıma çıkıverdi mekanımız. Nimet Abla’nın çaprazında kalıyor. Şöyle bir uzaktan baktım. Bu çevrede, böyle bir kahve barı bulmuş olmak beni nasıl mutlu etti anlatamam. Koştuk, girdik mekana. Hava da şansımıza çok güzel. Okan masaya geçti, ben daha fazla dayanamayacağım. Acil olarak içeri girip bar kısmını incelemem gerek. Kahveler nasıl yapılıyor acaba, içerisi nasıl? Biraz kahve kokusu duymam lazım.
Dışarıya sergilenen tatlıları görünce, insanın buraya olumsuz bir görüşle girmesi mümkün değil. Girer girmez de sizi o pek yoğun barları karşılıyor. Barın çaprazında birkaç masa. Merak etmeyin, bir de üst katları var. O kadar da küçük değil burası. Şöyle bir göz attıktan sonra, bara geri dönüyorum hızlıca. Ve girişin hemen sağındaki barda duran o kırmızı mug’lar! Onları eve de götürebilir miyim?
Dayanamadım sordum:
– Filtre kahve içersem bu mug’lara mı koyuyorsunuz? (Koymayacaksanız başka bir şey seçicem.)
– Evet. (İşte beklediğim ve duymak istediğim cevap.)
– Yaşasın, peki siz kahveleri yaparken izlesem rahatsız olur musunuz?
– Tabii ki izleyebilirsiniz, biz alıştık zaten artık. Hatta şöyle geçin, fotoğraf çekecek misiniz?
– Tabii ki çekicem! (Aksi mümkün bile değil.)
Sanırım son günlerde gittiğim en hiperaktif mekan burası. Editör olduğumu söyledikten sonra, bana bu soruyu soran ilk baristayla tanışmış olmanın mutluluğu içerisindeyim o an, ne yalan söyleyeyim. Burası, ülkemizde açılmış birçok kafe ve kahve barının kahve çekirdeklerini aldığı www.kahvefabrikasi.com sitesinin kurucusu Şerif Başaran‘ın dünyanın birçok farklı noktasından getirttiği mis kahve çekirdeklerini en güzel ve en olması gerektiği haliyle tatmamız için açtığını düşündüğüm Coffeetopia’sı. Ayrıca, kendisinin bu alemde duayen olarak görüldüğünü de belirtmem gerek. Coffeetopia’nın Eminönü’nde olması turistik açıdan da çok önemli. Zaten içeride otururken birçoklarına rastlayacaksınız. Üçüncü nesil kahve işini, Türkler olarak kahve kültürünü nasıl ciddiye aldığımızı göstermek için daha iyi bir kafe ve ortam olamaz.
Kahve barlarının çoğunun çekirdek sağlayıcısı kahvefabrikası.com olduğundan, haliyle Coffeetopia’da çeşit çeşit çekirdek seçeneğiniz var. Daha önceden tatmadıysanız, bu seferlik sizi çekirdek menüsüne alalım. Siz seçin, demlemesi çok sevgili baristalarımızdan. Bu arada, merak ettiğiniz bir şey olursa sormaya çekinmeyin. Burada da soramazsanız, başka yerde asla soramazsınız zaten. İnanılmaz anlatası olan bir barista ekibi sizi bekliyor, tadını çıkarın. Bence, kafelerde ve bu tip barlarda en önemli şeylerden biri de sizinle ilgilenen ekip zaten. Samimi bir ortama daha sık gitmek istersiniz değil mi? Ben buralardan biraz uzaklarda oturan halimle, imkanım ve fırsatım olsa haftanın beş günü buraya gelebilirim şu an.
O gün içmeyi en çok sevdiklerimden biri olan Guatemala çekirdeğini seçmiştim. Filtre kahve 7 TL. Masaya bir de Latte istedik. Görüntü olarak yeterince hoştu, tadına da baktım. Tabii ki kendi de öyleymiş. Onun da fiyatı 8 TL. Kahvelerin fiyatları benzer olarak bu aralıkta değişiyor. Tatlılara geçecek olursak, dolaptan ‘ye beni’ diye göz kırpan çeşitler arasında ev yapımı Tiramisu, cheesecake ve meyveli pastalar bulunuyor. Onlar da 8-10 TL arası. Kahve yanında kurabiye sevenleri de içeri alalım.
Gözlerimi tatlılardan alabildiğim noktada üst kata bakayım diyordum. Diyetimi bozmamam gerektiğini hatırlayarak, hızlıca üst kata kaçtım diyebilirim. Yukarda da çok hoş bir ambiyans var. Uzun ahşap masa tam kahveni al, çık yukarı, çalış masası. Çalışmaktan sıkılana kütüphanedeki kitaplar arkadaşlık ediyor. Uzun uzun oturup dergi okumalı burada. Keyfi bol, mis gibi bir yer. Kalabalık daralmasına birebir.
Anlayacağınız; moda tasarım okurken kumaştı, boyaydı, ipti, kuşaktı diye sıkça gelip, bir dönem sonra hiç uğramadığım Eminönü’ne düşen işimle birlikte tanışma şansı bulduğum Coffeetopia sayesinde günüm daha da güzel geçti. Doğruya doğru, birkaç yıl önce, bir daha adım atmam dediğim Eminönü’ne gelmek için baba bir nedenim oldu artık. Sahi, kırmızı mug’lardan eve götürebiliyor muyduk? Tekrar gelicem, söz.
Coffeetopia Adres: Hobyar Mah. Arpacılar Cad. No:8 Eminönü / İstanbul
#onecoffeeshopineveryweek
Neşem'cim bence bir kahve sohbeti yapmamızın zamanı geldi de geçiyor bile🙂!
Kesinlikle katılıyorum 🙂 Haftaya bir plan yaparsak çok mutlu olurum. İyi kahvenin yanında bir de Deniz'ciğimin tatlı sohbeti olursa daha ne istenir 🙂